KRiŞNA (Sanskrit: कृष्ण ) Hint Mitolojisinde Tanrı Vişnu’nun 10 avatarından sekizinci ve en önemlisi olup, Vişnu’nun en mükemmel bedenlenmesi olduğuna inanılmaktadır. Mahabharata ve Harivamşa’da pek çok macerası anlatılan kahraman flüt çalan yakışıklı bir genç görünümünde tasvir edilmekte, Gaudiya Vaişnavi ekolü ise Krişna’nın tanrının ta kendisi olduğuna inanmaktadır. Mahabharata’ya göre Yayati’nin oğullarından birisi olan Yadu’nun soyundan gelen kahramanın ailesi destanın sonunda bir içki içme yarışması sırasında kavgaya tutuşarak yok olmuştur.
bence sözlük için kayıp. kendisi ile çok konuşma fırsatımız olmadı ama akıllı ve zeki bir insan olduğunu belli eden bir imajı, çizgisi vardı. bunun gibi insanlara buranın ihtiyacı var. çok konuşmaktansa az ve öz konuşmayı tercih eden krishna umarım geri döner.
bizi kör kuyularda merdivensiz bıraktın krishna , sen yoksan bu sözlükte aydınlık insanlar bir kişi daha eksildiler , az yazardın öz yazardın ama iyi yazardın güzel yazardın demek istediğim benim güzel arkadaşım , güle güle.
metinlerimi edit'lemekten bıktım artık , sebebi de tabiki krishna. bu metinde bir hata olursa düzeltmeyeceğim şimdiden bilsin. ayrıca intikam şeklimi beğenmemiş. evet olabilir ama bir de....
70'li yılların hippileri gibi pek bir merak salmış hint kültürüne , sanskritçe'ye filan.
Dedim bunlara gerek yok diye , illa nirvana'ya ulaşacağım diye tutturdu . Yok efendim artık vejeteryanmış , işte gününün büyük bölümünü ruhi erdeme filan adamış . Yermiyim ben . bunların bir sonucu olmayacağını hep beraber göreceğiz . Sonra da benden intikam almaya uğraşır . O bir intikam meleği şimdiden söyleyim ben . Beni hicviyle hiç ettiği metin , hala tutanaklarda mevcuttur.
Sanskritçe sevdası yetmedi bir de Latince kavramları benim üzerimde deniyor . Olacak iş mi şimdi bu? . Ben zaten 'cogito ergo sum'dan önce bir hayatiyet belirtisi göstermediğimi söylemiştim . ama illa yokuşa sürecek ya , yok efendim veritasmış da sonra "ex nihilo nihil fit"miş de bilmem ne . Herakleitos'la nietzsche arasındaki o karanlık bağıntıyı anlatıyor bana .Ateş diyor sonra. " Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz"mış diye de ekliyor . Ben de Fransız bir adamın gırtlak yapısıyla pağdon demekle yetiniyorum .
Hem sonra beni aslında bilmediğimden dolayı aşağılamadığını , gerçek sebebin de lost'taki rakamlarla ilgili olduğunu söylüyor . Allah Allah dizinin üzerimdeki etkisi yetmiyormuş gibi , bir de sen tut beni de dizinin içine çek , olacak iş mi bu şimdi . (şaka maka s3b10 çok duygusaldı be)
Neyse ben üçüncü perdeyi bekliyorum . çocukluk yıllarıma bir türlü dönemeyen psikologlar da nasıl dönülürmüş bu intikam meleği sayesinde öğrenebilirler . herkesin illaki hattori hanzo kılıcı olmaz . bazıları bunu yazıyla yapar , işte krishna öyle birisi . bu arada intikam üç perdelik diyodu , üçüncü perde sahne perdesiydi demesin şimdi bana . neyse temkinle bekliyorum bakalım neler olacak...
