kral çıplak hem de diskoda zirvesi

entry109 galeri0
    74.
  1. kapanışı, karaköy'deki, türkiye denizcilik işletmeleri tarih ve sanat merkezi'nin önünde yapılmış zirvedir. *
    çok kötüyüm, biliyorum ama elimde kemikle, köpekleri oynatmayı seviyorum sanırım.

    bir de zirve sonrasında; aylin, mesaj atmış okan'a "uykularım kaçıyor, hepsinin cebinde tam 1 milyarlık telefonlar vardı ve şarkılarımı yüklememişlerdi bile telefonlarına" şeklinde...
    5 ...
  2. 75.
  3. yeni ergenlerin sözlük adına saçmaladığı zirve oldu;

    **eee biz acı çeksinler istemiyoruz, acııı acıı çekmesinler acııı
    --acı yok rocky acı yok!

    70milyon'un önünde * rezil olmamak için herkez bir anda olmadığı bir kişi gibi oldu, adını bilmediğim şarkıcı kişisi de evinde kaç bandrollü albüm var diye soramadı.

    herşeyi bilen uludağsözlük ergen yazarlarının bilgisayarlarındaki mp3 ve divx arşivi onları müebbet hapse sokmaya yeter de artar bile.

    birbirimizi kandırmayalım.
    4 ...
  4. 76.
  5. eski kaşarların sözlük adına arz-ı endam dahi edemediği zirve oldu;

    - eee siz yeni ergensiniz, konuşmayı falan bilmiyorsunuz. bana bırakın...
    + al kaşar kardeşim meydan senindir.
    - benim başım ağrıyor, bir dahaki sefere artık.
    + peki madem, geçmişler olsun hacım.
    9 ...
  6. 75.
  7. pankartsız ama güzel bir zirve..

    geç gitmemiz dolayısı ile pek kimseyle sohbet etmek gibi bir şansımız olmamıştır başka sefere inşallah..

    ama

    yüzümüze "merhaba aa fatal" diyip arkamızdan ileri geri sallayan mahalle karısı gibi dedikodu yapanların da varlığını öğrenmiş olduk..

    yapmayın gençler daha yarı yaşımda bile yoksunuz.. sizin gibi alt grup seven, popüler kültürün köpeği olmayı reddetmiş, kapitalizm, insana saygı vb. birçok şeyden zerre haberi olmayanların böyle varoş mahalle kadınları gibi dedikodu yapması çok ayıptır..

    söyleyecek bir çift lafınız mı var?

    yüzüme konuşma cesaretini gösterin!

    cesaretsiz misin?

    o zaman öl!
    2 ...
  8. 76.
  9. sevdiğimiz insanların ekranlarda düşüncelerimizi dile getirmesi ile daha da renklenen zirve. katılamasak da orada tanıdık 1-2 yüzü görünce sevindirik olduk.

    ayrıca burada sallayan arkadaşları da seda sayan'la yalnız değilsiniz programına zirve yapmaya davet ediyorum katılmazsam namerdim! hem orada mikrofonu alan istediği gibi konuşabiliyor cümle kurmasına da gerek yok. sizlerin cümle kurabiliyor olması fark yaratır. katılırsanız iyi piyasa olur valla bak.
    4 ...
  10. 77.
  11. 78.
  12. eğlencesiz bir programa denk gelinmiş olan zirve. ablacığımı burnundan öpüyorum dememe sebep olmuştur bu zirve; *sanat hakkında bu kadar güzel, bu kadar tatlı konuştuğu için.
    (bkz: female demon)
    2 ...
  13. 79.
  14. şanssızlıklarla dolu bir zirve gibi gözükmektedir buradan bakıldığında.

