Şimdi sayın arkadaşlar, virüsler hareket eden, atlayan, zıplayan, kovalayan canlılar değildir. Hatta virüsler canlı da değil bir ara formdur.
Bu nedenle apartmanınızda bir komşunuz temaslı ya da pozitif hasta ise ondan vampir görmüşçesine kaçmak yerine kapısını çalıp uzakta durarak ihtiyacı olup olmadığını sormalısınız. Çünkü bugün onaysa yarın da size gelecek. Bu hastalığı dünyada yaşayan herkes elbet bir gün geçirecek. Bilinçli olalım, örf ve adetlerimize göre davranalım. Yardımcı olalım.
Hollanda’da gün itibariyle ölü sayısı 10 kişi oldu. öLenler genelde 80 üstü ve kronik hastalığı olan yaşlılar.
Hasta sayısı 1000 civarı.
Pazartesinden itibaren okullar tatil. Evde çalışma imkanı olan evde çalışması tavsiye ediliyor.
Başbakan ara ara basın açıklaması yapıyor. Stok yapmayın herkese yetecek ürün var diye.
Buna rağmen millet delirmiş gibi alışveriş yapıyor.
Herkes Tedirgin, birbirine vebalı gibi bakıyor...sonu nereye gidiyor bilmiyorum ama, bu gidiş iyi değil...
Rabbim sonumuzu hayır etsin....
Yasaklar egitilemeyen insanlar yüzünden cıkıyor maalesef. Kurallara uyarak maskesini takmayan, kisisel mesafeye uymayan, dolmuş otobüs desen tıklım tıklım, kafeler restaurantlarda mesafe hijyen yok, garsonlar cogu yerde maskesiz. Hal böyle olunca zapt edilemeyen insanlar ve zapt edilemeyen bir virüs. Hastalığa yakalanan insan sayısı artınca hastanelerde doluluk oranı artınca yoğunbakımlarda yer bulamadığınızda cebinizde paranız olsa ne olmasa ne, sağlık sistemi cökerse memlekette, anneni babanı italyadaki gibi sedyeyle kapının önünde tedavi ettiklerinde, oksijen tüpü bile bulamaz hale gelince iş işten gececek. Yüzde 1in altında ölüm oranı diyerek yogunbakımlarda yada eve gönderilen hasta insanların neler yasadığını bilmeden ağrı sızı icinde ve iyilesince nasıl bir sekel bırakacağını bilmeden konusmak cok korkunc. O yüzde 1in icinde bir yakının da olacak zaten bu gidişle...
Insanın ölüm saati bellidir. Bunu ne bir saniye geri ne de ileri alamazsınız. Insan sevdikleri için korkuyor tabi. Tedbiri alıp takdiri allaha bırakmak gerek.
pandemi süresince 8 kez uçakla, 4 kez otobüsle ve sayısız kez toplu ulaşımla seyahat ettim ama virüs bulaşmadı. hatta otobüs yolculuklarımdan birinde muavin korona pozitif çıktığı halde ve ofiste iki arkadaşım hastalandığı halde.
bunu nasıl mı başardım? çok basit, her dışarı çıkışımda iki tane üst üste cerrahi maske ve siperlik taktım. bir an için bile yerinden oynatmadım. eve girmeden siperliğimin önüne kolonya sıktım, maskelerimi dış kapıdaki çöpe attım. aynı adımları iş yerimde odama girerken de uyguladım ve uyguluyorum. Hiçkimse için “ya nasıl olsa her gün beraberiz, bizden bu abi yaaaa....” tarzı düşünüp maskemi ve siperliğimi indirmedim.
tek yaptığım şey bu, yemin ederim. günde 5 dk mı almıyor.
edit: bulaşmıştır da semptomsuz atlatmışsındır diyecek arkadaşlar için de şunu belirteyim, 82 yaşındaki akciğer kanseri dedemle aynı evde yaşıyoruz ve bana bulaşmış olsaydı ne yazık ki dedem artık aramızda olmazdı.
minimal seviyede ciddiye alınması gerekecekken, sosyal/ana akım medya sağolsun,bütün dünyayı kapattıran virüs. herkes %99'dan fazla recovery rate olan bir virüse karşı korkularından altlarına etme seviyesine gelmiş durumda(beynini kullanan azınlık hariç).
11 eylül saldırılarından sonra bütün dünyada *terörist* ve *güvenlik* bahanesiyle alınan özgürlüğü kısıtlayıcı önlemlerin yeni versiyonudur bu koronavirüs.
şimdi *sağlığınız için* denilerek özgürlüğünüz kısıtlanacak. Lakin küresel çapta ticareti durdurma noktasına getirdikleri için, orta halli fakirleşip bok gibi maaşlara çalışmak zorunda bırakılacak, zenginler ise daha zengin olacak ki hali hazırda pandemi sürecinde zenginler servetlerini katladı bile.
siz hala olayın *virüs*le alakalı olduğunu zannedin, donunuzu alıyorlar farkında değilsiniz.