bir ülke düşünün ki her yanı kokuşmuşluk dolu olsun. herkes paranın *mına koyayım, geri kalan *ikimde bile olmasın derdinde.
rüşvet, adam kayırma, mafyalaşma alsın başını gitsin ama hiç bir yetkili bunun önüne geçemesin...
bir ülke düşünün ki tüm kurum ve kuruluşları mastürbasyon yapsın; teğet geçecek hiç acıtmayacak denilen kriz, direkman *ötümüze girsin, terör bitecek söylemleriyle bir nesil uyutulsun, 30 binden fazla kişi can versin. "Konu adalete intikal etmiştir" denilerek kimse konuşmasın, konuşturulmasın ama bir takım kişilerce yargıya müdahele edilsin...
bir ülke düşünün ki dünyanın en büyük petrol rezervlerinin tam ortasında bulunsun ve gram petrolü bulunmasın. ve o halk dünyanın en pahalı akaryakıtını kullansın...
bir ülke düşünün ki milli eğitim bakanı sözleşmeli öğretmenlik yapan öğretmenlerine "siz de sözleşmeli öğretmenlik yapmayın o zaman" desin ve bu ülkenin devlet memurluğu sınavına giren karı koca çiftler, bugüne kadar yapılmayanı yapıp 120 net yapsın...
ve yine bir ülke düşünün ki böyle bir skandala göz yumanlar sessiz kalsın. olayın soruşturma dahi açılmasına gerek olmadığını söylesin, binlerce kişini hakkını gasp etsin...
bu ülke türkiye...başka olmayan, tek olan, sadece bir tane...bunu iyi kavramak lazım, biz bu ülkeye sahip çıkmazsak, sesimizi çıkartmazsak o da elden gidecek, sonrası için çok geç olacak...aç gözlerini, hakkını ara!
2010 KPSS'de Ortalama çoğunluk, 61 soruya doğru cevap verirken nasıl olduysa; 350 kişi tam puan alarak birinci oldu. Üstelik bunların bir kısmı da evli, Yani toplamda 20'den fazla çiftimiz, 110 ve üzeri net yaparak görülmemiş bir rekora imza attı. Kimi karı-koca, kimi kardeş, kimi ev arkadaşı... Puanları aynı, ikamet adresleri aynı. Kimi ilk defa bu sene niyet etmiş KPSS'ye girmeye, kimi geçen yılki puanını üçe falan katlamış.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dün, KPSS'de "kopya çekildiği ve soruların çalındığı" iddialarıyla ilgili olarak harekete geçti ve soruşturma başlattı. Fakat aynı savcılığın deniz feneri davasını hangi hızda yürüttüğünü unutmamak lazım. hakkı yenenlerin mağduriyeti bu sefer giderilebilecek mi? göreceğiz...
adı cumhuriyet ve ilkelerinde halkçılık olan,adalet bakanlığı olan ve ambleminde de dengedeki terazi olan ama hepsinin sözde olduğu ülkedir.
şimdi ne denir ki buna. dinlenen telefonlar, el konulan bilgisayarlar, takip edilen mobese kayıtları, bilmem kimin bilmem nerdeki arazisindeki gömülü silahları bulabilme yeteneğine ve gücüne sahip olupta bir buçuk, iki yılını yakmış üstüne üstlük dershanelere dünyanın parasını bağlamış, hala ailesinden para alan ama bir yandan da eşşek kadar olupta eli iş tutmadığı için utanan bu utançdan dolayı belki bir ayakkabı bile alamayan insanların hakkını aramaya, korumaya aciz ve yetkisizse bu ülke referanduma gitmeden önce değişmez üç maddesinden devletin şekli olan cumhuriyeti değiştirsin. meclisin içinde acık beyan gezen torpil kağıtları, hükümet ve hükümetgillerin günden güne servet artışı ve belkide en önemlisi yazmaya utandığım kürdistan özerkliği diye bas bas bağıranlara kulaklarını tıkayıp benim yediğim içtiğim giydiğim her halttan aldığı vergiyle utanmadan maaş vermesi üstüne üstlük şehit ailelerden utanmadan oy istemesi, şekliyle duruşuyla gidişatıyla çoktan rotasını açık denizlerden çevirip bataklığa karanlığa anlık mutluluklara doğru giden bir yolda olan ülkedir.