    öncelikle oraya gidip konuşma cesaretini gösteren ve zirveye katılan tüm sözlük arkadaşlarıma selam ederim! zirve için zaman ayırmışlar, uykularından feragat etmiş, sözlük yazarlarıyla bir aktivite içinde bulunmuşlardır.

    sıra geldi size! şu edebi, kültürel, sanatsal yönden aşmış gitmiş dostlar! evet siz! imla hatası yaptığı için, bir bilgiyi yanlış şekilde sözlüğe aktardığı için insanları salak yerine koyabilen siz! madem iq seviyeniz çok yüksek, hitabetiniz olağanüstü, çıkıp gitseydiniz konuşsaydınız be abiler! hadi onlar gitti konuşamadı eyvallah. canlı yayındır, heyecanlanabilir insan, olabilir... siz neden üstün zekalarınızla gidip bizi kurtarmadınız? " uludağ sözlük yazarları ne kadar zeki! " diye neden dedirtmediniz insanlara?

    burada okan'ın söylediği her cümleyi, istisnasız başlık olarak s.çmadınız mı program esnasında? sonra burada yok yaşları küçük, yok ojesi şu renk falan... bırakın bunları ya...
    7 ...
  15. 80.
  16. öncelikle katılan, eğlencemizi pekiştiren ve güzel sözlerini esirgemeyen tüm arkadaşlara teşekkürler. saat sabah 7'de bitmiş olan zirvedir. herkes memnun ayrılması bizi de memnun etti. çok güzeldi katılan arkadaşlara tekrar teşekkür ediyorum.

    bu arada fotoğraflar upload edilecek ve beğenilerinize sunulacak. diğer fotoğraf çeken arkadaşlar da bir zahmet benim beğenime sunsun. *

    şimdi gelelim bizim yediğimiz ayarlara, g.t olmalarımıza. ki bunun derdi yüzünden üzüldük, kendimizi yedik, zirvemiz zehir oldu o derece yani. hayır, orada konuşan yazar arkadaşlarımıza veya söylediklerine değil bu konuşmaları anlayamayan, anlayamadığı için b.k atan zihniyete üzüldük. yoksa sol frame'de ki başlıklar ve o başlıklara girilen entry'ler hiç de umrumda değil, hatta s.kimde değil. sordum, değilmiş.* çünkü magazin muhabirlerinizden farkınız yok konuşmanın bir kısmını ele alıp, bodoslama eleştiriyorsunuz. şimdi size olayı bütünden görme ve özgür olarak, katıksız, sırf kendi fikirlerinizle düşünmeniz ve bundan sonra eleştirmeniz gerektiğini anlatırdım ama eminim ki anlamayacaksınız. anlayan arkadaşlarıma sıkılmadan zevkle anlatıyorum zaten. işte bu yüzden önemsenmiyor fikirleriniz bunun yüzünden de daha yüksek sesle saçmalayarak bir şeyler söylemeye çalışıp, daha çok rezil oluyorsunuz. acıyor muyum? hayır.

    konuşan arkadaşlar için "iki cümle kuramıyor; sözlükte yazmaya benzemiyor değil mi?" tadında eleştiri yapmak istemişler. şu durum dikkatimi çekti benim. bize "klavyede ayar vermeye benzemiyor değil mi?" diyenler. acaba şu an neyle bize fikirlerini söylüyorlar veya ayar verdiğini sanıyorlar merak ediyorum. kaldı ki sen beynindeki düşünceleri ses titreşimlerine çevirirsin ve konuşmuş olursun, bunu ses titreşimine çevirmek yerine yazarsın ve başka bir yoldan başka insanlarla paylaşmış olursun. ne fark ediyor yani düşünce sabit olduğu sürece. he.. sen fikirlerinde ve düşüncelerinde tutarlı olamıyorsan, ilkelerin yoksa, fikirlerin bulunduğun ortama göre değişiyorsa o senin sorunun ve baya bir sorunlusun. ayrıca okan bize dönüp, "siz ne düşünüyorsunuz uludağ sözlük?" tadında sorunca kimse direk atlamadı ve "ver mikrofonu döktüreyim" demedi. hatta izlerken dikkat edersiniz ki konuşmadan önce bir boşluk oldu, orada zorla mikrofon tutuşturuldu ellere ve yazar arkadaşlarımız konuşmak zorunda kaldı. çok merak ediyorum o durumda buradan sallayanlar "haha salak ergen konuşamadı. bir b.k bilmiyorsunuz lan." diyen fikir yoksunları konuşabilecek miydi? ergen konusunu yaşla değerlendiren gerizekalılara ne desem bilemiyorum cidden. ulan bir kere zaman denen kavram senin bildiğin gibi bir şey değil ki. yani senin kolundaki veya duvarındaki saat sadece bir ilüzyonun göstergesi. sen de bu ilüzyon kapılmışsın ki 18'lik ergenler diye saçmalayabiliyorsun.

