chieh shi shuai yi bilmeyen, ya da tarihte kürşad isimli birisi olmadığı için hemen bu olayı yalanlamaya kalkan andavalların beyanıdır. bizim aslında kürşad diye hitap ettiğimiz kişi chieh shi shuai dir. atsız böyle bir adın türk halkı tarafından kolay kabul edilemeyeceğini bildiğinden kendisi kürşad diye bir ad uydurmuştur. iyi ki de uydurmuş yoksa andavalları tespit edemezdik.
not:bu arada eğer mod entrymi silmeye kalkarsa diye yazayım burada andaval ahmak anlamında kullanılmıştır.
ahmak ise aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan, zekâsı pek gelişmemiş, aptal, bön, budala (kimse) anlamındadır. teknik olarak söylediğim hakaret değildir bunların hak ettikleri sıfattır.
çin kaynaklarıyla sabit gerçek bir olayı gerçek sanmaktır. fakat 40 sayısı kesinlikle net değildir. Hemen anlatayım. Gerçek adı Kürşad değildir bu isim kendisine Atsız tarafından verilmiştir. Chie Shih Shuai, illig Kağan’ın baskıları sonucu 629 yılında Çin’e sığınır. Ağabeyi ile birlikte Çin’e gelir ve imparator Tai Tsung’un huzuruna çıkarak Çin ordusunda küçük bir görev alır. Sonrasında saray muhafız birliğinde sanggün (orta rütbede bir komutan) olur. Her ne kadar komutan olarak bir çok ayrıcalığa sahip olsa bile, Çin esaretinden kurtulmak ister (o dönemki siyasi durumları öğrenmek isteyenin elinin altında internet var)
Chie Shih Shuai bir plan yapar. Her gece muhafız birliğiyle gezintiye çıkan Çin Veliaht Prensi Li Chih’i bir baskınla ele geçirecek (Kimi kaynaklara göre prensin çıkışı için kapı açılınca içeri girip direk imparator ele geçirilecek), ve esiri-esirleri, kendi özgürlüklerine karşı pazarlık için kullanacaktı. Prense veya imparatora karşılık halkını serbest bıraktıracaktı. Bunu başarırlarsa Ötüken’e, kendi topraklarına dönecekler ve yeğeni Ho-lo-hu’yu Kağan ilan edeceklerdi.
Kendisi gibi Çin imparatorundan çeşitli makam ve rütbeler almış olan ve sadakatlerine güvenebileceği kırk Türk ile anlaşır. (Kaynaklarda kırk rakamının netliği yoktur. Tang Sülalesi Yıllıklarında kırkın üzerinde şeklinde geçer.) 13 Mayıs 639 günü Chie Shih Shuai ve yanındakiler gizlice sarayın bahçesine girerler. Ancak şanssız olacaklar ki, sağanak bir yağmur baş gösterir. Saraya ne giriş ne de çıkış olur. Kapılar açılmaz. Planlarının öğrenilmiş olabileceğinden kaygılanarak (Kimi kaynaklarda sabahın yaklaşması sebebiyle) Çin sarayına saldırmaya ve doğrudan imparatoru ele geçirmeye karar verirler. Chie Shih Shuai ve yanındaki yiğitler, sürüyle muhafız ile korunan Çin sarayına saldırırlar. Yüzlerce nöbetçiyi öldürerek korunaklı dört kapıyı açıp orta bölmeye gelirler. Okları bittiğinde kalkan ve kılıçlarıyla çarpışmaya devam ederler. Ancak hala imparator odasına ulaşılamaz. Bu sırada saray muhafız birliği generali Wu-Wai kalabalık birliğiyle yetişir. imparatora ulaşamayacaklarını ve bu kadar kalabalıkla başa çıkamayacaklarını görüp saray ahırına koşarlar. Atlara atlayarak dörtnala kuzeye kaçarlar. Wei Irmağını geçerek kendi topraklarına ulaşmayı amaçlamaktadırlar ancak önlerini sınır devriyeleri keser. Peşlerinden muhafız birlikleri de gelir ve arada kaldıkları için bu birliklerle çarpışırlar. Ho-lo-hu haricinde hepsi hayatını kaybeder. Chie Shih Shuai bu yürekli kalkışmada başarısız olur ancak, üzerine ölü toprağı serpilmiş Türk halkının uyanması için ilk meşaleyi yakmış olur. Torunlarından Kutlug, 681 yılında onun açtığı yoldan yürüyerek, Türk Budunu toplayıp Ötüken’de II.Göktürk (Kutluk) Devletini kurar.
edit: yazım hataları
Çin kaynaklarında Chie Shih Shuai diye geçen ve doğruluğu sabit olandır.
Tarihimizde daha çok örneği vardır:
Kuşçubaşı Eşref'in 40 kişiyle 20.000 kişiye karşı koyması
Yedi düvele karşı yapılan Milli Mücadele
Mübariz'in tek başına 135 Ermeni'yi öldürmesi
Alparslan'ın kendisinden 3 kat olan orduyu yenmesi.
Ünlü Alman general Erwin rommel’in Piyade saldırıyor, che’nin Gerilla savaşı ve ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün zabit ve kumandan kitabında harp taktik ve manevraları üzerine bazı mülahazalar yapılırken özetle;
Meskun mahal çatışmalarında düşman unsur ne kadar kalabalık olursa olsun muharebenin gidişatını her bir askerin harp imkan ve kabiliyeti ile moral motivasyonu belirler denmiştir. Çünkü şehir sokakları hangi çağda olursa olsun her daim pusu, ricat gibi hemen her türden savaş oyunlarına müsaittir.
Bizde o yalanı uyduracak tarih ve özgüven var. Bu millet yapar mı yapar. kimse de yadırgamaz. sizin tarihiniz kalleşlikklerle dolu o yalanı uydurmaya bile götünüz yemez. halklar kıçıyla güler.