düzenli yapılması gereken eylem. eğer uzun bir süreden sonra kendinizi zorlarsanız bütün kış yiyip içtiklerinize lanet ediyorsunuz.
(bkz: based on a true story)
koşu yapmak sırt ağrılarınızı dindirebilir. kanada'da yapılan bir araştırmaya göre koşmak sırt bölgenizi dengeleyen ufak kas gruplarını güçlendiriyor. araştırmanın yazarı david behm, "bacağımızla kendimizi ileri doğru iterken yaptığımız egzersiz, sırtımız için back extension egzersizinden daha faydalı." diyor ve ekliyor: "koşu günlük doğal hareketlerden oluşan bir aktivite olduğundan sırtımız ve belimiz için çok daha sağlıklıdır."
3 haftadır her sabah bıkmadan, usanmadan her sabah saat 6da kalkıp gerçekleştirdiğim eylem. verdiği dinçlik hissini geçtim o mutluluğu anlatmanın tarifi yok.
koştuğunuz sürece vücudunuzu dinlersiniz, odaklanıp düşüncelerinizi toplayabilirsiniz. spor salonunda dakikalara ve setlere bölünmüş çalışmalar gibi aralıklarla yapmadığınız için sürekli konsantrasyon sağlarsınız.
günlük olarak ya da 2-3 günde bir koşmayı alışkanlık haline getirince de bağımlılık haline gelir, daha çok koşmak istersiniz.
başlarda 3-4 km ile başladığım mesafeyi zaman içerisinde önce 6 km'ye, sonra 8-10 km'ye daha sonra da 15-18 km'lere çıkardım. başta imkansız gibi gelen meseafeleri çok rahat geçebileceğimi gördükçe koşmaya olan motivasyonum daha da arttı.
2011 avrasyada 15 km koşup sağ dizimde menisküs problemi ortaya çıkana kadar yaklaşık 3 sene her fırsatta koştum, işten çıkışta, hafta sonu, yorgun veya dinç farketmez.
8 ay sonra ilk kez dün akşam koştum idealtepe bostancı arasında, başlangıçta 4 km, gayet keyifli oldu. artık 2 akşamda bir yavaş yavaş tempo arttırarak mesafeleri yeniden yükseltmeyi planlıyorum.
koşmak için özel bir alana da ihtiyacınızın olmaması en güzeli, her yer parkur, her yer pist olabilir..
insanın bazen bir yere varma amacı olmadan, bir şey düşünmeden sadece daha hızlı daha hızlı yapmak istediği eylem. ne kadar koşmak gerekir kendinden uzaklaşmak için, bilinmez.
yıllarca bu muhteşem eylemi icra edemeyenler için hasreti çekilenlerin başında gelir. çünkü koşmak insanı gençleştirir, dinçleştirir. insana kendini muhteşem hissettirir. çocukluğuna, yaramazlık yapıp daldan dala atladığı günlere götüren bir araçtır yetişkin için. ne bileyim masmavi suda yüzmek gibidir. suyun tenle buluşmasını hayal edin. içine dalıp dipteki sayısız güzelliği keşfettiğiniz, saatlerce kalıp çıkmak istemediğiniz o anı... dalgıçlar, su altı sporlarıyla uğraşanlar demek istediğimi daha iyi anlayabilirler. işte koşmak benim için böyle heyecanları, güzellikleri çağrıştıran ve yaşatan bir şey.
koşmak kesinlikle insana kendini hür hissettiriyor. yıllardır koşamadığımı düşününce çok zaman kendime üzülüyorum. acıma gibi değil de bir gün koşabilecek miyim düşüncesiyle umut edip, özlem çekmek gibi. sonunda kavuşamamak da var elbette. gerçek anlamda bir daha koşamamak da var. bunları hiç düşünmüyorum. aklıma böyle şeyler getirmiyorum. çünkü yakın zamanda çok ama çok kısa bir mesafe, öylesine koşuvermiştim.
otobüs durağına çok az bir mesafe kala arkamdan otobüs beliriverince durağa yetişebilmek için hızlandım. sonra adımlarımı daha da hızlandırıp bir anda mucize oluvermiş gibi koşmaya başladım. otobüs beni geçmek üzereydi ama açıkçası otobüse yetişememek o anda umurumda bile değildi. çünkü koşuyordum. koşabiliyordum. senelerdir koşamamış biri için bunun anlamı çok büyüktür. hiçbir şeye değişilmeyecek bir hazdır elde edilen. ve işte tam o anda bir anda beliren ak sakallı dedeler gibi bir amca beliriverdi. "neden koşuyorsun yavrum, neden kendine eziyet ediyorsun? durdururum ben şimdi otobüsü" dedi. ve ben itiraz edemeden, otobüs yanımdan geçmişken ve durağa bile yanaşmamışken bir ıslık çalıp durduruverdi. otobüs az ilerimde durduğunda ne diyeceğimi bilemez haldeydim. sanırım amcanın kendince jestine teşekkür edip binmekten başka seçeneğim yok gibiydi. otobüse binip koltuğa oturduğumda tam yıllar sonra koşmayı tatmak için önüme çıkan fırsatın bu kadar kısa sürmüş olduğuna, engellenmiş olduğuma ve ne olup bittiğini anlayamayacak kadar kısa bir sürede kendimi otobüste bulmuş olduğuma çok şaşırdım. böyle fırsatlar çok fazla çıkmıyor önüme. bu nedenle paylaşmak istedim.
koşmak için fırsatı olanların değerlendirmesi gerekir. koşabilen var koşamayan var di mi?
düzenli olarak yapıldığında gün içerisinde oluşan halsizlik ve yorgunluklara son verip enerjik olunmasını sağlayacak aktivite. sabahları işe gitmeden yapılacak bir koşu antremanı ile işe gittiğinizde çoktan uyanmış olur ve zihin açıklığıyla işe başlayabilirsiniz. koşma koşu bandında yapılıyorsa dizlere yük bindirme ihtimaline karşı asla yalın ayakla koşulmamalı, mutlaka düzgün bir spor ayakkabı seçilmelidir. verdiği zindeliğin yanında koşu ile atılan ter ile sonra kişi kendisini çok mutlu hisseder.
dünyanın en güzel sporu. hem bedene hem ruha çok iyi gelir. bir önceki sınırınızı aşmak için vücudunuzu zorlayıp hedefinize varınca yaşanan tatmin muhteşemdir.