    yeşim salkım hakkında konuşmak gerekirse. kendisi popüler kültürün parçası olup, serdar ortaç'ın kankası olmaya devam etsin. bizden uzak olsun yeter. çünkü programda okan kendisine durumu izah etmeye çalıştı ve kendisi anlamamakta ısrar etti. dediğim gibi git sen serdar ortaç'la takılmaya devam et. ne de olsa topu topu 7 nota var kac ayri beste yapilabilir ki değil mi?

    şimdi gelelim aylin aslım'a ve anlamadan değerlendirip, laf sokma çabasına. şimdi biz aylin aslım'da bir ayar almışız abi öyle böyle değil, atlayalım dedik direk köprüden. -lan bsg. neyse, ilk olarak zirvedeki yazarlar konuklara baktık ve en çok desteği aylin aslım'ın hak ettiğine karar verip, kendisine destek olmak istedik. bu destek performans sonrası alkış için sadece. daha sonra okan'ın uludağ sözlüğü muhabbete katmasıyla aylin aslım saçmalamaya başladı. biz zaten "sanat yapan kişilere destek oluyoruz, onları seviyoruz" derken, konu bir anda maddiyata döndü. (ki bu da aylin aslım'ın sanat yaptığının değil ticaret yaptığının bir göstergesidir. sanatı yesinler ne diyeyim ki?) aylin aslım "siz sanatçının sürünmesini istiyorsunuz. madem destek oluyorsunuz albümlerini alın" tadında saçmaladı. yahu bir kişi zaten 'sanatçı' saydığı kişiler varsa onun albümünü de alır, konserlerine de gider, gerektiği yerde onu kendisinde çok savunur. sen rahat ol canım. ama olamazsın zira "sen albümlerimiz satmıyor. ve bizden hala sanat bekliyorsunuz" tadında laflar ediyorsun. yineliyorum bu da senin sanat yapmadığın göstergesidir zaten. sanatçı birey, toplum veya herhangi bir şeyi hedef alarak ürün yapmaz, sunmaz. sanat sanat içindir. sanatçı içinden, özgün, özgür bir şekilde ürün ortaya koyar ve "iyi-kötü ben böyle bir şey yaptım. beğenirseniz eyvallah" der ve ürününü sunar. satmak, aç kalmak, umurlarında değil adamların. onlar altına lüks araba çekmez, lüks evlerde oturmaz. * sanatçı dediğimiz kişiler zaten özgürlük denilen yaşam sebebini keşfetmiş ve yaşamakta olduğundan para ve dünyevi şeyler hiç umrunda değildir. bugün saygıyla anılan sanatçılara bir bakın, hepsi lüks içinde mi yaşamış. evet yaşamamış ama onurunu koruyabilmiş, kişiliğini oturtabilmiş ve insanlığa derdini bir sanat dalıyla aktarabilmiş. sanatçının derdi de bu olmamalı mı zaten?

