alenen unuttuğumuz savaştır. ulan tugay yolladık oraya biz. ne bir belge görüntüsü ne bir bok. hiçbir şey yok ortada bizle ilgili. allah terete'den razı olsun zamanında çekmişler. bazen terete belgesel kanalında yayınlıyorlar. ama kimse bu savaştaki türk rolünü bilmiyor. attila ilhan'ın yaraya tuz basmak adlı kitabı, kurmaca olarak harikuladenin ötesindedir, bu savaşla ilgili.
dönemim türkiye hükümeti'nin nato'ya katılmak için meclisi bilgilendirmeden bakanlar kurulu kararıyla katıldığı ve şehit verdiğimiz savaş.
ayrıca ne yazık ki türkiye'de "kuzey kore kötüdür, güney kore iyidir" algısı yaratmıştır. bir tarafta monarşi-diktatörlük, diğer tarafta emperyalist uşaklığı, ikiye bölünen bir halk, ve bunun üzerinden sol ideoloji düşmanlığını(konuyla alakası olmayan) tatmin etmeye çalışan bir garip türk insanı. böyle de bir savaştır.
kore savaşı hakkında bilgi sahibi olmadan konuşulmaması gereken ancak nato girmek için kullanılmış doğru bir hamledir.
özellikle Sovyetler Birliği ile Lenin zamanında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması, Moskova Antlaşması ve Kars Antlaşması'na rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında Stalin'in önce 1939'da Molotov kanalıyla Ribbentrop ve Hitler'den, daha sonra da 1945'te Truman ve Churchill'den Türkiye sınırları ile ilgili talepleri dolayısıyla Türkiye nin bu konuda bir girişimde bulunması çok doğaldı. süreci kısaltmak için bu hamle riskli olsa da gerekliydi. sonucunda kısa aralıklarla çıkan bunca savaşın sonrasında bu türlü bir garanti son derece akıllıcaydı. ayrıca aynı durum yunanistan için geçerlidir.
kuzey kore güney kore ayrımı ise zaten bu savaştan önce de varolan bir durumdu. bir benzeri için (bkz: kktc)
100'lerce türk askerinin abd uğruna feda edildiği savaştır.100'lerce askeri kore'ye ölüme gönderen menderes-bayar ikilisinin ve kore savaşı'na türk askerinin katılmasını destekleyenlerin vicdanı sızlamışmıdır bilinmez.
17 ekim 1950 tarihinde kore ye ayak basan 5000 askerlik türk tugayının 1953 yılı kore savaşı bitimine kadar olan kayıpları;
717 şehit
5247 yaralı
229 esir
167 kayıp.
kore savaşında tugayımıza tahsin yazıcı paşa komuta etmiştir.
kore savaşına katılma kararı tbmm ye danışılmaksızın birinci menderes hükümeti tarafından alınmıştır.
anyasa ihlali tartışmaları arasında yola çıkarılan tugayımız bir oldu bitti ile kore savaşına müdahil olmuştur.
abd den yıllar sonra beklemediği şekilde tokat yiyen adnan menderes ise abd ye verdiği kayıtsız şartsız desteği eminimki çok hayıflanarak hatırlamıştır.
Asker gönderip boşu boşuna şehitler verdiğimiz savaştır. Zaten sürekli olan bir durumdur. Nerede bizi ilgilendirmeyen bir savaş olsa bizden asker göndermemiz ya da üs açmamız istenir. Bize ne arkadaş uzak diyarlardan? Biz kendi işimize baksak daha faydalı olacak.
Babamin katildigi savastir. Zevkle ve defalarca dinlenecek anilarla doludur. Yaptigi basardigi onca sey yetmezmis gibi bir de bununla gurur duymamizi saglar. Ömrün uzun olsun agam.
"sırf nato'ya yaranmak için", "boku bokuna", "boş yere" vs. gibi bilgi fakiri yorumlara maruz kalan savaş. türk askerinin ülkesinden binlerce km uzakta savaşmasını neden ısrarla anlamıyorsunuz? bir ordu sadece vatan toprağının müdafasıyla mı görevlidir?
bir ordu ülkesinin ulusal çıkarları için savaşır bunda anlaşılmayacak bir şey yok. abd askeri petrol için ölüyorsa, türk askeri de ülkesinin nufüz kazanması ve gelecekte şiddetlenecek soğuk savaşta güçlü bir müttefikin yanında olması için savaştı yine savaşır.
yahu birinci dünya savaşında osmanlı ordusu müttefiklerine yardım için galiçya ve makedonya'da savaşmadı mı? 1402'de timur'a karşı osmanlı ordusu ile birlikte sırp askerleri savaşmadı mı? çanakkale'de almanlarla omuz omuza savaşmadık mı? bu ve benzer yüzlerce örnek bulunabilir. neden bilmiyorum kamuoyunda hep kore'ye asker göndermemizin gereksiz olduğu tartışılır durur. bu birazda uluslararası siyaset, tarih ve askerlikle ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor galiba.
