ilk Günah sonrası ademin ilk yaptığı şey korkup saklanmaktır mesela.
Musa dahil bir çok peygamberin karsısına çıktığında der mesela.
isa çok kullanır. Korkmayın diye.
Sevgide korku yoktur!
Bu yüzden kitapta sizin ananızı sikicem sonsuza dek yakıcam diye cehennem tasvirleri de yoktur çünku bir cehennem de. Yok edecek sadece.
Asıl korkulacak bu dünyadaki matrixin içinde hapsolmak.
Hatırlamamız gereken fiil. Korkmayacağız. Cesaretimizi göstereceğiz. Çünkü esas korkan onlar. Korkularından karanlıkta ıslık çalıyorlar. Bunu hala tam idrak edebildiğimizi zannetmiyorum. Korkmamamız için birine ihtiyacımız yok. Cesaret bizim genlerimizde var. Korkmayacağız. Hiç bir şeyden korkmayacağız.
sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak... pes etmeyeceğiz. atatürkü unutturamayacaksınız. cumhuriyeti silemeyeceksiniz. hileyle kazanamayacaksınız. hiç bir zaman iyi anılmayacaksınız. onun bunun çocukları.
Sansar salvo, xir gökdeniz, heja ve Şebnem keskin'in yer aldığı fena olmayan parçanın adı. Klip şarkıyla oldukça uyumlu.
"Sansar Salvo:
Korku endişe güvensizlik hep bir şey,
Sorgu anlam arayışı uykusuz gece…
Özgüven eksikliği nefretinse dört köşe
Ve hep kötü hatıralar beynimin içinde.
Öğütler, vaatler, zor geçen bu saatler
Kağıtlar, kalemler, akan ritimler…
Depresif yapım bedenimi bir mezarda paketler,
Kendime borç veririm yarınımı sürükler.
Sanrılar ve iblis, peşimdeler bilakis
Özgürlüğün verdiği karanlık kirli his…
Varoluşun sorunlu yapısı, cennet kapısı…
Sorun bendeyse eğer, varoluşun hatası.
isyan, savaşmak, yenilmek ve kabullenmek…
Yeniden denemek yenileceğini bilerek…
Kazanmak, sevinmek, yönetmek ve delirmek…
Hayatın ellerinden alınacağını bilerek…
Nakarat (Şebnem Keskin):
Korkma acı büyütür insanı,
Son kez olsun salla zarları…
Güçlü ol yorulmadan, sadece yürü…
Arkana bakma…
Xir Gökdeniz:
Duymak istemiyorum bu konuşmayı,
Hiç bir karara varamadım ben erteliyorum duruşmayı…
Kalbim çok seviyor kıvılcımda tutuşmayı,
Bilmem kaç yüz derece ateşlerle buluşmayı…
Ben seçtim doğru bu vuruşmayı
Bozana kadar o tuşları yazacağım,
Özgürlüğümü görene kadar o tüneli kazacağım,
Uçurmayım ben hep gökyüzünde kalacağım…
Büyümek istemiyordum ama oldu,
Ne yapalım güneş gene pencereye doğdu…
Bir cebimde cesaret var diğerinde korku,
Her şey başa sarıyordu döndürünce torku…
Eskisinden daha yoktu.
Bir daha da gelmeyecek gibi bilinci,
idare etmek gerek ifade eder rengi…
ibaretlerde dengi, idam et kederi, keyfi Giz Müzik!
Nakarat (Şebnem Keskin):
Korkma acı büyütür insanı,
Son kez olsun salla zarları…
Güçlü ol yorulmadan, sadece yürü…
Arkana bakma…
Heja:
Sözler uçar gider diye kağıda yazdım, almıyor aklım.
Son veriyor yarın ya da bundan da yakın var…
Ölüm kapımın önünde bekler aynı ecel gibi,
Deccal misali suali yok inan ki…
Yazdıklarım okyanusumda can simidi…
Rahatsız olanlar çoktan sustu
isterim ki yüzüme karşı gelsin kussun, baksın,
Yoksun olanlardan medet umsun.
insanın kalmasını istiyorsan çare para,
Huzurun para saygın para,
Aklına gelebilicek her ne varsa bak onlarda para…
Şeytanların arasından yazıyorum sana,
Gamzelerim sakallarımdan görünmez,
Çocukluğum öldü bunuda kimseler bilmez…
Bir tabutun içindeyim bu toprak bana yetmez.
