sacın sahibinin değil de kendisinin "hmm dün rüyamda bi sac görmüstüm bu gün onu kimin kafasında denesem acaba" zihniyetiyle hareket eden ve asla nedeni belli olmayan bi sekilde sacını senin istediğin sekilde kesmeyen kisidir canlıdır insandır [yoksa değil midir]! percem istersin kahkül keser mesela, ağzı kulaklarında "beğendnin mi?" diye sorduktan sonra "hayır!" cevabını aldığında sasırır, hayır istediğim gibi kesmediysen neden beğenilmemesine sasırıyosun... defalarca söylerim "bak ucları mucları kırılmıstır bırak kırık kalsın boyuna sakın dokunma ben kırıklarımla mutluyum sen sadece bi kac tane daha kat at" ama hayır bi kac kat atar ve sonra aniden cevap vermen istenmeyen daha doğrusu cevap beklenmeyen bi soruyla "aha uclarıda kırılmıs alayım mı onlarıda" diye sacın uclarına doğru yönelir ve "hayırrrrr!" diye haykırmak icin cok gec kalmıssındır...
mutsuz ve depresyonda hanım kızımız kuaföre gider ve olarlar gelişir:
kuaför: ne yapalım güzelim sacına?
kız: biraz uclarından kısaltalım
kuaföre adlı essek boku: ayy ama bak ıstersen iyice kısaltalım berna lacin gibi, sana kısa sac cok yakısır, hem gözlerın ortaya cıkar
kızcağız adlı madure: amaaan kes kes hepsını gitsin zaten ahmet de benı sevmıyo böhühehaaaa
sonuc: yıllarca doğru duzgun uzayamayan kısacık saclar, ve tam uzatma arıfesınde saclar ınanılmaz cirkinken cekılmıs kusmuk bır fotoğraf ve ve ve bu fotografın ehlıyete konması sonucu salaklığın tescıllenmesı.
pekı kızımız uslanır mı? hayır.
görelim:
aradan gecen yıllar, zorla uzayan ve tam da bı boka benzemeye baslayan saclar, kızın eli para görür, bunu sezen kuaför adlı .bne operasyona baslar:
kuaför adındakı dallama: ayyy ne guzel uzadı sacların kız, artık unıversıtelı de olsun, su saclarını bır ton acalım * sonra da paket atalım, ne havalı olur valla
enayiliğine doyulamayan kız: olurrrrrr
aradan gecen iki yıl, kızın sacları mısır püskülü gibi olur bu sefer dallama kuaför de koyu yapalım sacını hem doğal olur hem de yüzün acılır der.
bazı insanların, hiç denecek kadar az uğradığı kişi. içeride yemek yedikten sonra yağlı ellerle çektikleri fön, on dakika sonra evde yıkanması sonucu bozulmaya mahkumdur.
kızıl saçla çıkmayı planladığınız halde siyah saça razı olarak ayrılabileceğiniz dükkandır.
Çoğunlukla tam olarak ne istediğinizi hiç anlatamayacksınızdır ve sonunda en iğrenç model ve renge bile "Size Çok yakıştı!" diyen biriyle kavga edeceksinizdir.
sıkıntya bir sıkıntı daha katan mekan. çalan yüksek ses müzik yok müzik değil zımbırtı, efendim sonra kendini bulamamış erkek çalışanlar, köpeklerine mama yediren sarışın hanfendiler, nereye baksan kendini görmeni sağlayan dev aynalar, başına üşüşen kadınlar. sonuç: yılda iki kez meburiyetten uğranılan ve içiniz giderek para verdiğiniz yer haline gelir.
berber olmayan. toplum içinde mazallah kuaför yerine berber derseniz dalga geçiyor sizi ezip ezip utandırıyorlar efendim. berber erkeklerin gittiğiymiş öyle dediler. kuaför bayanların gittiğine deniyormuş. hani şu ağdadan makyaja herşeyin yapıldığı yer. gerçi artık erkeklerin gittiği "beautiy saloon"larda da ağdadan makyaja her şey yapılıyor ama ben söyleyenlerin yalancısıyım.
benim gördüğüm kadarıyla genelde iyi işleyen bir kuaföre sahip olan kadınlar 30 yaşlarını geçmiş ve maalesef evlenememiştirler. saç keserken, kaş alırken surekli birilerine mesaj atmaktadırlar ki bu buyuk ihtimalle mahallenin "zibidi" ya da "kro" olarak tarif edebileceğimiz tipleridir.kısa sureli ilişkiden sonra bir diğer kroya geçer kuaför ablalarımız.
ayrıca her gittigimde arabesk muziğinin derinliklerinde kaybolur,zaten alınan kıllar yuzunden çektiğim acıları anlatam sarkılarda kendimi bulurum sonra kaybederim asırı doz arabeskten uzun sure kendime gelemem.
boşa zaman harcanan mekanlardır. fakat maalesef en azından ayda bir kere uğranır. ve boşa zaman harcanır.
kimse bıyıklı, kaşları büdü kıvamına gelmiş hanım kızlardan hoşlanmıyacağına göre... kızlar ve erkekler katlanır bu mekanlara...