altı köse el işi tankçı beremin en cok yakıstıgı sahsı muhteremdir kendisi. gözler konusunda yeterince yorum yapıldıgından dolayı ses etmiyorum. cok az konusabilme sansımız oldu , gönül isterdi biraz daha muhabbet edelim ama kısmet diyelim. insallah bir dahaki zirvelerde denk geliriz de söyle iki muhabbetin belini kırarız yazaridir. *
sessizdir sakindir lakin beyninin içerisinde fırtınalar kopmaktadır , türkiye'nin böyle aydınlık insanlara ihtiyacı vardır , iki seferdir kısa geçiyoruz bir daha ki zirvede muhabbetin dibine vuracağızdır kişisi.
bahçelideki tiki zirvesinde karşılaştım ve pek sevdim sonra niye sevdim acaba diye düşündüm çünkü pek konuşma fırsatımız olmamıştı biraz düşündükten sonra nedeni buldum. bu yazar kişisini sevmemin nedeni benim yanımda 30 dakika oturduktan sonra kaçarcasına uzaklaşmamış olmasıdır. gözleri zaten nazar boncuu gibi olduğu için nazar boncuğuna ihityacı yok kanımca.
gözlerini bilmem , sesini duymuş da değilim . tek bildiğim internet faturamın gideceği adresin krishna'nın malikanesi olmasıdır . evet yanlış duymadınız kendisi malikanede oturmakta ve gece gece de sanal alemi temaşa etmektedir . ressam olduğundan da şüphelenmiyor değilim hani. andrea del verrocchio tarzı rönesans üslubunu da benimsemiş olması muhtemel . evet ayrıca fotoğrafçılık da yapıyormuş . büyük dijital bir fotoğraf makinası varmış ve hangi nesneyi görse bir anda ilham gelip o resmi sürreal bir tabloya dönüştürüyormuş . valla ben rivayetlerin yalancısıyım. zirvelerde bilumum sözlük mensuplarını da arşivinde saklıyormuş.
bitmedi
ayrıca okuduğu bölümün de medar-ı iftiharıymış ingilizcesi iyi derecede olmakla beraber, kelt dilini , ibraniceyi(ki ağlama duvarını görmeye gittiğinde tekellüm etmiştir) ve yunancayı da biliyormuş. latincesi zaten bütün malikane mensuplarınca ayrıca bir olaymış. kendisinin kahin olma vasfını da bizzat kendi tecrübelerimle paylaşmak durumundayım.çünkü yaşımı tahmin etmekle kalmamış ruh dünyama dair de detay bilgiler vermiştir.mesela utah jazz maçını izleyeceğimi de tahmin etmiştir.bilmiştir elbetteki.
kendisine sözlüğün geleceğiyle ilgili soru sorduğumda ise , aynen şu tarihi cevabı vermiştir:" bazı konular üzerinde fazla düşünmek sonuç alınacağı anlamına gelmez, emprovize gelişir bazı şeyler yunancada ti estin kavramı vardır bu konuyla direkt olarak ilintilidir". ve sonra kendisine teşekkür edip yanından ayrıldım.
şimdilik bu kadardır hakkındaki malumatım ve yeni gelişmeler ışığında da elbetteki edit hakkımı kullanacağım.da vincinin ve verrocio'nun ruhları da tabiki ve illaki şad olsun.
nedjima'daki şarapları benim seçtiğimi düşünen. -ahaha- "neymiş? bundan sonra beni dinlemeyecekmiş"... en kısa zamanda tarihinin en güzel şarabını içirtecem, utanacak. -ahah-
varlığı, yok yok karizması, yok o da değil gülümsemesi yeten; kendfisine çok çok yakışan bir nick bulmuş harika insan. öyle ki nickini ilk gördüğümde o olduğunu anlamıştım...
tavlada yendim yazarı * . ayrıca pek de üşengeç bir insandır. zirve sonrası entry girimine üşenir, gözünde büyütür. yazı yazılcak yazarlara amip benzetmesi de yapar. **