ilk defa; kırkağaç 6. komando eğitim alayındaki acemiliğimi yaparken, çavuşu olduğum tim deki henüz sakalları bile daha çıkmamış olan 20 yaşına yeni girmiş bir askerin ağlayarak söylediğini duyduğum bir yaşar kurt şarkısı. *
korkuyorum anne ülkemin parça parça olmasından , korkuyorum anne soldan, sağdan korkuyorum annne beni hangisi yapıcaklar bilmiyorum.
türban takmaya korkuyorum anne gerici olurum diye
türbanı çıkartmaya korkuyorum anne isyankar olurum diye
rockda dinliyemiyorum ne derler acaba diye
okula gittim ordada korktum annee
korkuyorum anne benim gibi düşünün insanların sesini duyamam diye
korkuyorum anne bu devlet şimdi böyleyse ilerde ne olucak diye düşünmekten...
2005 yılında antalya altın portakal'da en iyi senaryo ödülü alan film. aynı zamanda yaşar kurt'un korkuyorum şarkısında gecen sözler.
korkuyorum anne al beni içine
büyüdü pabuçlar yollar büyüdü
orduya istiyorlar savaş çıkar diyorlar
silah veriyorlar annee bana öldür diyorlar
yak yak diyorlar anne
kal kal diyorlar
beynimi yiyorlar anne beynimi yiyorlar...
gül kokan teninde sabahlayamayacağım diye,
bana sarılırken gözünden damlayan mutluluk gözyaşların saçlarıma damlayamayacak diye,
seninle ağalayamayacağım diye.
hastalanıp naz yapacak birilerini yerine koyamam asla diye,
o şimşek şiddetinin ışığıyla aydınlanan odamda ve odam korkularımla dolduğunda yanına koşamayacağım ve tam sana gelirken koridorun yarısında benim yanıma gelişindeki sevinclerle yoğrulamayacağım diye.
kalbin kalbime karşı, ellerin hep omuzlarımdayken bu eşsiz, bu dünyalara, hayata bedel sıcaklığını duyamayacağım diye.
babam senin yerini alamayacak ve babamın boşluğu seni benden alacak diye. *
teninde doğduğum, orada ölmek istediğimsin.
sen benim tek varoluş nedenimsin.
içinde yer yer jean pierre jeunet esintileri mi desem etkileri mi desem hissttiğim şirin film.
--spoiler--
en çok etkilendiğim sahnesi son sahnesi olmuştur ki filmi iki şekilde hatırlamak mümkündür nezlimde. bir yanım o kayadan el ele tutuşup indiklerini ve mutlu bir hayat sürdüklerini düşünürken diğer bir yanım da el ele kayadan atladıklarını ve mütiş bir kara filme imza atıklarını düşünmektedir. *
--spoiler--
sözlük yazarlarının filmin senaryosu hakkında olumlu şeyler yazdıklarını okuduktan sonra "acaba ben başka bir filmi mi izledim" sorusunu kendime sormama neden olan, filmi izlerken gülmediğim tıpkı dondurmam gaymak gibi senaryo yoksunu, gereğinden fazla uzatılmış film.
beş vakit gibi eğlenceli ve sıradışı bir filme imza atmış italya' da yaşayan usta yönetmenimiz reha erdem' i ilk filmi kaç para kaç' tan sonra asıl şöhretine ve geç kalmış ödüllere kavuşturan uçuk kaçık film.
gitarı eline alan her 100 kişiden 113 ünün ilk çaldığı şarkıdır. akorları em-d-c-d (mi minör-re majör-do majör-re majör) şeklinde gittiğinden basması oldukça kolaydır. mal mal tipler parklarda kızlara bu şarkıyı çalarak karizma yaptığından ve godigomoz kız milleti de bundan etkilendiğinden dolayı tiksinti uyandırmıştır, amiyane tabirle boku çıkmıştır. diğerleri için
(bkz: iki yol)
(bkz: fırt emin)
artı bilimum haluk levent şarkıları..
korkuyorum anne;
sahte yüzlere gülümseyerek şu adını koyamadığım tanımı dünya olan yaşanmışlıkları bitirip evin yolunu tutarken, biri bensizliğimi anlayacak, sıcak rüzgar yüzümü yalnızlığımla yakacak diye..
kapıya anahtarı soktuğumda soğuk bir el beni karşılayacak ancak, kahpe tokatını yüzüme indirecek diye ..
içimdeki açlığı dolapta kalmış birkaç aperatifle geçiştirmek için elimi uzattığımda birden midem bulanacak, yüzümden soğuk terler dökülecek diye ..
bir an önce bedenimden dünyanın kirini atmak için duşa ulaştığımda başımdan aşşağı akan suya gözyaşlarım karışacak diye ..
saatin gece yarısını gösterdiğini farkedip yatağıma uzandığımda, yatağımdaki binlerce çivi bedenimi dağlayacak diye ..
-köpekler içimizde kemik olduğu için mi ısırır bizi neriman teyze
+hayır köpekler içimizde kalp olmadığı için ısırır bizi..
sonunu daha karmaşalı beklerdim. bütün olaylar bir süre sonra tıkanacak, birbirine bağlanacak ve aynı anda çözülecek gibi bir his vardı bende. ama olmadı. orta gürültüde bir doğum, sesiz bir sünnet, basit bir yüzük itirafı, askerde unutulan adam, hafızası yerine gelen ali. bu kadar olay bir şekilde birbirine bağlanmış. ama olmadı.. müzik çok yoğun kullanılmış. seyredilesi.
reha erdem in bundan sonra da bol ödüllü filmi beş vakit var.
yaşar kurt' un aynı adlı şarkısında geçendir ki, tüyleri diken diken etmekle kalmaz, toplumun prangalarından kurtulamamanın yarattığı bitkinliği ve üzüntüyü tüm çıplaklığıyla dile getirir. çaresizlik nidaları içerisinde eylem adamı kimliğini koruyup kalıplaşmışın tatsızlığına isyan etmeyi anlatandır.
her ne kadar dvd'sinin kapağında 'nefes nefese bir komedi' yazsa da sadece bir komedi filmi değil kesinlikle (ama neden nefes nefese yazıldığını filmi seyredince anlıyorsunuz) oyuncular ve müzik gerçekten çok iyi. senaryo ise son dönem tanık olduklarımın en iyilerinden biri. şenay gürler ve köksal engür dışındaki oyuncular da öyle aman aman popüler isimler değil (ama hepsi çok iyi o ayrı)
son dönem türk sinemasının yüzakı filmlerinden biri. reha erdem'i ve tüm kadroyu alkışlıyor ve filmi her sinema severe tavsiye ediyorum.