    -ama albümlerimizi almıyorsunuz, hepinizin cebinde bin tl'lik telefon var albümümüze para vermiyorsunuz.
    +tamam aylin'ciğim geçecek. belki bir gün seni de sanatçı olarak anarız. işte o zaman koşarız albümünü almaya. ayrıca ilave edeyim, telefonum satmaya kalksam 50 tl bile etmez. ama senin giydiğin o kıyafet ve ayakkabılar acaba ne kadar tutar yahu?
    *
    10 ...
  17. 81.
  18. eğlendiklerine sevindiğim zirvedir. herifler gitmiş görmüş amaçlarını gerçekleştirmiş güzel güzel zirvelerinin üstesinden gelmiştir. yahu bu insanlar sözlüğümüzü gururla temsil etmişlerdir daha ne isteyebiliriz ki ?? *
    takdir ettim hepsini öpüyorum. ergen mergende değiller delikanlı hepsi..
    ayrıca esra erol kişisinin programına katılıp bizzat kendim tek kişilik sanatımı icra edip sözlüğü gururlandırmayı planlıyorum..
    2 ...
  19. 82.
  20. her taraflı komik bir tartışma idi açıkcası, saçmaydı ayrıca.şarkıcının sanatcı oldugu sanılan bir ülkede elbette bu işler bu düzeyde kalacaktır. şarkıcı sanatcı degüldür ki, müzik eserinde sanat bestededir güftededir, icracı ancak yetenegi ile icra eder ki o bence işini iyi yapıyorsa zanaatkardır, tıpkı bir mobilya ustası gibi. belkide pazarlamacısıdır o eserin şarkıcı, bunu iyi pazarlayabilmek için kendisinide yanında promosyon verir, gögüslerini açar bacaklarını açar.

    bir filmde oynayan oyuncu sanatcı degildir, sanat senaryoyu yazmak, o filmi yönetmektir, oyuncunun yaptıgı sadece icradır, bir icracı asla sanatcı degildir. siz icra edeni sanatcı sayarsanız, mankenlerde sanatcıdır, konu aptal mankenlere gelince şarkıcı tayfası neden küçümsemektedirler ki onları, onların yaptıgının şarkıcıdan ne farkı var, iyi rol yapan oyuncu, sesi güzel olan şarkıcı, iyi yürüyen uzun boylu kadınlar ve erkeklerde mankendir, tamamı icracıdır ve işini iyi yapan bir musluk tamircisinden creatif yönden zerre farkları yoktur, bundan dolayı türkiye sanat diyince homo rolünü iyi yapan ali poyrazoglu, sarhoş rolünü iyi yapan levent kırca gibi basit figürler gelir akla, erol günaydın gibi eski ama degersiz figürler pop kültür trarafından hatırltılmaya degermiş gibi yapılır çünkü gerçek sanatcıyı onlarda bilmemektedirler. örnekse okan bayülgen, safiyane bir duygu ile bu insanlara kendi meslektaşları oldugu için bu kolun insanlarına yakınlık duyması ve ahde vefa için bu insanları gençlere tanıstırmak istiyor sanki onlar bu ülkenin bir degeriymiş gibi, elbette bireysel olarak öyle olsalar bile erol günaydın ın bu ülke sinemasına ne katkısı olmuştur, porno modaysa onda oynamıştır belki bilmiyorum, neyse gündem odur o, popüler kültürün tarihidir erol günaydın. neden toplum hiç bir mimarı bilmez mesela, neden bir mimar gündemdeki bir binanın mimarı hiç konuk edilmez bu türden programlara, eskiden aydın boysan ı konuk ederdi onuda mimar oldugu için degil çenesi düşük bir argo üstadı oldugu için. gerçek sanatcı mimar degil midir mesela, mimarı görmezden gel, popcuya sanatcı de sonra oda gitsin soyunsun, sanat için soyunmuş olsun, arasına yastık mı aldı, herifin kobrasını onu tartış aylarca...

    konuyu şuradan baglamak istiyorum, bir bestekarın besteledigi bir şarkıyı icra eden şarkıcılar sanatcı ise, mimarların tasarladıgı binaları hayata geçiren, bir nevi o eylemin icracısı olan mütahitlerde sanatcıdır, ya da her ikiside sanatcı degil asıl sanatcı bestekar ve mimardır.