dünyanın abd ve sovyetler birliği etrafında kutuplaştığı bir dönemde türkiye seçimini batıdan yana kullandı ve bence iyi de yaptı. soğuk savaşta tarafsız kalma gibi bir lüksümüz yoktu, ya sovyetlerin uydu devletlerinden biri olacaktık ya da abd'nin ileri karakollarından biri. bu nedenle kore'de batılı güçlerle birlikte savaştık, işte bu sayede nato'ya kabul edildik.
neden abd'nin yanında olmakla iyi yaptık diye sorarsanız bu konuda en güzel örnek yine kore'dir. bugün abd'nin müttefiki olan güney kore ile sovyetlerin uydusu ve soğuk savaştan sonra bile komünizme inatla sarılan kuzey kore'yi bir kıyaslayın. her yönden güney kore kuzey'i geride bırakmıştır.
şehitlerin-gazilerin suçu neydi diye sorabilir bazıları, onlara uzun uzun anlatmayacağım askerliğin, savaşın ne olduğunu bilmeyen kişiler bunu asla anlayamaz. kore'ye giden türk askerlerine tek tek sorulsaydı emin olun yüzde 99'u gönüllü de olurdu.
bu savaşta şehit düşenler kesinlikle boşuna ölmediler, gaziler o madalyaları boşuna takmıyorlar. ordumuzla gurur duyabileceğimiz önemli tarihi olaylardan biridir kore savaşı.
ruslardan korkan türkiye nin abd ye yalakalık yapıp nato ya girmek ve ruslara karşı yanına çekmek için bir tümen asker göndergiği bi nevi komunist-kapitalist savaşı.
--spoiler--
türkiye, bm kararına uyarak kore savaşı'na katıldı. abd'den sonra kore'ye asker göndereceğini bildiren ilk ülke türkiye'ydi. bu kararın meclis'e danışılmadan, sadece hükümet tarafından alınmış olması muhalefetin tepkisini çekse de, bu sorun fazla tartışılmadı ve genelkurmay'ın 3 ağustos 1950 tarihli emriyle, kore'ye gidecek tugayın kurulmasına başlandı.
--spoiler--
900 küsur can yitti birleri amerikalı efendilerine yaranabilsin diye. o canlara ağlamak yerine onları bu cehenneme sürenlere ağıt yakanların allah belasını versin.
adnan menderes ve demokrat partinin meclis kararı olmaksızın asker gönderdiği, kararı eleştiren asker ve gazetecilerin demokrat parti tarafından içeri atıldığı savaştır bizim için. basına uygulanan sansür ve verilen kayıplar ortadadır o dönemde..
demokrasi şehidi zannedilen bir insan ve zihniyetinin amerikan çıkarları için türk askerini harcadığı savaştır, kazananı yoktur.
kore'de türkler süngü savaşıyla temayüz ettiler ve 28 kasım'da kunuri'deki erlerimizin süngü savaşındaki başarıları bütün kore'ye ve bm birliklerine yayılmıştı. çinliler de türk süngüsünden korkar olmuşlardı. acı bir hatıram da, çin uçaklarının siperlerimizin üzerine attıkları nazım hikmet'in " gel teslim ol ahmet " nakaratlı şiirini görmemdi.
tugay komutan yardımcısı albay celal dora geri çekilme esnasında 241. alay sancağını düşmana bırakmıyor, beline sarıp kuşatmayı çarpışarak yarıyor, çıkıyor.
8. ordu komutanı general Walton Harris Walker, 13 aralık 1950'de tugayı ziyaret ediyor ve şöyle konuşuyor :
" kahraman türk askerleri, size ordum, amerikalılar ve kendim adına teşekkür etmeye geldim. aslında, düşüncem birliğinizi kunuri'de hemen cepheye sürmek değildi. ancak düşman taarruzunun meydana getirdiği kötü durum karşısında, bu ağır görevi size vermek zorunda kaldım. siz görevinizi cansiperane çarpışarak yaptınız. eğer sizin kahramanca direniş ve mücadeleniz olmasaydı, ordum kuşatılacak ve çok müşkül duruma düşecek, hatta tamamıyla yok edilecekti. size minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. sizin, türk tugayının ordumun bir parçası olmasından gurur duyuyorum ! ".
başındaki komutanlar bile niye katıldıklarını anlamamışlar. yıllar sonra torunları sorduğunda ''hakkaten lan ne işimiz vardı kore'de?'' diye kendi kendilerine düşündüklerine eminim.