özellikle saçı kolayca şekle girmeyen, akşam yıkayıp yatsa bi dert sabah kalkıp yıkasa bi dert olan kadınların yapması gerekendir. mesela ben düz saçlıyım, kuaförle evlenmeme gerek yok, ama film izlemeden duramıyorum demek ki dvd ciyle evlenmeliyim. neyse konumuz kuaförle evlenmek.
diyelim ki kızımızın saçı kıvırcık, gür ya da çabuk elektrikleniyor bir türlü şekle girmiyor yani sonuçta her gün olmasa da gün aşırı föne gidesi geliyor. ortalama fön fiyatının 10 ytl olduğunu düşünürsek, haftada 3 kereden 30 ytl eder 30 çarpı 4 etti mi 120. bir de buna boyaydı bakımdı özel günlerde yaptırılan maşayı topuzu falan da eklersek 350 ytl civarını buluyor kuaför masrafımız. (tabi ben bunu kuaföre sık giden, boyasını fönünü ihmal etmeyen kızlar için anlatıyorum, eğer paçozsan hemen terk et entry mi.) evet, bu zamanda babamız zengin değilse 350 ytl çoktur efendim ama biliyorum fönsüz gezmek ya da boyasız gezmek gerçekten insanın canını sıkar o yüzden de bir kuaför bulup evlenirseniz hem her gün her gün saç yapma derdinden kurtulursunuz hem de masraftan.
ama tabi adamına da bağlı tabi çünkü mesela bir arkadaşımın babası aşçı, şimdiye kadar evinde ya 1 kere yemek yapmış ya da 2. evlendiğiniz kuaför de öyle yaparsa patlarsınız ona göre.
tasarrufun insanı kötü yola götürme ihtimali oldugunu gösteren hadisedir. masrafı azaltma konusundaki bu tutum, ileride karşılaşılabilecek masraflar doğrultusunda kadının dünyada var olan eski en eski mesleğe yönelmesine sebeb olabilir. *
- hayatım işe gitmeden bi fön çekiversen? he?
+ olmaz geç kalıyorum. çat. (kapı kapanma sesi)
akşam
- karıcığım ben geldim.
+ hoşgeldin kocacım.
- ee hani nerde sofra? yemek yapmadın mı?
+ kuaföre gittim kocacım, çok sıra vardı. hı bu arada kuaför de seni çığırıyo. hesap gabarmış.
- lan. ulan...