    eski adamlar, dograma ustasına sanatkar derlerdi, ne bileyim duvarcı ustasına mesela, işini iyi yapan ördügü duvarı saglam adamlardı onlar, yaptıgı ahşap kapıdan rüzgar girmezdi mesela, ne o sanatkarlar kalmış memlekette, ne o besteciler kalmış ne de o mimarlar belkide, popüler kültür denilen ve aslında kapitalizmin sonucu olarak yeni bir çag diyorlar ya, bundan sonraki evre belkide sanatcı makinalar evresidir, her zamanı kendi içinde degerlendirmek lazım belkide, aylin hanım da kasmasın fazla ez cümle, parayı hertürlü kazanabilecegini gösteriyor, güzel kadın vesselam.
    6 ...
  21. 83.
  22. iyi ki katılmışım zirvesidir. amacımızı yerie getirmiş olmanın mutluluğunu yaşamakla birlikte, geriye kalan sözlük yazarlarımızın yok yok eleştirmenlerimizin acısını da paylaşmaktayım.

    gene olsun gene yaparım, organizatörlere ve katılan tüm arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim.
    2 ...
  23. 84.
  24. klavye başında döktürmeyin gençler. bok attığınız adamların konumuna geçin gerekirse. ki o adamların hiç biri bunu hak etmemiştir. gayet iyi konuşmuşlardır. televizyonda olmanın verdiği heyecan elbetteki vardır hergün televizyona çıkmıyoruz anasını satiyim. o adamlara bok atan herkes ama herkes eğer onlardan azıcık bile adamsa çıkıp orada konuşacaktı lan.

    -bu ne lan bunlar konuşamıyolar. türkiyede ağızı en iyi laf yapan adamlardan biri olan okana bile(!) kafa tutamadılar.

    sözüm size cacık adamlar. yüzdüğünüz sulandırılmış yoğurdun içinden çıkında o beğenmediğiniz adamların yarısı olun lan. gidip orda konuşan tüm arakadaşlara sonsuz saygı gösteriyorum. keşke orada olabilseydim ve bende bi çift kelam edebilseydim. klavye delikanlılarına selam ola.
    8 ...
  25. 85.
  26. 86.
  27. zirveyi düzenleyen yazarları tebrik etmek gerekiyor. çünkü organizasyon olarak başarılıydı ve aynen planladıkları ve söz verdikleri şeyleri yerine getirdiler. zirveye gitmedim, lakin gidenlerin memnuniyetinden bu sonucu çıkarmak mümkün. bir kişi de zirvenin organizasyonuna laf etmedi.

    zirvenin yapıldığı program olaylı geçti. yeşim salkım'ın çirkefliği, ismail yk'nın gerçekçi söylemlerinin sindirilememesi, aylin aslım'ın müzik konusundaki "haklı" sıkıntıları ve okan bayülgen'in misafirlerini ve ortamı kontrol altına almaya çalışmaktaki uğraşı... tüm bunlar programın stresli geçmesine sebep oldu. yine de katılanların bir şeyler kazandıklarına inanıyorum. ama bu asla "yhaa yeni zirve kankası da edindik negsel oldu" şeklinde olmamalı. hele ki zirvelerin sanatla bağdaştırılmaya çalışılması hayli komikti.

