profesyonel atletlerin meslek olarak yaptığı aktivitedir.
uzun süre aynı tempoda koşulduğunda karın kaslarını ne kadar iyi çalıştırdığı fark edilir. koşu bandında yapılan işkence alternatifinden ziyade açık havada yapılanı makbuldür. kenya halkının günlük yaşamlarının kurtarıcısıdır.
Sandalye'ye bağlanmanın verdiği his. bir cuma sabahı, uykudan yeni uyanmışcasına, kısık görüntülerle bakınan gözler, şaşkınlık sonrasın da saran bir tedirginlik...Düşüncelerin bile korkuttuğu o an etrafına bakınmalarda fayda yok, hiç bir cevap alamıyacaksın çünkü etrafın da kimse yok.çırpınmaların anlık etkileri, korkudan yaralandığının farkında bile değilsin.Eğer kurtulabilirsem düşüncesi,ruhunun yaşama arzusu,hecelenmiş kelimelerle dökülür hissettiklerin.Bağların çözülmeye başladı, gevşetmek için daha fazla çırpanmalısın bir daha hiç bu kadar yaklaşamıyacaksın,koşmak için son fırsatın, olurda koşamassan bir daha anlıyamıyacaksın,koşmanın ne demek olduğunu.
insanı rahatlatır. koşup koşup kendini çimlere bırakmak.
bir zamanlardan hatrımda kalan bir söz idi: artık koşuşturmak değil stres içinde bu binaların arabaların arasında, özgürce koşmak istiyorum çimlerde, sahillerde..
kilo vermek için en ideal spordur. zeminin cinsi ayak için önemli olmakla birlikte, çok sert zeminlerde yapılması doğru bir tercih olmayacaktır. vücudun her yerini çalıştıran ender sporlardan biridir. halk arasında yanlış bilinen bir olay vardır; yürümek kilo verdirir. hayır efendim verdirmez, en kötü hızlı tempoda yürünmelidir.
kilo vermek için ağırlık kaldırmada, önemli bir yer tutar. en çok kalori, bu şekilde harcanır.
vücudu şekle sokması, mutluluk aşılaması, salgılattığı hormanlar, forma sokması bir yana, şahsım gibi 8 saatini iş münasebetiyle ayakta geçirmek zorunda olanların en büyük ilacıdır.. başlarda bir hayli zorlar, yorgun düşürür lakin sabırlı olunursa meyveleri alınır.. kısa bir süre sonra öyle bir direnç ve kondisyon yüklenir ki bünyeye, insan kendini carl lewis zanneder, golden league'e katılmak için hazırlık yapar..
artık fitness salonu rutine bağladığında ve koşu bandında dakikalarca varamadan koşmak sıkıntı verdiğinde, evden metrobüse giderken, metrobüsten inip okula giderken ya da 3 sokak ötedeki kuzenin evine giderken yaptığım eylemdir.
uzun zamandır gittiğim tatil beldeleri dışında koşan insanlara rastlamadım. hele benim gibi bi işlek caddenin kenarında koşana hiç rastlamadım.
kendim yapmıyo oolsam, nabıyo la bu manyak derdim ama koştukça rahatlıyor insan. heleki bi kaldırım ya da bi tümsek varsa üzerinden zıplamak ve sonra koşmaya devam etmek. yoldaki diğer insanların arasından birer dubalarmış misali geçmek ne kadar zevkli anlatamam.
koşmak gibiydi sana gelmek. ucunu bucağını bilmeden, koştuğun yönü, neye koştuğunu bilmeden. sonsuz bir hızda ve amaçsızca. sana gelmek; yıldız olup gökkubbeden düşmek gibiydi, bir görünüp aynı hızda kaybolmak..
yarı yolda kalmaktı sana gelmek. koştuğuna bin pişman olmaktı..