dokuz saatlik çileli yolculuğun ardından istasyondan indiğimizde etrafının dağlarla çevrili az ötede denizin olduğu alelade bir şehir sanıp ne yani bunun için miydi onca eziyet nidalarıyla yürüyüşümüzden hemen hemen 15 dakika sonra, old town ile karşılaşmamla, düşüncelerim altı üst oluverdi. hani böyle filmlerde görüp gitmek istediğiniz minnak şehirler vardır ya her yanı tarih kokan, kotor da öyle bir yer işte. elimden gelse katlayıp çantamın derinliklerine sıkıştırıp türkiye'ye götüresim var. o derece minnoş bir yer. velhasıl kelam, gelin görün.
herkesin çocukluğunda unutamadığı bir bilgisayar oyunu mutlaka vardır. 2004-2005 senelerinde daha türkçe okumayı/yazmayı yeni öğrenmiş iken türkçe yaması olmadığından ötürü kırtasiyeden aldığım ingilizce sözlük ile story tarzı bu oyunun teker teker kelimelerini çevirip anlamaya çalıştığım, kişisel gelişimimde muazzam fayda gördüğüm efsane bir yapıttır. star wars evreninin daha erken yaşlarda aşığı olan biri olarak knight of the old republic benim için çoooook özeldir ama keşke 2. oyunu hiç çıkarmasalardı.
eski yerleşimin kapısından girildiğinde tarihi çağların ayrı ayrı karşıladığı büyüleyici deniz kıyısı şehri. nehrin iki kıyısında yürüyüş yapanlar denizle karşılaşıyor.