Karı koca adayların birlikte tam puan çektiği bir önceki sınavda sıfır çekmişken tam puan alan insanların olduğu elli altı soruyla doksanbeş puanın alındığı ülkemde minareyi çalan çoktan kılıfını aldı uydurdu.O kılıf çok yakında başımıza da geçecek kpss ile başladı saflar seçiliyor .Ne yazıkki gayet basit canım Türkiyem.Koyunluktan kurtulsak skandalı yapanların kendilerini soruşturmayacaklarını anlarız.
düdüğümde bile olmayan ülkedir. milleti memur olabilmek için yarrak kürrek bir sınava sok, sonra da birileri tezgah yapsın ve birileri birilerinin hakkını yesin! oh ne güzel dünya ama yok böyle bir dünya!
çivisi çıkmıştır, yuvarlanmaktadır bu ülke. allah sonumuzu hayretsin. herkes kapağı devlete atmanın derdinde, devlet ise dalavereye teslim olmuş durumda. rüşvetin adı bahşiş olmuş, soygunun adı kural olmuş.
2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) üzerindeki şaibeler bitmek bilmiyor. Sınavda Eğitim Bilimleri bölümünden 120 tam net yapan 350 kişinin birçoğu dershane veya özel okul öğretmeni çıktı. Ortaya çıkan sonuç, skandal bir iddiaya neden oldu. Buna göre bazı özel dershane ve okullarda çalışan ihtiyaç fazlası öğretmenlerin, Milli Eğitim Bakanlığı'na geçmeleri için, sınavın değerlendirme sahfasında optik okuyucular ile oynanarak bu kişilerin netleri yükseltildi.
ÖSS, KPSS, LYS tipi giriş sınavlarına girenler ya da yakından izleyenler, bu sınavlarda tüm soruları doğru yapmanın ne kadar zor olduğunu çok iyi bilirler. Çünkü bu testlere ayırt edici özelliği yüksek çok zor sorular mutlaka konulur ki, aynı puanda yığılmalar olmasın!..
Nitekim geçtiğimiz yılların KPSS sonuçlarına baktığımızda 120'de 120 net çıkaran aday hiç yoktur. Yine sınav analizlerine bakıldığında bir önceki yıla göre yaptığı net sayılarını yüzde 100 artıranı bulmak da bir o kadar zordur. Evet puanlarda yükselme olur ama bu hiçbir zaman ikiye katlanmaz. Örneğin 50 netten 120'ye yükselmez.
Bir başka önemli tespit de, eğer sorular kolaysa, yani yüzlerce full yapan çıkarsa, Türkiye ortalaması da yükselir. Yani sadece bazı adayların puanı değil tüm adayların puanlarında bir yükselme söz konusu olur.
Şimdi tüm bu bilgiler çerçevesinde, yüz binlerce öğretmen adayını ayağa kaldıran, ÖSYM Başkanı'nı istifa noktasına getiren ve süper yetkilerle donatılan YÖK Denetleme Kurulu ile Ankara Savcılığı'nın cevabını aradığı sorular neler, onlara bir göz atalım:
* Önceki yıllarda Eğitim Bilimleri testinde bir tane bile, soruların tümünü yapan aday çıkmazken bu yıl 350 aday bunu nasıl başardı?
* ÖSYM sorular kolaydı diyor, ama kendi açıkladığı Türkiye ortalamaları bunun tam aksini söylüyor. Türkiye ortalaması geçen yıl 59, bu yıl da 61. Yani zorluk derecesinde değişen bir şey yokken bu şampiyonlar nereden çıktı?
* Geçen yıllarda sınava girip, iki, üç yıl 50, 60 sınırını aşamayan ve soruların yarısını ya da üçte birini yanlış yapan adaylar, bu yıl soruların tümünü nasıl doğru cevapladı?
* KPSS'de 4 sorunun hatalı ve yanlış olduğunu ÖSYM kendisi açıkladı. Ama iptal etmedi. Tam aksine söz konusu soruları öyle ya da böyle cevaplayanların bu seçeneklerini doğru kabul edip, bu soru hatalı diye boş bırakanları adeta cezalandırdı. Niye?
