okuduğu seneler boyunca sırf notu kırılmasın diye hocaların verdiği saçma sapan kararlara karşı çıkmayan, hocaların ettiği hakaretleri hazmeden ezik, ve hayatı boyunca da ezik kalacak insanlardır her okulun yüzde 80 ini bu gibi insanlar oluşturur. bunlar gibi insanlar yüzünden türkiyedeki eğitim anlayışı hiçbir zaman sorgulanamayacaktır ve hep bu şekilde allaha emanet bi şekilde devam edecektir.
korkak değil gerçekçi üniversitelidir.diğer ülkelerdeki gibi hocalar anlayışlı,eleştiriye açık ve hoşgörülü değildir.zaten büyük bir kesimi belli bir standartın altında yaşam savaşı veren insanların çocukları da okulu uzatıp daha da sıkıntı çekmemek için öğrenci mecburen bu durumu kabul eder.
Eğer bu ülkenin geleceği olan öğrenciler, sırf sıkıntı olmasın diye bu gibi durumları hazmederlerse hayatları boyunca bu gibi durumlarda tepkisiz kalacaklardır, çıkın sokaklara isyan edin, gidin rektörü dövün demiyorum sadece bi sıkıntınız olduğunda bunu arkadaş ortamında sitemli bi şekilde dile getireceğinize gidin sorunun kaynağı olan hocayla konuşun çözüm arayın, kimse bi öğrenciyi bu yüzden sınıfta bırakmaz ya da okuldan atmaz...
genelde çıkan problemler hocanın kendini doğrudan ötekileştirmesi, bilgi aktarımı yapmaması veya politik açıdan baskı uygulaması sonucu karşılaşılan negatif durumlar olduğundan ancak kapı önünde konuşan üniversitelilerdir. sorun, dilini yutmaya alıştırıldıkları genel sistemdedir. profesöre derdini anlatmak istemez, kabullenmeyip tehdit etme olasılığından ötürü. bu durum çoğu üniversite ve hoca sıfatındakiler için mantıklı bir yaklaşım olsa dahi körelmeye mahkum pısırık bireyler elde edilmesi yönünde berbattır. sınırlar dahilinde konuşulduğunda en fazla "hocanın anlayışsız olma hali" göz önüne alındığı takdirde odadan kovulursunuz ve o insanla bir daha irtibat kurmazsınız zaten. sakin ve saygılı konuşmayla tam anlamıyla uzlaşma sağlanamayabilir lakin en azından denemiş olursunuz.