bir türkiye klasiğidir. yaşanan küresel krizin boyutları finans sektöründe olmasına rağmen türkiye de battık, öldük, bittik edebiyatı yeniden gündeme geldi. kurtlar vadisinin meşhur baronu mehmet karahanlı ne demişti: 'ülkeler krizle yönetilir' diye. büyük finans çevreleri piyasadan para çekerek dövizin artmesını sağlıyor, üretimin biraz gerilemesini sağlayarak elindeki stokları eritip, işçileri beş kuruştan üç kuruşa çalışmaya mahkum etmeye çalışırlar. devlette bu sermaye sahiplerinin hizmetinde olup biteni sadece seyreder. olay bu kadar basittir. hükümet isterse bir dakikada dövizi yerine oturtabilir, piyasalara güven sağlayabilir. işlerine gelmez çünkü binlerce işçisi olan büyük sermaye gurupları bu işten büyük karlar sağlamalıdır.
parasi olmayan birisi niye aglasin ki, daha banka hesabi bile olmayan bir insan niye izlesin ki ekonomi haberlerini. zenginlerin sifatlarindan anlasilacagi gibi kaybedecek daha cok seylerinin olmasidir.
ağlamalarının sebebi zarar etmeleri değil, karlarının azalmasıdır. he, karları azalınca ne olur? işçi denen bir şey var bu ülkede ne olacak. binerler üstüne vururlar kırbacı, vururlar kırbacı.
Ağlamalarının ülkenin iç sorunlarıyla alakası yoktur. Onların tek derdi, daha fazla lüks eşya, daha fazla lüks elbiseler alabilmektir. Sosyete yemeklerinde daha şık görünebilmektir. Bu yüzden kriz dönemlerinde biraz koltukları sallanınca ağlamaya başlarlar. Halbuki onlar fakir insanlarin halinden ne anlarlar ? Tok açın halinden ne anlar ? Fakir insanlar sadece evlerine ekmek götürme derdindeyken, bunlar her gün değişik sosyetik yemekler yerler. quot bana dokunmayan yılan bin yaşasın quot zihniyeti icerisindedir bu burjuva milleti. Ama kendilerine en ufak birşey olduğunda, ülkeyi birbirine katarlar.
bir iş adamı, kriz yüzünden 10 milyon dolar kaybetmiştir ve 250 milyarlık audi marka arabasında intihar etmiştir. bunun gibi kriz yüzünden intihar eden zengin ve iş adamlarının sayısı çoktur.