* iptal edilen sorular bile full çekenler tarafından ÖSYM'nin cevap anahtarına göre nasıl ve niye öyle cevaplandırıldı?
* Eğitim Bilimleri soruları arasında 10 tane eğitim profesörünün bir araya geldiğinde kesin doğru bu diyemeyeceği tartışmalı sorular varken, 350 aday hiç tereddüt yaşamadan bu soruları, cevap anahtarına göre nasıl doğru bildi?
* Aynı evden, aynı dershaneden çifter çifter şampiyonların çıkması ne kadar sık rastlanan bir durum?
* Bekârken 60 neti aşamayan öğretmenler, evlendikten sonra, üstelik eşi ile birlikte nasıl tüm soruları doğru cevaplar noktaya geldiler?
* ÖSYM, bu kadar enteresanlığa rağmen, en başından beri neden kesinlikle kopya söz konusu değildir açıklaması yapıyor? Ve hâlâ bu konuda neden ısrarcı?
ivedililikle iptal edilmesi gereken sınavdır. şuan tüm dikkatlerin fulleyen şahıslarda olması ile bir kaç boş yada yanlışlar dikkat çekemeyenlerin tespiti oldukça zor oacaktır.
şu anda çok etkili yürütülmese de, yürütülemeyecek olsa da en azından bir soruşturma açıldı. ama referandumdan sonra o soruşturmayı açacak savcı bile bulamayacağız.
cemaatin kadrolaşamadığı ordu ve yargı vardı. iftiralar atarak ordunun anasını siktiler zaten. yargı da 15-20 gün sonra ellerinde olacak. işte o zaman kimi kime şikayet edeceğiz bilemiyorum.
sorunun kökenine inildiğinde neden soruşturulmadığı da anlaşılır. dünkü gazetede, karı koca full yapanlardan bir çiftin haberi vardı. yaşları baya ilerlemiş, üstelik özel bir dershanede çalışıyorlar. yani işleri güçleri var. muhtemelen daha az para kazanacakları meb öğretmenliği için soruları çalmışlar. kim bilir kaç kişinin kıçını yalamışlardır o cevap anahtarını ele geçirebilmek için. ne için? geçmişte çok kişinin burun kıvırdığı bir meslek olan öğretmenlik için.
işte kpss ye yüklenmenin ve illegal yollara sapmanın temelinde türkiye'de ki işverenlerin aslında birer götveren olduğu gerçeği yatıyor. özel dershanede çalışan çoğu öğretmen haddinden fazla çalıştırılıyor. maaşları zamanında ödenmiyor. dersane sahibi araba koleksiyonu yaparken öğretmenlerinin maaşlarını zamanında ve tam ödemekte hassas davranmıyor. nasıl olsa bir sürü genç mezun var.
sorunun tek bir çözümü var, kanunları düzenleyip harfiyen uygulamak. çalışma saatleri konusunda kanunda yazan şekle (haftada en fazla 40 saat) mutlaka uyulmalı, kontrol edilmeli, fazla çalıştırılan kişiye işveren tarafından ceza ödetilmelidir. hangi sektörde olursa olsun maaşı zamanında ödenmeyen çalışanın şikayet etmesi halinde, işveren'in gerekirse banka hesaplarına el konulmalı, hemen çift maaş olarak ödetilmeli. bir kişiyi işten çıkartmak için, işten çıkartılmayı gerektiren halleri ispatlayıcı deliller olmalı, yani devlet memurluğunda işten çıkarma kriteri neyse özelde de bu olmalı.
kpss deki sorunları düzeltmenin tek yolu, özel sektördeki çalışma hayatını sarmalamış başı bozukluktan kurtarmaktan geçiyor.
Yüz binlerce memur adayının girdiği KPSS'de ilk ciddi kopya görüşü YÖK Denetleme Kurulu'ndan geldi. ÖSYM'de incelemelerde bulunan ve dün de çalışmalarını sürdüren Kurul, "kopya olabilir" kanaatine vardı. Bu kanaat üzerine incelemenin derinleştirilerek, illerdeki ÖSYM yetkililerinin de bilgisine başvurulması gerektiği görüşüne varıldı.
Bu arada ülkenin milli eğitim bakanı hala sessizliğini muhafaza ediyor...