öncelikle katılan, eğlencemizi pekiştiren ve güzel sözlerini esirgemeyen tüm arkadaşlara teşekkürler. saat sabah 7'de bitmiş olan zirvedir. herkes memnun ayrılması bizi de memnun etti. çok güzeldi katılan arkadaşlara tekrar teşekkür ediyorum.
bu arada fotoğraflar upload edilecek ve beğenilerinize sunulacak. diğer fotoğraf çeken arkadaşlar da bir zahmet benim beğenime sunsun. *
şimdi gelelim bizim yediğimiz ayarlara, g.t olmalarımıza. ki bunun derdi yüzünden üzüldük, kendimizi yedik, zirvemiz zehir oldu o derece yani. hayır, orada konuşan yazar arkadaşlarımıza veya söylediklerine değil bu konuşmaları anlayamayan, anlayamadığı için b.k atan zihniyete üzüldük. yoksa sol frame'de ki başlıklar ve o başlıklara girilen entry'ler hiç de umrumda değil, hatta s.kimde değil. sordum, değilmiş.* çünkü magazin muhabirlerinizden farkınız yok konuşmanın bir kısmını ele alıp, bodoslama eleştiriyorsunuz. şimdi size olayı bütünden görme ve özgür olarak, katıksız, sırf kendi fikirlerinizle düşünmeniz ve bundan sonra eleştirmeniz gerektiğini anlatırdım ama eminim ki anlamayacaksınız. anlayan arkadaşlarıma sıkılmadan zevkle anlatıyorum zaten. işte bu yüzden önemsenmiyor fikirleriniz bunun yüzünden de daha yüksek sesle saçmalayarak bir şeyler söylemeye çalışıp, daha çok rezil oluyorsunuz. acıyor muyum? hayır.
konuşan arkadaşlar için "iki cümle kuramıyor; sözlükte yazmaya benzemiyor değil mi?" tadında eleştiri yapmak istemişler. şu durum dikkatimi çekti benim. bize "klavyede ayar vermeye benzemiyor değil mi?" diyenler. acaba şu an neyle bize fikirlerini söylüyorlar veya ayar verdiğini sanıyorlar merak ediyorum. kaldı ki sen beynindeki düşünceleri ses titreşimlerine çevirirsin ve konuşmuş olursun, bunu ses titreşimine çevirmek yerine yazarsın ve başka bir yoldan başka insanlarla paylaşmış olursun. ne fark ediyor yani düşünce sabit olduğu sürece. he.. sen fikirlerinde ve düşüncelerinde tutarlı olamıyorsan, ilkelerin yoksa, fikirlerin bulunduğun ortama göre değişiyorsa o senin sorunun ve baya bir sorunlusun. ayrıca okan bize dönüp, "siz ne düşünüyorsunuz uludağ sözlük?" tadında sorunca kimse direk atlamadı ve "ver mikrofonu döktüreyim" demedi. hatta izlerken dikkat edersiniz ki konuşmadan önce bir boşluk oldu, orada zorla mikrofon tutuşturuldu ellere ve yazar arkadaşlarımız konuşmak zorunda kaldı. çok merak ediyorum o durumda buradan sallayanlar "haha salak ergen konuşamadı. bir b.k bilmiyorsunuz lan." diyen fikir yoksunları konuşabilecek miydi? ergen konusunu yaşla değerlendiren gerizekalılara ne desem bilemiyorum cidden. ulan bir kere zaman denen kavram senin bildiğin gibi bir şey değil ki. yani senin kolundaki veya duvarındaki saat sadece bir ilüzyonun göstergesi. sen de bu ilüzyon kapılmışsın ki 18'lik ergenler diye saçmalayabiliyorsun.
yeşim salkım hakkında konuşmak gerekirse. kendisi popüler kültürün parçası olup, serdar ortaç'ın kankası olmaya devam etsin. bizden uzak olsun yeter. çünkü programda okan kendisine durumu izah etmeye çalıştı ve kendisi anlamamakta ısrar etti. dediğim gibi git sen serdar ortaç'la takılmaya devam et. ne de olsa topu topu 7 nota var kac ayri beste yapilabilir ki değil mi?
