sivilceli ergen tarzında tespitler yapan yazarımtrak . daha yaratıcı olsun, yapılmayanı yapsın diye tavsiyelerde bulunucam ama gönül verdiği renklerden ötürü fazlasını beklemek hata olur.
gönül verdiği renklere çamur atmaktan başka bi halta yaramayan yazarımsı kişilere verdiği ayardan dolayı sivilceli erken olarak tanımlanmış, galatasaray aşkına karşı duran bünyeyi dumura uğratmış yazardır kendileri.
yapılmayanları yapan bir takımın başarılarına tesadüf diyebilecek kadar kendini bilmez kişilerden tavsiye almasına da gerek yoktur.
ayrıca tavsiye alacak genç imitasyon yazarlara da yardımcı olur nihayetinde.
(#7240611) nolu entrysiyle zaten duygusal olan bünyemi iyice çökertmiştir. rainnle aralarındaki dostluk çok özel belli, çok içten. okurken yüzümde hep bi gülümseme oluyo. sen böyle arada boşalt içindekileri eminim benim gibi arada gelip okuyan vardır.
onun bunun entrylerine tu kaka derken kendi entrysi bir anda kaybolmuş, artık nasıl olduysa? * yazarlık açılımı yapıp ahkam kesen kendisine armağınımdır; güle güle kullansın.
ps: birkaç gün önce 'dedirten' tanımı yapanlara yaptırım uygulayacağını ilan eden ve çirkef sözünü daha önce çaylaklık ile cezalandırmış moderasyona, vatani görevini yapmakta olan dayı oğlu muhittin'e ve tüm sevenlere fatih kısaparmak'tan mor salkımlı sokak isimli parçayı gönderiyorum.
kozalak yaktım ben de
sessizlikte-
ömrümün kozalaklarını
küllere sıvanmış
baştan başa dolaşıp
ağrıyan ormanı.
yağmur dindi, bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.
dip küfür aman not; ulan ibrikçi ulan denyo 4 saat üst üste ders mi olur dallamasyon? ırzını siktiğimin c++'nı ömür hayatımda hiç kullanmayacağım ki ben ne kasıyorsun bizi. ulan ibrikçi eğer sözlükteysen bir işaret ver, senin seovin olup bluevelve ile aynı potaya sokayım seni, bir de o yıllardır ingilterede kalmış gibi yavşak yavşak, "okeaaay" deyişin yokmu, onu söylenen ağzına vereyim!
edit; eksileyen insan sen ibrikçi misin? eğer oysan mesaj at, bir kalay çekeyim, yok eğer değilsen niye alınıyorsun anlamadım ki..
şahsımı gayet kibar bir şekilde karşılamıştır. gerçekten de gözlerimi yaşarttığını bilmesini isterim. kendisine bir teşekkür borcum var. (bkz: teşekkürler)
ola ki, yürürüm bir başka aşka
ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe...
"unutma ki tek aşk olduğum sensin, aşık olduğum değil..."
karanlıkla süzülüyor içime yıkım.dur diyorum yıkılıyorum.uçurumları baş ucuma koyuyorum sonra,okşuyorum rüzgarda saçlarını.sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime.
gitme diyorum düşüyorum...
sonra beni soruyorlar bana.tanımıyorum diyorum,daha hiç karşılaşmadık.aynı çizgide bilge sus umu dinliyorlar.ben sustukca.yazık,bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar.
önce bir bir, sonra hepsi.
sonra bir uçurumlar kalıyor birde yıkımlar.
verilen herşey borçmus gibi alınıyor.
önce bir bir sonra hepsi.
sonra bir ben kalıyorum, birde yalnızlık.uçurumlar, yıkımlar, ben ve yalnızlık.zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi.yatıyoruz yan yana.öpüşüyoruz, sevişiyoruz da hatta....her şey oyun yasaklarına uygun.bir günah oluyor sonra.tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz.telli, kanlı düğün iste.üşüyor saçların biliyorum dargın mısın?
"bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala?"
vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğindeki hüzün.hala kaçıyor musun zamansız gözlerini bırakarak birilerinden.hala ellerinden tutup sevgileri.hala öyle soğuk bir gök.hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi.dipsiz kuyuya salıyor musun ağlıyarak
"küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun?"
kendin kadar aklımdasın
ve aşkını saşırmış bir tanrı
çoğalan sızısıyla mutlu bir yara
öyle bıraktığım gibi misin
gerçeği yakmada hala usta mısın
yoksa çırak mı yanarken yollarda
saçlarıma dolanan aydınlığımsın
somutlaştıramadığım tek imgemsin
şiirde anlattıkça eksilen tek anlam
hala bıraktığım gibi misin
yoksa beni bıraktığın gibi mi
kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma