Korkuyorum.
Korkuları olan bir insan değildim.
Bir enkazın altında kalmış gibi sanki biri beni bulamayacak gibi.
Yutkunamıyorum,
Boğazım acıyor hoş değil.*
Tavukları aramak bahaneydi aşağı bahçedeki köpeklerin çokluğu ilgimi çekiyordu bir de gelene gidene havlamaları. Korkak köpekler havlarmış algısına inat bir şekilde. Kendimi onların bulunduğu bahçenin surlarında buldum başımı kaldırıp baktım onlara acayip korkardım köpeklerden o zaman korkakmışım yine neyse bunlardan siyah olanı bana doğru havladı ben duvarın sağlamlığına güvenerek biraz korku biraz heyecanla başımı kaldırıp iyice bakarken beyaz olanı da havladı diğeri de diğeri de sonra hepsi havlayıp üzerime doğru koştular ben önce bir komşunun bahçesine attım kendimi sonra arkamı dönüp baktığımda bana çok yakın olan ağızlarındaki salyalarla havlayıp bana koşan bir köpek sürüsü var gücümle kaçtım diğer komşu diğer komşu derken evden iyice uzaklaşmış ve mesafe hepten kapanmıştı Bülent amcanın bahçesinde de atlatamazsam bunları sittin sene atlatamam derken o bahçede fiyasko çıktı ve son dönemece girdim ama öyle bir korku öyle bir hızla girmişim ki metrelerce savrulup düşmüşüm artık kaçacak bir yerim kalmamıştı köpekler etrafımı sarmış üzerime üzerime havlıyorlar kaçacak hiçbir yerim kalmadı o gün korkunun korkmanın korkaklığın tanrıya evrilmiş halini yaşadım. Köpeklerle daha doğrusuyla korkuyla vedalaşmamız çok garipti kana bulanmış bir pantolon şu anda bile diz kapağımda bulunan iki korku simgesi ve cesur bir atılım. Korkmak fiziksel izler bırakırmış ama sadece fiziksel arta kalanını insan içinde yaşar.
Artık Rabbimden başkasına duymadığım duygu. Korkmuyorum. Pişmanım ama korkum yok. Olacaklara razıyım, başıma ne gelecekse kabulümdür, hak ettim. Hak etmeme rağmen nankörlük de ettim.. Ne olacaksa yeridir, Ama korkuya yer yok!
belirsizliğin yol açtığı duygudur. insanlar belirsizlikten korkar. karşına ne çıkacağını bilmediğin için korkarsın karanlıktan. bir diğeri için (bkz: gelecek korkusu). çaresizlikten korkarız, ne yapacağımızı bilememekten, gözü kapalı yürümekten korkarız. karşımızdaki ne düşünüyor bilemeyiz sonra güvenmekten korkarız. bilmemek belirsizliktir, belirsizlik korkudur. tecrübe ise bilmektir. ne kadar tecrübe o kadar az korku.
yahu şişe bir dursaydın yerinde.
şurada iki giri okuyorduk yani ne diye zıplatıp ödümü patlattın!
sen ne ara , nasıl o pencerenin önünde o şekilde kendini atıp beni yerimden zıplatıyorsun üstelik?
he sağol çayımı da masaya döktüm sayende. ne oluyor ulenn diyerek. tüm kurumu inlettin bir de.
almıyorum seni yerden öyle kal orada.
senin asli görevin o pencerenin kapanmasını engellemek beni korkutmak değil hem de sabahın köründe hiç değil.
orantisiz zeka adlı kardeşimin içinde bulunduğu durum. zira özelden hep aynı mesajı atıyor insanlara. bir derdin varsa açık açık yaz. anlayalım. kimsin sen ? çok zeki isen burada işin ne burada hep gerizekalılar var. * bence sen burdan git çünkü biz alçak bir seviyedeyiz. yok kalıcam diyorsan sen de o zaman gerizekalılar kervanına katılmış olursun ki bence katılmış vaziyettesin.
gitmekten korkmak en kötüsü bazen arkana bile bakmadan hiç ses etmeden kaçmak istersin her şeyden herkesten ama mümkün degil olmuyor işte yapamıyorsun korkuyorsun öle çok korkuyor ki insan bazen sanki herşey kocamanmış gibi bazen her şey öle çirkin öle renksiz ki nere baksam gri nere kimle konuşsam duyamıyorum herşey sessiz çığlık gibi ben bazen çok korkuyorum.
final haftasi derinden hissedilen duygu. sanki canavar saldirina ugrayacagim gibi hissediyorum, o kagittan cikip beni yiyecek bir canavar! kahrol maliyet muhasebesi!
korkmak kavramı, bizim çizgimizde, rabbimizin verdiği bir görevi yerine getirememekten korkarız biz. korkumuz ancak o'dur.yoksa çok ateş çemberinden geçipte geldik buralara biz. biz öyle lolipop,topitop bir hayat sürecinden geçmedik. trajedik, içinden bir takım küçük minik hikayeler çıkacak bir hayat yaşamadık biz. topyekün bir milletin geleceğe ait yürüyüşünü anlatan ve bazen de millete diyen ki; ey benim güzel milletim, bu yol çıkmaz sokak! bir durun kendinize gelin demenin mücadelesini verdik. o nokta da gelebilecek bütün tehlikeleri de kendimize bal, şerbet ettik. ama, hayatta korku da vardır. bir şairin dediği gibi korkmayan insan insan değildir. insan korkacaktır. güzel olan o'dur ki; korkuyla beraber kişi kahramanlığa yürüsün gitsin. insan korkuyu nasıl öldüerbilir? insan çok büyük bir hedef koyar, bir gaye koyar önüne öyle korkuyu öldürebilir.
yoksa korkuymuş, valla ben bir 70-80 kuşağıyım. benim hayatımın içerisinden ağabeylerimin hikayeleri, efsaneleri çıktı. o efsanelerin içerisinden bana da küçük bir şey düşer yani.