turgut özakman'ın, dramatik bir aşk hikayesini anlattığı romanıdır. çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde, ailenin dul kalmış rum gelini tia eleni'ye karşı ütopik bir aşk besleyen evin küçük oğlunu anlatır. hem öyle bir anlatır ki gerçek sevgiyi hissedebilirsiniz bu anlatımda. (bkz: canimu)
"periler padişahının kızı züheyla gibi çırılçıplak, saçlarını beline akıtmış, ayakta duruyordu. su tanecikleri inci dizisi gibi teninden aşağı süzülüyordu, su almak için eğilip doğruldukça, ıslak kalçaları baklız'ınkiler gibi kabarıp sönüyordu. birden yan dönünce soluğum kesildi. sevdiğim her şey onda toplanmıştı" şeklindeki arka kapak yazısıyla muhteviyatını özetlemiş, aşk, tutku ve saflığın turgut özakman'ın edebi kabiliyetiyle harmanlandığı, "keşke herkesin bir tiya elenisi olsa" dedirten muhteşem bir roman.
kitabın sonunda bir de rumca sözlükçük mevcut olup kitapta geçen rumca kelimelerin anlamları da verilmiştir.
şöyle ki;
mi fovase antropake, mi fovase : korkma insancık korkma
ağapi mu : sevgilim
ağori mu : oğlum
canimu : canım
beyimu : beyim
kitakse sta matya mu : gözlerim bak
çapkini: çapkın
ela komda mu : yaklaş, sokul
ela s emena : gel bana
erhome : geliyorum
filise me : öp beni
kala : iyi, peki, olur
griğora : acele et/çabuk ol
ipomoni : sabırlı ol
hriste ke panaya : aman yarabbi
kukla mu : bebeğim
poli kala : çok iyi
sagopa : seni seviyorum
siğa siğa : yavaş yavaş
stasu : dur
ayde kimesu : haydi uyu artık
tiya : yenge, hala , teyze
defalarca kez okuduğum ve hiç bir zaman okumaktan bıkmayacağım turgut özakman şaheseri. her ne kadar insanlar ilk yarısı itibariyle kitaptan hoşlanmayıp fantezi kitabı olarak tanımlasalar da * kesinlikle bu kitaptan daha güzel bi şekilde aşk ın anlatıldığı bir türk kitabı okumamıştım. herkesin kütüphanesinde olmasını ve bir kere okumasını istediğim muhteşem roman
öncelikle bir kitap bu kadar lezzetli olabilir. efendim, bir tiya eleni var, yeme de yanında yat. o kadar etkiliyor ki sizi uzun süre dünya ile bağlantı felan kuramıyorsunuz.
ayrıca bu kitabı okuyanlara seslenmeden edemeyeceğim: son sayfalarda göz yaşlarınıza hakim olabilidiniz mi? gercekten kitabın bir yeri var, oraya geldiğinizde yaşa engel olamıyorsunuz, süzülüveriyor.
bir kitap ancak bu kadar mükemmel olabilir. okuduğumda hayal mahsülünden öte, bir yaşanmışlığın harikulade kurgusu olduğuna şahitmişim gibi emin olduğum turgut özakman şaheseri.
usta ellerine, hafızana,yüreğine ve kalemine sağlık. okumayı sevmeyen birine verin ki kitap kurdu olsun, bunu okuduktan sonra iflah olmaz ne de olsa.
tam 'yeter bu kadar devamını yarın okurum' diyerek kitabı bırakacakken bi şey oluyo muhakkak ve bırakamıyorsunuz.bu yüzden de hemen bitiyor zaten.öyle güzel bi etki bırakıyor ki sizde.devamı olsaydı ve hiç bitmeseydi diyorsunuz.ben öyle dedim yani * güzel demek yetmez.çünkü güzel ötesi bir kitap.yüreğine sağlık turgut özakman...
Güzel kitaptı. 15 yasimda okumustum.
Gerçekçiliğin dışına çıktığı bi nokta var Ama her yerde gözüne çarpmıştı;çocuğun her şeyin farkında olması.
Küçük anlamaz diyeceğimiz bi çocuk gözümün önüne geliyor ama şeytan gibi mübarek, koca insan gibi bütün dolapların farkında.
Çocugun adının olmadığını da çok sonra fark ettim. Zaten herkesin çocuğa hitabı farklıydı, herkes için anlamı neyse çocuğun, o olmuştu. O yüzden fark etmedim.
Yanlış hatırlamıyorsam anayı babayı kaybedip halası miydi nenesi miydi bi de dedeyle kalıyorlar önce sonra kuzusu oluyordu kuzuyu ve diğerlerini kaybediyor bi şekilde tam hatırlamıyorum. Sonra zaten obur akrabalarına geçiyordu
Kısaca çocuk aslında her şeyini kaybetmiş bi çocuk, tiya da yanlis hatırlamıyorsam akraba bağlamında her şey oluyordu,teyze hala vs. Dâhil
E her şeyini kaybetmiş biri tiyasini (her seyini) bulunca ona sımsıkı tutunmaz mı? Tutundu iste.
Aski konusunda yorum yapamayacağım. Çünkü cocugu anlıyorum da,eleninin de aski şahsen bende pek olumlu düşünceler uyandiramadi.