ne güzel günlerdi ya. hoca: o elindeki ne? ben: hocam elime yazmıştım ama sorularda çıkmadı, boşuna yazmışım. hoca: yanındakine göster, onun sorusunun cevabı.
kopya verirken hocaya yakalanan cinsleri de mevcuttur. tıpkı bendeniz gibi. arkadaş katiyyen kopya çekemiyorum ancak, kopya vere vere teşekkür aldırdığım lise arkadaşım var ya inan bak. orta ikideyim, yine ingilizce sınavlarının birinde arkadaşa kendi doldurduğum kağıdı verip onunkini alacam. en öndeyiz bu arada, derken benim kağıt bir düştü yere hocamız da beni iyi tanırdı. anladı durumu, o da kızardı ben de! ellerim nasıl titriyo ama yaa. hoca beni sakinleştirmeye bile çalıştırmıştı hatta "tamam bişey yok devam et" diye.
Kopya çekmeye alışık olmayan bir öğrenci için tarif edilemez derecede küçük düşürücü , kızartıcı bir durumdur. Ayrıca öğretmenin gözünden düşmek vardır ki bu da işin cabası.
yine orta ikinci sınıftayken arkadaşımın başına farklı bir formatta gelen faciadır. matematik sınavı bittiydi ve sınıf hocanın izin verdiği ölçüde gevşemişti. bundan yüz bulan bir arkadaşım hocaya " hocam var ya o kadar kopya çektim(şu şu şu şekilde) hiç de anlamadınız haa" şeklinde itiraf kokan hatta kendi kendini ispiyonlamak kokan bir söz fırlattı ortaya. hoca bu, hiç kaçırır mı, numara ad soyad bilgilerini alıp bastı sıfırı. işte böyle sözlük.
tamam en nihayetinde rezillik ama insan çok gülüyor,
.
bak bi gün sınava gireceğiz,
son hazırlıklar herkse kopya hazırlamış sınvaın başlamsı için sorularu bekliyo,
neyse millet danışman beklerken hoce kendi geldi
herkes afalladı,
neyse herkes ellerini açsın dedi hemen,
açtık
bizim sema, ellerini değil bileğiinin üstüne kadar yazmış o kadar çok, sınav da bayağı zordu,
hoca bunu bi gördü ne kız bu dedi,
düşünülebilcek en iyi bahane;
-hocam akşam çalışırken yazdım yıkardım o kadar çıkmadı,
;) demez mi
ama millet yarılıyo sınavda,
işte buda benim böyle bir anım.