insanların yasalara olan gereksinimlerinin tarih öncesinden başlayarak ortaya çıkmasına sebebiyet veren, insanın nefsine hakim olamayarak yaptığı ya da kafasında kurguladığı kötü davranışların bir sonucudur aslında. insan ne zamanki aklından yapacaklarından korkmuştur işte o zaman kendisini ve kendisi gibi düşünebilecek olan toplumu frenlemek için yasalar, kanunlar yazmaya bunları yapmak içinde zorbalığı kullanmaya başlamıştır.
ahlaki açıdan iyi yetişmemiş, dinin frenleyemediği ya da aşırı derecede frenlediği toplumlarda daha bariz belirgin olan bu tutumlar insanların önce kendilerinden daha sonra da içinde bulundukları toplumdan korkmalarına sebebiyet vermiştir.
teknolojik gelişmeleri ele alalım mesela;
dünyada en çok para yatırılan araştırma sahası ülkeler bazından savunma sanayi olurken, kurumlar bazında denetim mekanizmalarıdır. bugün abd nin savunma sanayisine harcadığı para afrika'daki açlığı bitirecek kadar büyük meblalar oluşturuyorsa bunda abd'nin insanlardan ve insanların akıllarından ne kadar korktuğunun göstergesidir.
dünyada en çok beyin göçü yaşanan ülke olan abd'nin bunu yapmasının sebeplerinden en büyüğü kendisine karşı kullanılabilecek olan her türlü beyni tanıma ve bunlara önlem almadan başka bir şekilde açıklanamaz sanırım.
aslında burada kafalarda soru işaretleri bırakması gereken şeylerden biri bu korkunun üretilmesini sebebi olmalı. neden terörist eylemler özellikle abd ya da israil gibi savunma sanayisine yatırım yapan ülkelerde yaygındır?
bunların altında yatan sebeplerin başında o ülkelerin yayılmacı ve hakim olma hükmetme arzuları bulunmaktadır.
ülkeler ve başında bulunan, o ülkeyi idare eden insanların daha doğrusu insanların açgözlülüklerinden başka bir şey değildir. insan ne zamanki kıta kanaat etmeyi bilecek o zaman insanlar arasındaki güven ilişkisi de artacaktır. yani insan açgözlü olmamalı her şey benim olmalı gibi düşüncelerden arınmalıdır.
bu arınmışlık da paylaşımı arttıracak ve insanlar arasındaki özellikle maddi imkan olanaklarının farkı kuzey kutbu ile çöllerin sıcakları kadar sert ve zıt olmayacaktır.
dipnot: korkuyu üreten insan beynidir, ama insan aslında kendinden korkar.
korku sistemi;daha doğrusu korkulan sistemi dünyaya açlık ve felaketlar salarak halkları korkutma,açlıkla tehdit etme,kafalara bomba yağdırma...gibi
tehdit unsuru olan bütün varlıkları bezdirme hatta yok etme biçimidir...
asıl bu noktada önemli olan bu ülkelerin iç mekanizmalarını kendi istedikleri insalarla doldurma biçimidir;bir örnek vermek gerekirse abd emperyalizmi türkiyide 70'li yıllarda yükselen solu tehdit olarak görmüş ve kaliamlarla önlem alma biçimine gitmiştir...
biri için: (bkz: maraş katliamı)
nitekim sürecin sonunda 12 eylül darbesiyle istediğini almıştır.
aynı şekilde afrika halkları içinde söz konusudur ordada senelerdir bitmek tükenmek bilmeyen mezhep savaşları vardır ne gariptir ki yine abd her zaman bu savaşta bir taraftır.
bizim toplum olarak ürettiğimiz korkular bize yönelik biçilen rolden ötesi değildir.
bu senaryo daha ne kadar sürer bunu süreç belirler...
büyük abi'nin korkuları nasıl şekilenirse toplumun korkuları da "o" yönde değişir.
kendini savunucak gücü olmayan toplumlar korku üretmeye mahkümdur.