Bir tabutun içindeyim….
Nakarat (Şebnem Keskin):
Korkma acı büyütür insanı,
Son kez olsun salla zarları…
Güçlü ol yorulmadan, sadece yürü…
Arkana bakma…" https://youtu.be/Z__s2DBf4Uc
Mor Ve Ötesi'nin en güzel parçalarından. Hüzünlendirse de feci gaza getiren bir yanı da var.
Özellikle "korkma, korkma, korkma" kısmı bağırılarak söylenesi. Masumiyetin ziyan olmaz albümünden.
Sözleri;
çok bilirdin,
az susardın,
yanılmazdın,
en iyi sendin,
hem yenerdin,
kazanırdın sonunda.
zamansızdın,
yalansızdın,
hatasızdın,
en iyi sendin,
yenilmezdin.
bir fani insansın
kalbin, ruhun, aklın,
vicdanın bir yanda,
gölgen uyur.
ne mahir dünya bu,
üstüne bırakır kiri,
ne mahir dünya bu,
korkma, korkma, korkma...
'' zır deli olsam da zararım kendime,
bak bu dünya cennet kimine göre.
bana aşkından öte köy yok, gitmem bi yere'' diye devam eden şarkıyı hatırlatan kelimedir.
(bkz: gülşen)
--spoiler--
Seneler Geçsin,Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek .
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı,Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa,Kötüde olsa,Yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan,Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip,Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni,Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı HERŞEYDE ..
--spoiler--
Alev Alatlı'nın Schrödinger'in Kedisi romanınında ele aldığı, ve istiklal marşımızın başlangıç sözüdür. Kitapta da bu doğrultuda ele alınmıştır. Schrödinger'in Kedisi ağır ve müthiş bir romandır.
dağlar koni bulutlar küre, yıldırımlar şakuli (düşey) değil! Doğrusal denklemler, sahici dünyanın mecazıdır, gerçek doğrusal denklemlerden ibaret değil!.
yerel küreselden farklı olabilir. bileşik kültürlerde insicam(ritm) çalkantıyla el ele yürür. kaos, oluşanın bilimidir geçmişin değil .mekandan münezzehtir, tutarlıdır, hesaba gelir.
kaos'tan korkma.
bu şehirde akide şekerinin yapıldığı gümleri hatırlar mısın? Ya da annenin talaş böreğini? iki ucundan çekilip sündürülen , ortadan katlanılan ve tekrar sündürülen şekeri? yaprak yaprak ayrılan hamuru? pişmaniyeyi ? maddenin her çekilişi, her katlanışı onu oluşturan yan yana tanecikleri savurur ama bütün dingindir. savruluş aslında bir serüvendir.
büyük meseleleri, büyük programların halledebileceğinin düşünüldüğü günler geride kaldı. Küçücük müdahalelerin, kendileri gibi küçücük sonuçlar doğuracağı düşünüldüğü için küçümsendikleri günler de öyle. zaman ve mekanın mutlaklığı newton'sal bir illüzyondan ibaretti görecelik yıktı. kuantum teorisi ölçümleme sonuçlarının kesinliğine ilişkin rüyalardan uyandırdı. laplace'cıların geleceğin öngörülebileceğine dair fantezilerini de kaos bilimi yok edecek.
dinamik sistemler hayal bile edemeyeceğimiz karmaşık kurallara göre çalışır. bugün, istanbul'da kanat çırpan bir kelebek bir ay sonra pir'in dergahında kasırgalara neden olacaktır.
Korku , zihnimizin bize yaptığı oyunların sonucunda artan adrenaline bağlı gelişen tabi bir olaydır. Korku bizi bazen zayıf göstersede o korkular bizim aslında en insancıl yönümüzdür.