geçmişin geri gelmemesi.
geçmişin sonsuza kadar bir daha asla yaşanmayacak olması. (kötü durumların tekrarlanmaması açısından çok kısıtlı olumlu yanları da vardır)
zamanın sürekli ileri akması.
şimdinin de geçmiş olacak olması.
zamanın biraz daha akması ve insanın kendisi de dahil, hayatıyla ilgili her şeyin tamamen yok olması.
zamanın daha da akması, dünyanın içindekilerle, sekstilyonlarca canlılar ve onların yaşanmışlıklarıyla beraber hiçbir iz bırakmadan yok olması.
varsa ve yolu buralara düşerse, farklı yaşam formlarının bakmaya bile tenezzül etmeyeceği güneşten ufak bir kalıntı sadece. hayat hiç var olmamış gibi...
bu korkunçluğun farkındalığını kelimeler açıklamaya yetmiyor. sığ düşünen birçok kişiye boş gelebilir.
kişinin çevresini gözlemleyip bunu içinde hissetmesi lazım. gerçekten hissederse dehşete düşmekten kaçamaz. warning! aydınlandıktan sonra slow parçalar insana daha ağır gelecektir.
ölümün bir son olmadığını ve korkunç gerçeklerin çözümü olduğunu iddia eden düalist inançlar bundan hariç tutulmuştur.
yıllar itibariyle kar ve buz yığını altında görünmez bir hale gelmiş olmalılar. hal böyle iken nasıl oluyor da hala diğer yürüyüşçüler için işaret görevini yapıyorlar?
hayatin kucukken bize tozpembe gosterildigi, surekli yarinlar icin calismamiz gerektigi ancak tum bunlara ragmen hayatin bos oldugu ve bir gun olecegimiz gercegi.
1- Kulak Çınlaması: Sizin hakkınızda biri
konuşursa dedikoducu cinler bunu
hemen size fısıldar ama siz çınlama
olarak anlarsınız. 2- Arkada Biri Var Hissi: Cinler evin içinde
dolaşırlar.Beyin bunu görür tetikleme
yapar, bizde korkarız. 3- Rüyada Bir Yerden Düşmek: Yakaza
cinleri insanları 3 cm havaya
kaldırırlar.Ya fazla duygusaldır yada
fazla üzgündür.Ama eger rüyada bir
yerden düşüyorsanız yanlış bir sey
yaptınız demektir. 4- Karanlıkta Gelen Sesler: Cinler ışıklar
kapanınca odanın ortasına otururlar,
sohbet ederler.Bu bize tak tak sesler
gibi gelir.Cinler birbirlerine vurarak
konuşurlar. 5- Gece Karanlıkta Elbiseleri Varlıga
Benzetme: Cinlerin gece saklandıgì iki
şey vardır; biri elbiseler diğeri oyuncak
bebeklerdir.Eğer gece herhangi bir
elbiseyi biseye benzetiyorum diyorsanız
geçmiş olsun.
--spoiler--
Atatürk hayatta iken 1936 yılında
Hindistanlı zengin bir kisi kendisini
ziyarete geldi ve üzerinde saat simgesi
bulunan halı hediye etti.Halının
üzerindeki simgelere dikkatli
bakıldìğında saat 09:07 gosteriyordu ve saatin etrafında 10 adet Kasım çiçegi
bulunuyordu.09:07 ise Atatürk'ün kesin
ölüm saatidir.Bilinenlere gore
Hindistanlı o adam , illuminatiye
zamaninda en cok hizmet eden
insanlardan bir tanesi.
--spoiler--
bunca yıldır bunca olup bitene rağmen, yaptıklarının bir bir millete girmesine rağmen tartışmalı 3. seçimide kazanarak başımızdan istemesekte eksik olmayacak biri haline gelmesi. hala insanların ona inanması durumudur aslında içimi kemiren. hem hacılayan hem pazarlayan hemde yalayan bir kişiliğe sahip bu adamı kendi hakanını ipe götürebilen bir devlet nasıl hala başında kabul ediyor çok şaşırtıcı doğrusu. eline hiçbirşey geçmemesini çok çabuk kabullenen bir yapısı var galiba halkın.
avrupaya verdiğimiz tavizlere, ortadoğuda amerikanın elçisi sayılmamıza neden olmasına, başımıza geçirilen çuvalda müzik notasından bahsetmesine, terörist başına sayın şehide kelle demesine, çifçiye ananıda al git diyerek dil uzatmasına rağmen hala inanılabiliyor bu adama. şaşkınlık verici doğrusu. pusulaya mührü basanlar ne düşünüyorlar çok merak ediyorum açıkçası.
ve bu adam at koşturuyor ülkede hala. işte bu korkunç bir gerçek...
ne kadar mutlu olmak icin sebebim olsa da mutlu olamıyorum. ama an geliyor metro beklerken gülümsüyorum. 2 tane metronun gecmesini bekliyorum. korkutucu olan tek şey derslerime her zaman geç kalıyorum.
p.s: devam zorunlulugum yok
hayatını sekse adayan asalakların varlığını bilmek. dünyanın adaletsizliğini, gereksizliğini kavramak. ölüm gerçeğiyle yüzleşmek (bir süre sonra korkunç bir gerçek olmaktan çıkıyor hatta bu adi dünyadan kurtulacağını bilmek insanı rahatlatıyor).