küçük bir çocukken babanın sessizliğiydi korku, annenin ise çakmak çakmak gözleri ile terliği eline alıp kullanmadaki gösterdiği üstün başarı.
biraz büyüdükçe derinlikte büyüdü. mekanizmanın hızlı çalışması o yaşın getirilerini yerine getirmenin çabasıyla birleşince korkuda büyüdü.
aslında çokta gizli işler çevirmedim ben. bu da annemin çakallığından kaynaklı tabii. öyle bir yetiştirmiş ki hatun beni. daha avlu kapısının açıldığı anda başlardım anlatmaya. ''öğretmen şunu dedi, bunu dedi. zeynep oyuna sokmadı beni. bestamiye kestane dedim diye beni öğretmene şikayet etti'' falan. e konuşma aralarındaki teklemeler annemin gözünden kaçmazdı tabi. noldu? neden sustun? başlardım anlatmıcam dediğim olayı tekerleğin icadından anlatmaya. yaş ilerledikçe. sırlar arttı.
annemle paylaştıklarım gitgide azalmaya başladı.
lise-üniversite ve iş hayatı.
kendi ayakları üzerinde durabilecek düzeyde olabilmecek miyim korkusu sanırım ilk 2007 aralık ayında saplandı beynime.
24 saatlik uzakta tek başına olmak. anlatılanlar farklıydı. dil sorunu dediler, ulaşım sorunu dediler, güvenlik sorunu dediler. korkmamalıydım. hissettirmemeliydim. annemin ve babamın titreyen çenesine karşın dik durmalıydım. önyargılı değildim. en kötüye alıştırmıştım kendimi.
işte o zamanlar korku,bunu karşıdakine hissettirmekti.
en kötünün boyutunu yaşamadan bilemezmiş insan. geçiş bölgesi ?!, aynı sınıf içinde sadece benimle değil birbiri ile bile anlaşamayan öğrencilerin olması?!, bir saatlik mesafenin üç saatte alınması?!
annemle artık burdan birşey paylaşmıyorum. anlıyor tabi. o paylaşıyor benimle. sezin teyzenin bugün günde neler dediğini. yalancı muhabbetler belkide. ama o anı kurtarmak ve sesimi sağlıklı bir şekilde duyabilmek onlar için kafi.
ilk geldiğim sene bir arkadaşına söylerken duyduğum cümle beni onu üzme korkusuna gebe bıraktı.
-her gece yatağa girdiğim an ya onu sabah duyamazsam korkusuyla çoğu gece uyuyamadım-
şimdi korku, nefes alan canlı ile özdeş benim için. kimin neden ve ne şekilde neyi savunduğunu anlamıyorum. anlam vermeden sıçtıkları ülkemi harcatmaya niyetim yok.
hiçbir ayrım gözetmeden verdiğim eğitimin puf diye kaybolduğunu biliyorum.
adım adım yok olan değerlerimin hala inşaatını yapıyorum.