"Aşırılıklar, dengesizliğimizi kamufle ediyor. Mezarlığa geri dönmek için 'can atan' fakat yolunu kaybetmiş zombileriz. Kaosun dalkavuklarıyız."
"O gün anladım ki , avarelik büyük bir konsantrasyon gerektiriyor."
"ikimiz de, yolda karşılaştığı hastasının yüzünü hatırlamaya çalışan jinekolog gibi bakıyorduk."
"Susuzluktan ölmüyorsanız, bardağın dolu tarafını da, boş tarafını da umrusamazsınız."
"Fakat maalesef 'mutlu evliliğin sırrı...henüz bir sırdır."
"Bu kız, kendim olmam için bende eksik olan şeydi."
"Kumaşı,rengi,stili birbirinden farklı iki pantolon alın. Dikey olarak ortadan kesin. Sonra birinin sağ yarısını,diğerinin sol yarısına dikin. işte benim hayatım bu pantolona benziyor. Striptiz kulübünde eğleniyorum. Sonra oğlumla birlikte çocuk tiyatrosu seyrediyorum. Silahlı çatışma ve lego inşaatı, kokain ve çikoloatalı süt, kan gölü ve boyama kitabı, kara para ve oyun hamuru, polis baskını ve teletubbies..."
(gangster abidin dandini için) Sürekli birşeyler anlatıyordu. Çenesi kontrolden çıkmıştı: "bayat bok, işe yaramaz boktur.sakın unutma!" diyordu. Onu, neden bahsettiğini çoğu zaman anlamaksızın dinliyordum. "Ceninler bile yalan söyler." ne demekti ki şimdi bu!
-aslında isterseniz zayıflayabilirsiniz
-nasıl? spor falan mı?
-aslında evet?
-şişmanlar yapabiliyorsa, o iş spor değildir...biz şişmanların işi zordur.herkes bizim pastadan çıkan dansözü de mideye indirdiğimizi düşünür. payımıza düşen çikolata miktarını yıllar önce tükettiğimiz iddia edilir. beni görenlerin aklından neler geçdiğini iyi biliyorum: 'işte!bütün sürüyü yutmuş çoban!'. itiraf edeyim: ne görsem, önce 'acaba yeniyor mu?' diye düşünürüm. fazla kilolarımın tümünden kurtulmam, normal bir insanın intihar etmesine denk gelir. ben tam 40 yıldır şişkoyum küçük hanım. artık zayıflayıp tığ gibi olsam bile,aynaya baktığımda tombalak halimi görürüm.buna kısaca VYL denir: vücut yağlarının laneti...
hepsi ve daha fazlası... ***
--spoiler--
içinde kemik biçiminde nur çubukları mı var şebnem? yüzündeki ışık nereden geliyor?
gözlerindeki ayet derinliğini, hayrına tefsir etsen ya.
--spoiler--
Hani insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanamaz ya, yanındakine, “Benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye sorar.
Ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. Kulaklarıma inanamıyordum. Vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum.
Kimseye soramıyordum da “Benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye.
Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde.
Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok Şebnem.*
Geçen sene bu vakitler çok saygı duyduğum birine hediye etmiştim. Ertesi sabah kitabın ortalarından bir fotoğraf yollamıştı. Müthiş güzel bir histi. Hediye etmek için, karşıdaki gerçekten doğru kişi ise, mükemmel bir kitap.
herhangi bir arkadaşıma "muhteşem bir kitap okudum, kesinlikle okumalısın" dediğimde, "hmm konusu ne ki" sorusuyla karşılaşıyorum ve ne diyeceğimi bilemeyip ıkınma seanslarına başlıyorum. öyle harikulade bir romandır. bak, yine olmadı.