akşam 9 da erkenden yatıp, 3-4 saat uyku uyuduktan sonra sabahın köründe sessizce kalkıp yatağın kenarına oturup saatlerce düşünürken bulur muyum kendimi? bunca yıl nereye gitti, nerede yaşadıklarım sorgusu göz çizgilerimden dökülerek saati seyreder miyim? ve buruşmuş titreyen ellerimle dua ederken acaba bu o.çocuğu ölüm beni hangi karanlık zamanda yakalayacak diye düşünmeden edemeyeceğim günler bana da gelecek mi diye..tıpkı dedem gibi.
hayat kısa..
ömer hayyamın bir sözü vardır
`aldığın her nefesi fırsat bil
ot değilsin, yeniden bitmezsin.`
Kafam bozuk, sesim kısık, kulaklarım askıda, sigaram masamda tütüyor, gözüme gözüme geliyor dumanları...
Korkuyorum o kadar bunaldım o kadar bunaldım ki yanlış karar almaktan, çekip gitmekten, dengemi kaybetmekten korkuyorum...
Hayata yeniden bağlanamamaktan, umudumu sonsuza dek yitirmekten, yaşama sevincinin, umudun, gitmenin, kalmanın, ihanetin, sevginin, aşkın, dostluğun, arkadaşlığın tanımını yapmamaktan korkuyorum...
Özlemin ne demek olduğunu yeniden tadamamaktan, kendimi unutup delirmekten korkuyorum...
Gecelerimin ışığını, gündüzlerimin güneşini södürmekten korkuyorum...
Çok korkuyorum ölmeden ruhumu teslim etmekten... Sessiz kalmaktan, sevememekten, ruhsuzlaşmaktan duygusuzlaşmaktan
KORKUYORUM
Ağlayamamaktan...
hobbes'un 91 yıllık ömründe bu kelimeyi defalarca sarfettiği söylenir. kendisi korkuyla doğduğunu söyleyerek, barışı güvence alma peşindedir. korkmak, ona göre doğal bir durumdur.
Etli dudakların var
yiyecek beni,
korkuyorum
pitekantropum
dişim
hayvanım
birbirine yakın gözlerinden
uzun
ve yuvarlak
sıcak
karnından...
gözlerin orman akşamlarından kalmadır
anlaşılmaz sözlerin var.
gündüzleri bambaşka
geceleri büyücüsün,
korkuyorum...
ne cinden, ne senaristlerin uydurduğu yönetmenlerin hayal gücünü yansıtan filmlerden korkuyorum. hiç bir şeyden korkmuyorum bu şekilde. sadece aşık olmak insana korku veriyor. hayatım harika mı? hiç bir şeyden korkmuyorum sadece aşık olmaktır korkum. çünkü insanlara güvenmek gerçek problemim. bir insan sadece sevdikleri tarafından zarar görüryorsa, sevemiyor yahu. sev hadi sevemem ki. günün birinde hadi bir kazık atacak, at kazığını da rahatlayayım düşüncesiyle yaşanmaz ki diyorsun ama yaşanıyor. çünkü, o kazıklardır seni aslında aşkını öldüren şey. sevmiyorum hiç birinizi. siz seviyor musunuz beni? sevseniz ne için seversiniz? günün birinde güzel bir kazık atmak içindir sanırım.
korkmayın yahu sevin mi diyeyim? aşk ne ki? kısa süreli bir hormon dengesizliğinin sonucu. bundan yararlanmak mümkün mü? hem de nasıl. kazıklar yemekten mi korkuyorsun? dersen belki de bundan korktuğum için kazık yiyorum sürekli diyeceğim sana. nasıl düşünürsek o şekilde mi oluyor yani dünyada? düşüncelerimizle çevremize etki ediyoruz da ben sadece bunlar dudaklarımız arasından ses çıkararak ya da yazarak olduğunu sanıyordum. negatif enerji diye bir şey de çıktı bu aralar tabi.
tüm o eski edebiyat ürünleri yalan mıydı? nasıl aşklarmış onlar? ben söyliyim onların da sonu kahırlarla doluymuş fakat biz sadece onların aşık olduğu karakteri anlattığı için mükemmel ilişkiler zannediyoruz. yok arkadaşım. ne öyle romantik komedi tadında bir ilişki yok. ne de eski şiirlerde romanlarda olan ilişkiler. yok cidden yok. ben bir tane bulsam sıkı sıkıya sarılıp sana da burada böyle bir şey var yazacağım ama sonrası ne olacak? sen sanacaksın ki eski filmlerdeki gibi aşk var hala ama sen o ilişkinin nasıl bir kazıkla sonlandığını bilmeyeceksin. korkuyoruz ama hepimizin korktuğu şeyler o kadar da farklı ki.
korku aslında insanın bilmediği şeylere anlam verememesi sonucu oluşur. cin nedir? bilen biri var mı? yok. o zaman bundan korkarız. bildiğin şeyden aslında korkmamak gerekir. çünkü, biliyor isen tedbirini alırsın korkmazsın. korkmak dışında elinden gelen bir şeyler vardır onun için çabalarsın. peki ben neden her seferinde korkuyorum? sanırım kazık yemekten bir ders çıkaramamış insan duruyor karşında şu an. ders çıkaran insan nasıl kazık yemeyeceğini de anlamış olurdu. cahil olduğumun farkında olduğum ama elimden bir şey gelemeyen tek konu bu sanırım o yüzden korkuyorum.
radyo da tesadüfen dinlediğim toygar ışıklı şarkısı. bu şarkıyı vatani görevini yapmakta olan aşkıma armağan etmek istiyorum sözlük. *
sözleri;
Uyku nedir bilmeyen ben,
Bu aralar dertten midir kendimi yataklara atıyorum.
Ağzımın tadı pek bir bozuk, herkes havalardandır diyor.
Ben esas sebebi çok iyi biliyorum.
Korkuyorum cesaretim kayıp.
Dünya mı zor bünyem mi zayıf?
Derdime suları katıp katıp
içiyorum...
Üzülüyorum kayıplarımı sayıp.
içinden aşkları ayıklayıp
Geriye hiçbir şey kalmadığını
Görüyorum...
Sanki hayata bir buzlu camdan bakıyoruz.
Metreyi kaybetmişiz dolaylara çok sapmışız.
Sarf edilen güçle orantılı büyüyor içteki aşk.
Biz çabalamamış sadece güç birliği yapmışız.
Korkuyorum, korkuyorum...
Korkuyorum cesaretim kayıp.
Dünya mı zor bünyem mi zayıf?
Derdime suları katıp katıp
içiyorum...
Üzülüyorum kayıplarımı sayıp.
içinden aşkları ayıklayıp
Geriye hiçbir şey kalmadığını
Görüyorum...
Bu kandil gecesinde 2-3 provakatif serefsizin bir camiyi taslayip cami cemaatini kalabalikla karsi karsiya getirmesinden cok korkuyorum. Muhakkak cami icini kiskirtan porovakatorler de olacaktir. Uyanik olmali, akli selim ile hareket etmeliyiz.