özellikle pendik-kadıköy hattındaki minibüs şoförleridir bunlar. yolun abuk subuk yerlerinde durarak, diğer afacan minübüs şoförü arkadaşlarıyla yarışarak, bazen arkadan hafif tampona değdirmek suretiyle beğendikleri kadın şoförlerin arabalarının peşine takılarak, bonus toplarcasına her 3 metrede bir zınk diye durup yolcu alarak trafiği sikip attıkları yetmezmiş gibi bir de "dzaaaaatt", "zöbbböööööööövv" gibi muhtelif sesli kornalarını öttüre öttüre giderler. "bişey desen olmaz, sussan gönül razı değil" şeklinde bir sinir harbinin içinde, şoföre gıcık olarak yolculuğunuzun sonlanmasını umarsınız. gerçi ben bir defasında bir şoför arkadaşı uyarmayı denedim. yaptığının insanlığa sığmadığı, çok ayıp ettiğini falan anlatmaya çalışıyordum ki, göğüs kıllarının arasından salgıladığı garip bir sıvıyı üzerime fışkırtmak suretiyle beni etkisiz hale getirmeye çalıştı. o günden beri pek elleşmemeye çalışıyorum kendilerine.
pendik-kadıköy, gebze-harem hatlarında görülen bu hastalık hiç bir iett veya özel halk otobüsü şoföründe görülmez. kornaya basacaklarına bu hastalıktan ölmeleri daha çok tercih edilir.