Bu mektup, kendisini sevip sayan bir vatandaş olarak eğitim politikalarına karşı bir büyük isyanımdır!
popülist politikalar sonucu neredeyse her ile bir üniversite açılmasıyla çığ gibi büyüyen işsizler ordusunun istihdamında yetersiz-beceriksiz kalan devlet katmanlarının, asıl açılımı buradan başlatması beklenirdi mesela.
örneğin öğretmen olmak için 4 yıl (duruma göre daha fazla) beyin-dirsek çürütüyorsunuz, ama sonrasında kpss denilen bir büyük engel ile savaşınız devam ediyor.
bu öyle bir savaş ki, dur durak bilmiyor.
önce sbs denilen yarışta kafa kemiklerinizi eritiyorsunuz çalışırken. (bkz: kafa kemiklerini eritinceye kadar düşünmek)
ardından öss denilen yarış ile kabuslar sürecinden geçiyorsunuz.
bu büyük savaş sürecini atlatabildiyseniz, üniversiteyi maddi-manevi zorluklarla bitiriyorsunuz
ardından kpss denilen ve gerçekten istihdam olabilecek puanın çok zor alındığı bir başka savaşla yüzleşiyorsunuz.
ve sonuçta heba olmuş ve olmaya devam eden yıllar...
erkekler için askerlik sorunu...
iş sorunu...
"dünyayı kahredecek kelimeler"le donatılmış olsanız da, işsizler ordusunun bir parçası olarak ortalıkta kalakalıyorsunuz...
bu gençleri ne yapacağız sayın başbakanım? bu pırıl pırıl genç neslimizi ne yapacağız? yıllarca donanım sahibi oldukları, ehliyet sahibi oldukları istihdam alanlarından içlerinde bir büyük kırgınlık ve umutsuzluk ile onları geri mi çevireceğiz?
onları "öldürecekmiyiz?" sayın başbakan? (bkz: köylüleri niçin öldürmeliyiz)
köylerinden, varoşlarından yokluk içersinde, asosyal hayat şartlarıyla üniversiteyi bitiren ve ehliyetlerini alan bu gençleri yolsuz-yolculuksuz mu koyacaksınız sayın başbakan?
evet, o köylerinden varoşlarından bilginin kalbine akın eden gençleri öldürecekmiyiz?
köylüleri öldürecekmiyiz sayın başbakan? onları öldürmesek olmaz mı?