    o programda çok önemli olan ve kabul edilmek isteyen türkiye gerçekleri konuşuldu. programı izlerken bir kez daha anladım ki, insan belli bir konuda eğitim alarak, en azından, kendi dünyasına hakim olamıyor. kendini ifade ederken, dünyadan bağımsız göstermeye çalışınca hiç olmuyor. kişisel çıkarlarını hesaplarken ve buna göre hareket ederken, ben bu değilim, şöyleyim demekle de asıl amacını saklayamıyor.
    3 ...
  28. 87.
  29. sıra sıra yada dizi dizi nasıl yazsak olmuyor, zaten her türlü yorumu yazmanızı bekliyorduk beyler mühim değildi de, nedir bu kadar büyütülen olay neden bu kadar büyüttünüz okanı geçtim burda yazanlar lütfen ilk fırsatta birebir sadece bizimle diyaloğa girin kekelemeden mantık sınırları içinde her konu kabulüm, eğer ayar verebilirseniz bana yüzyüzeyken diyeceğim evet bu adamlar keşke orda olsaydı. *
    ha şunu da yazmazsam olmaz, yahu soruyu birden bize tak diye yönelten okan idi, orda mikrofon bekliyoruz falan mı sandınız anlamadım ama, o geçen sürelerde okanın şaşkınlıkla beklemesinin sebebi mikrofonun bizim aç ellerimize ulaşması süresi değildi net olarak bize sorulan bir soruda apışıp kalmamız hiçbirşey söyleyemememiz birbirimize ben konuşmam sen konuş yapmamız idi, biz de isterdik ki bizden daha çok hitap ve sözlük deneyimi olup da orda olanlar konuşsun, ama onlarda kendilerince haklı bir sebeple, ki bence ne konuşursak konuşalım bu sözlüktekilere yaranılmaz en iyisi biz bulaşmayalım idi sebepleri, * konuşmadılar bu durumda hiç konuşmayarak mal olan sözlük yazarları yazmayın diye* sırf siz daha da eğlenmeyin diye konuştuk, birkere muhattap olunca karşıyla konuşmada çat diye kesilmiyor arkadaşlar benim yıllar yılı gözlemlediğim budur, daha konu konuşuluyorken cevap vermeyip sırt mı dönseydik lan *
    konulara gelince eksiklerimiz oldu tabiki sözlerimizde çünkü planlanmamışdı farkındayız bu konuda kendi adıma söylemek istediklerimi zaten söyledim. (bkz: #6567049) daha fazla uzatılacak da bişey yok bu konuda. zirvenin kendisi çok güzeldi geleneksel istanbul zirvesine katılma sebebi de verdi bana.*

    bunun dışında da;

    >> o değilde ben o kadar patates kafa değilim o ne be öyle ne iticiyim harbi hak vermedim değil size *

    >> ben de heyecan olmasaydı da azıcık kafam yerinde olsa ek olarak bir kaç başka sanatçı söylemek istiyordum ki emin olun tarzı ilk örneğimden pek farklıdır, ordan da nasıl bir benim tarzım çok yaşa diğer tarzlar çok mikik dediğimi düşündünüz hayret.

    >> ben pek yazmıyorum arkadaşım ama emin ol iyi okurum, ekşi sağolsun okuyuculuk aşıladı.* emin ol çok harcanan yazar gördüm çok tüketilen konu gördüm benim gözümün içine bakıp tartışacak cesareti olmayan yazarın söylediği umrum değildir bilen bilir, cesareti olandan ise eleştiriden kaçmam çünkü insan kendini değiştirmelidir.

    >> kemikleşmiş tanıdığı olmasa falan filan diyene de ahaha evet bir tanıyordum ki zirvedekileri sorma diyorum, çok eski arkadaşım var burda ve ekşide çoğu da ilk nesillerden ama pek göremezsiniz çünkü cancişlik bizden azıcık uzak *
    >> uzun lafın kısası eğlenceli zirveydi, etkileri de pek yakında geçecektir.
    5 ...
  30. 88.
  31. disko kralı kısmını izledim, gördüm. bir göt olma durumu var. bana göre böyle. ha orda olanlara ya da burdan izleyen diğer bazılarına göre bu göt olmak olarak algılanmamış olabilir. eyvallah derim ona.

    amaaaaa

    "göt olmadık" deyip ordaki tartışmada aylin'in ettiği sözlere burdan yeniden cevap verilmeye çalışılması en başta belirtilen "göt olmadık" açıklamasıyla çelişir. yani göt olmayan bir adam o tartışmayı unutmuştur. o sözleri hatırlayıp da tekrar cevap verme ihtiyacı hissetmez. içe bir şey kaçmadıysa o tartışmadaki sözler o tartışmada kalır. eğer o sözler tekrar açılıyorsa göt olunmuş demektir.
    2 ...
  32. 89.
  33. 90.
  34. boka benzemeyeceğinin isminden anlaşılması ile tekrar ve bir daha sevindiren zirve olmuştur. zirve isimleri konusunda çok kasılmayı, stratejik çalışmaları, bu konuya kafa patlatarak değerli vaktini tüketmeyi saçma bulan bir adamdan ancak böyle bir isim çıkıyor.

