antalya'nın muhtemelen kaleiçi'nde konuşlanmış olan kafe/barları arasında en kendi halinde, en nadide, en bi bira içip, mizah dergilerinin ve diğer canınızın istediği herhangi bi dergiyi okuyabileceğiniz, büyük ihtimalle en güzel sıcak çikolatasını yapan, yıllar yılı radio eksen çalan, çok çok nadir kalabalık olan, belki bu yüzden akanın, kokanın, kesenin, sarkanın, (gizli bahçe gibi piyasa olmayan yani) olmadığı, boncuk adında inanılmaz psikopat bi köpeğe ( kapıdan tipi bozuk biri girse havlar sizi ne kadar tanıyor olursa olsun bi yamuğunuzu sezerse bi havlayarak kovalamadığı kalır) sahip olan mekanı.
gece gece aklıma düşen kahve.
boncuğun havlaması, Ruşen beyin tıstıs gülmesini, kahvenin yanındaki o efsane kurabiyeyi, hic bi yerde aynı tadı alamadigim birayı icerken radyo eksen dinlemeyi özledim. beni kahvenin yağmurlarında yıkasınlar!
bir arkadaşın vasıtasıyla öğrenilen , bakmakla görmek arası farkı bir kez daha anladığım, o kadar yanından geçmeme rağmen yeni keşfettiğim eşsiz mekan.