şimdi gelelim aylin aslım'a ve anlamadan değerlendirip, laf sokma çabasına. şimdi biz aylin aslım'da bir ayar almışız abi öyle böyle değil, atlayalım dedik direk köprüden. -lan bsg. neyse, ilk olarak zirvedeki yazarlar konuklara baktık ve en çok desteği aylin aslım'ın hak ettiğine karar verip, kendisine destek olmak istedik. bu destek performans sonrası alkış için sadece. daha sonra okan'ın uludağ sözlüğü muhabbete katmasıyla aylin aslım saçmalamaya başladı. biz zaten "sanat yapan kişilere destek oluyoruz, onları seviyoruz" derken, konu bir anda maddiyata döndü. (ki bu da aylin aslım'ın sanat yaptığının değil ticaret yaptığının bir göstergesidir. sanatı yesinler ne diyeyim ki?) aylin aslım "siz sanatçının sürünmesini istiyorsunuz. madem destek oluyorsunuz albümlerini alın" tadında saçmaladı. yahu bir kişi zaten 'sanatçı' saydığı kişiler varsa onun albümünü de alır, konserlerine de gider, gerektiği yerde onu kendisinde çok savunur. sen rahat ol canım. ama olamazsın zira "sen albümlerimiz satmıyor. ve bizden hala sanat bekliyorsunuz" tadında laflar ediyorsun. yineliyorum bu da senin sanat yapmadığın göstergesidir zaten. sanatçı birey, toplum veya herhangi bir şeyi hedef alarak ürün yapmaz, sunmaz. sanat sanat içindir. sanatçı içinden, özgün, özgür bir şekilde ürün ortaya koyar ve "iyi-kötü ben böyle bir şey yaptım. beğenirseniz eyvallah" der ve ürününü sunar. satmak, aç kalmak, umurlarında değil adamların. onlar altına lüks araba çekmez, lüks evlerde oturmaz. * sanatçı dediğimiz kişiler zaten özgürlük denilen yaşam sebebini keşfetmiş ve yaşamakta olduğundan para ve dünyevi şeyler hiç umrunda değildir. bugün saygıyla anılan sanatçılara bir bakın, hepsi lüks içinde mi yaşamış. evet yaşamamış ama onurunu koruyabilmiş, kişiliğini oturtabilmiş ve insanlığa derdini bir sanat dalıyla aktarabilmiş. sanatçının derdi de bu olmamalı mı zaten?
-ama albümlerimizi almıyorsunuz, hepinizin cebinde bin tl'lik telefon var albümümüze para vermiyorsunuz.
+tamam aylin'ciğim geçecek. belki bir gün seni de sanatçı olarak anarız. işte o zaman koşarız albümünü almaya. ayrıca ilave edeyim, telefonum satmaya kalksam 50 tl bile etmez. ama senin giydiğin o kıyafet ve ayakkabılar acaba ne kadar tutar yahu? *
şanssızlıklarla dolu bir zirve gibi gözükmektedir buradan bakıldığında.
öncelikle oraya gidip konuşma cesaretini gösteren ve zirveye katılan tüm sözlük arkadaşlarıma selam ederim! zirve için zaman ayırmışlar, uykularından feragat etmiş, sözlük yazarlarıyla bir aktivite içinde bulunmuşlardır.
sıra geldi size! şu edebi, kültürel, sanatsal yönden aşmış gitmiş dostlar! evet siz! imla hatası yaptığı için, bir bilgiyi yanlış şekilde sözlüğe aktardığı için insanları salak yerine koyabilen siz! madem iq seviyeniz çok yüksek, hitabetiniz olağanüstü, çıkıp gitseydiniz konuşsaydınız be abiler! hadi onlar gitti konuşamadı eyvallah. canlı yayındır, heyecanlanabilir insan, olabilir... siz neden üstün zekalarınızla gidip bizi kurtarmadınız? " uludağ sözlük yazarları ne kadar zeki! " diye neden dedirtmediniz insanlara?
burada okan'ın söylediği her cümleyi, istisnasız başlık olarak s.çmadınız mı program esnasında? sonra burada yok yaşları küçük, yok ojesi şu renk falan... bırakın bunları ya...
eğlencesiz bir programa denk gelinmiş olan zirve. ablacığımı burnundan öpüyorum dememe sebep olmuştur bu zirve; *sanat hakkında bu kadar güzel, bu kadar tatlı konuştuğu için.
(bkz: female demon)
sevdiğimiz insanların ekranlarda düşüncelerimizi dile getirmesi ile daha da renklenen zirve. katılamasak da orada tanıdık 1-2 yüzü görünce sevindirik olduk.
ayrıca burada sallayan arkadaşları da seda sayan'la yalnız değilsiniz programına zirve yapmaya davet ediyorum katılmazsam namerdim! hem orada mikrofonu alan istediği gibi konuşabiliyor cümle kurmasına da gerek yok. sizlerin cümle kurabiliyor olması fark yaratır. katılırsanız iyi piyasa olur valla bak.
geç gitmemiz dolayısı ile pek kimseyle sohbet etmek gibi bir şansımız olmamıştır başka sefere inşallah..
ama
yüzümüze "merhaba aa fatal" diyip arkamızdan ileri geri sallayan mahalle karısı gibi dedikodu yapanların da varlığını öğrenmiş olduk..
yapmayın gençler daha yarı yaşımda bile yoksunuz.. sizin gibi alt grup seven, popüler kültürün köpeği olmayı reddetmiş, kapitalizm, insana saygı vb. birçok şeyden zerre haberi olmayanların böyle varoş mahalle kadınları gibi dedikodu yapması çok ayıptır..
eski kaşarların sözlük adına arz-ı endam dahi edemediği zirve oldu;
- eee siz yeni ergensiniz, konuşmayı falan bilmiyorsunuz. bana bırakın...
+ al kaşar kardeşim meydan senindir.
- benim başım ağrıyor, bir dahaki sefere artık.
+ peki madem, geçmişler olsun hacım.
yeni ergenlerin sözlük adına saçmaladığı zirve oldu;
**eee biz acı çeksinler istemiyoruz, acııı acıı çekmesinler acııı
--acı yokrockyacı yok!
70milyon'un önünde * rezil olmamak için herkez bir anda olmadığı bir kişi gibi oldu, adını bilmediğim şarkıcı kişisi de evinde kaç bandrollü albüm var diye soramadı.
herşeyi bilen uludağsözlük ergen yazarlarının bilgisayarlarındaki mp3 ve divx arşivi onları müebbet hapse sokmaya yeter de artar bile.
kapanışı, karaköy'deki, türkiye denizcilik işletmeleri tarih ve sanat merkezi'nin önünde yapılmış zirvedir. *
çok kötüyüm, biliyorum ama elimde kemikle, köpekleri oynatmayı seviyorum sanırım.
bir de zirve sonrasında; aylin, mesaj atmış okan'a "uykularım kaçıyor, hepsinin cebinde tam 1 milyarlık telefonlar vardı ve şarkılarımı yüklememişlerdi bile telefonlarına" şeklinde...
konusmanın yazmaya benzemediğinin ispatlandığı zirvedir. yazarken ayar veriyorsun iyi güzelde konusurken neden yapamıyorsun onu anlamadım. geçmiş gitmiş zirvedir. geçmiş olsundur.
sözün uludağ sözlük yazarlarına geldiği anda aylim aslım karşısında ezildiği zirvedir. inatla aylin aslım'a ayar vermeye çalışanlar bulunmakta ama bence nafile...
sözlük açısından bakarsak ismail'in puanını yükselttiği, yeşim salkım'ın ise dibe vurduğu programdır. serdar ortaç'ı savunmalar filan. türkiyenin müzik ilahı yapmalar. okan ve aylin'den ayarı hiç gecikmeden almıştır.
ismail yk'nın şarkısında en çok bizimkiler coştu lan yeminle. hepsi kıpır kıpırdı abi. ben anlamadım bu işi. demekki sabri gelse hemen gidip fotoğraf bile çekincekler. abi ben de senin saç tarzından yaptırmak istiyorum diyecekler.
tamam lan tamam hadi eğlenin. biz gelemedik bari siz kopun. ama hiç bi atraksyon yaptıkları da yok yav. arada zor sorular gelir diye bekliyordum bizim gruptan ama henüz siftah yok.
Çok istememe rağmen gidemediğim zirvedir ayrıca.
Bu arada ismail yk çıktı bir de sabri çıksa bizimkiler bırakır herhalde zirveyi gelirler entry yağdırmaya. *
edit : olum bu entry de eksi almış. ismail canlı yayında ozaman sabri sözlük yazarı lan. Kesin diyorum bak. *
oturucağım ekran başına aha batu, aha kaan, aha sercan diyeceğim hareket filan çekeceğim size oğlum.
çok fena küfür yiyeceksiniz haberiniz olsun yigenim.