    bir daha zirve yapılırsa, yapılacak olursa "kafama esti toplanalım zirvesi" olabilir adı mesela... tabi konsepte göre terim de kullanabiliriz 1-2 kelimesinde ismin. *
    2 ...
  35. 91.
  36. 92.
  37. 93.
  38. gitmeyi çok çok istediğim, lakin istekten öteye geçememiş sadece bir heves olarak kalmış zirve.
    0 ...
  39. 94.
  40. açık alanların ısıtılmasında ufo teknolojisinin ne derece ileri seviyede olduğunu göstermiş zirvedir. emeğe geçen tüm dostlara teşekkürü bir borç biliriz.
    3 ...
  41. 95.
  42. katılım listesinde 41 kişi görülen, fakat ekranda toplamda 20-25 kişiyi izleyebildiğimiz zirve olmuştur.

    ayrıca disko kralı gibi önemli bir programda söz almaktan mütevellit yargılanan, hakkında entryler girilen, hatta yer yer suçlanan yazarlara da sahip bir zirve olmuştur. cumartesi gecesinden beri konuşulmakta, ardından yazılıp çizilmektedir. belki de daha günlerce sol framede takip edilebilir. yankıları daha ne kadar uzun sürer, bilinmez. bu açıdan da önemli bir başarıyı yakalamış sayılabilir, zira hakkında bu kadar çok * yorum yapılan ender zirvelerden biri olmuştur.

    bu zirveyle ilgili akılda kalan sorular ise şu şekildedir:

    1- zirveye katılan * sözlüğün medar-ı iftiharları neden söz almamıştır?
    2- female demon, bgielle, roketatar ramazan ve cheapdeath konuşurken diğer sözlük yazarları neden hep başka taraflara bakmaktadır, hatta bir kısmı "s.çtık hacı" dercesine neden yüzünü gizlemektedir?
    3- uludağ sözlük'te entelektüellik ne anlama gelmektedir?

    son soruya ilişkin bir kaç hafta önce yaşadıklarımızı anlatmak isterim.

    bir süre önce sözlükte farklı konseptleri olan zirveler açma girişiminde bulunduk, hatta açtık da. (bkz: efes pilsen blues festival zirvesi) amacımız değişik etkinlikler etrafında toparlanabilmek ve bu etkinlikler sayesinde sosyalleşebilmekti. bu zincirin ilk halkası da blues festivaliydi. esasında bir çeşit denemeydi bu bizler için. zira bursa'daki sözlük yazarları sürekli aynı mekanlarda toplanıyor, çok da güzel olmasına karşın genelde aynı muhabbetleri yapıyorlardı. aynı yüzler ve mekanlar bir süre sonra ister istemez bıkkınlık veriyor ve sıkıyordu. halbuki vizyonumuzu biraz daha genişletecek etkinliklere hep beraber katılmak bizi hem bu tekdüzelikten uzaklaştırır, hem de yeni zirveler için heyecanımızı arttırdı. zira sözlükte yazan adam monotondan kaçan, yaratıcı ve belli bir bilgi birikimine sahip adamdı. * yoldan geçen insandan farklıydı, türkiye'nin önde gelen sözlüklerinden birinde yazardı lan işte.

    katılımcı sayısının fazla olmayacağını zirveyi açarken de tahmin etmiştik. çünkü blues büyük kitlelere hitap eden bir müzik türü değildi ve bizim de o büyük kitlelerle işimiz yoktu zaten. amma ve lakin zirveyi açar açmaz aldığımız tepkiler bir sözlük açısından düşünüldüğünde ilginç tanımlamasına yakışacak kadar garip oldu: (#6287801) ve (#6421155) gibi.

    hatta bu tepkilere ilişkin * savunmalarda bile bulunduk: (#6304380) halbuki burası en ünlü sözlük klonlarından biriydi ve bu tip bir tartışmanın dönmesi gereken son yerlerden biriydi belki de. duvar dibinde çekirdek çitleyen tiplerden duyabileceğiniz sözleri * sözlük yazarlarından duymak, bunları entry olarak okumak acı vericiydi, hatta nedeninin sorgulanması bile gerekirdi.

    o vakit yukarıda yazdığım soru geldi aklıma işte, acaba uludağ sözlük'te entelektüellik ne anlama gelmekteydi?

    haftalar sonra tv'de yine aynı soru(n) ile karşılaşacağımı düşünmezdim bile, hem de disko kralı'nda. halbuki orada bulunan yazarlar okan bayülgen için ne kadar değerliydi. adam her programdan sonra tek tek yazdıklarını okumaktaydı, program başından beri onları övmekteydi, yazarlara değer vermekteydi. mikrofon o tarafa uzanınca ise bambaşka bir şey oluverdi, aylin aslım çıktı kocaman kocaman laflar etti, bizim yazarlar da konuştu ama galiba bir şey eksikti. fakat ne eksikti?

    demek ki bazen bodoslama laflar etmekten hiç çekinilmeyen vizyon, anlayış, kültürel birikim gibi şeyler insana gerekliydi, üstelik kameralar size dönükken ve siz bir sözlük yazarıyken. bu da ancak farklı yerlerde bulunarak, farklı insanlar ve kültürlerle etkileşime girilerek kazanılabilirdi.

    oradaki arkadaşlarımı tenzih ederek konuşayım, lütfen birebir üstlerine alınmasınlar. ama ne yazık ki ulu sözlük'te durum bu, yazarlar ne göründüğü gibi olabilmekte, ne de olduğu gibi görünebilmekte. üstelik bunun için en ufak bir çaba bile sarf etmemekteler. akabinde karmaları tavan yapsa ne yazar, bir kaç dakikada harcanıp gittikten sonra...
    9 ...
  43. 96.
  44. "istanbul'da olsaydım kaçırır mıydım hiç, üstelik poisonx de oradaydı bak" diyerek kafamı duvarlara vurmama neden olan zirve.

    öncelikle uludağ sözlüğün en büyük sorunlarından biri olan zirve mevzusu sanki hiç yokmuş gibi gördük cumartesi günü, güzel organize edildiği her halinden belli.
    ayrıca sözlükten uçurulmasına rağmen halen uludağ sözlükten poisonx'in kopmaması ona ayrı bir saygı beslememe neden olmuştur, her defasında konuştuğumuzda "bu sefer inşallah istanbul'a geleceğim ve görüşeceğiz sensei" sözlerini sarf etmekteyim fakat ortalıkta en ufak bir gelişme olmaması bendenizi de üzmektedir.

    kendisinin ikamet ettiği öğrenci evini görmezsem de ayrı bir vicdan azabı çekeceğimdir.

    öhöm öhöm, lafı fazla uzatmayayım. cumartesi günü uludağ sözlüğün disko kralı zirvesinde arz-ı endam edeceğinden habersiz bir şekilde çayımı demlemiş ve yanında sigara ile keyfimi yapmaktaydım. okan bayülgen'in programa canlı konuk olarak katılan üniversitelerin ardından "uludıaaağğğ sözlüüaaakkkh" haykırışını duyduğum anda mutluluktan sigarayı içime kaçırmışım, allahtan yangın söndürücü tüpümü de yanıma almıştım.
    bir de baktım ki çok tanıdık bir yüz, "poisonx lan bu" dedim.
    canlı kanlı göremedik kendisini ama tv'de görmek daha bi iyi geldi bana.

    her neyse okan bayülgen konukları ile sohbete girdi, ismail yk ile hafif sarsıntı verecek şekilde dalgasını geçti, yeşim salkım'a ayarı verdi ve sıra uludağ sözlük yazarlarına geldi.

    tam hatırlayamıyorum ama müzik ve sanat ile alakalı bir sohbet geçiyordu aralarında.
    internet aleminde üvey evlat mualemesi gören sözlüklerden biri olan uludağ sözlük yazarlarının nasıl birer cengaver olduğunu görmüştür tüm sözlükçüler.

    diyeceklerim bu kadardır, kendilerini tv ekranlarında sık görmek isteriz.

    çok özür dileyen edit: kendileri uludağ sözlükten bir ara uçurulmuştu, az evvel baktım yeniden gelmiş uludağ'a. bir daha gitmemesi dileğiyle.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük