söylemeden geçemeyeceğim, bir de kahvaltıcı vardı konya'da. zaferin girişinden aşağıya doğru gidince mareşal mustafa kemal ilköğretim'in oralarda bir yerdeydi. küçük bir yerdi, pek kimse bilmezdi yerini. daha çok öğrenciler ve askerler gelirdi. göçmen bir teyze (yamulmuyorsam) eşiyle birlikte işletirdi mekanı. inanılmaz güzel bir kahvaltı, istediğin kadar çay... üstelik çok da ucuzdu, tam öğrenci işiydi yani. kimi geceler sabahladığımızda saat 8'e kadar bekler, gidip kahvaltımızı yaptıktan sonra eve dönüp mışıl mışıl uyurduk. hey gidi günler hey. şimdi yesek o bal, kaymak, ceviz triosunu götümüz arşa değer, ama o zamanlar gençtik. gençliğin bir güzel yanı da buymuş meğer. bir de şendağlılar etliekmekcisi vardı ki adına facebook'ta grup bile kurmuşlar. onu da sonra anlatırım artık.
hayatımda gördüğüm en yaratıcı tostçuya ev sahipliği yapan şehir. avuç içi kadar dükkanda tostun her şeklinin yapıldığına şahit oldu bu gözler. onun yanında birde ballı,kaymaklı, sarelleli ve fıstık ezmeli karışım gibi kalori deposu ya da ekmek arası sucuklu yumurta gibi tadından yenmeyen lezzetleri de vardı. favorimiz ise sebzeli ve acılı karışık tosttu. dükkan cok saçma sapan bir yerde olmasına rağmen hergün gider tostumuzu yer gelirdik.
bursadaki hangi macıra yada yörüğe sorsam. biz aslında 1500 küsür yılında konyadan göçmüşüz balkanlara diyor. ulan bu ne konyaymış ne nüfus varmış o zamanlar.
ufacık çocuklara ramazanda yemek vermemeyi müslümanlık zanneden kişilerin yaşadığı şehirdir.
yıllar önce ortaokul takımıyla bölge futbol finalleri için konyaya gitmiştik. saat 14'de maça çıkacaktık.
kalecimiz açlıktan eldivenlerini yemek üzereydi. hocamız ibrahim bey yana yakıla yemek yiyebileceğimiz bir yer arıyordu.
açık olan 1-2 lokanta "ramazanda beni taşlatırsınız" diyerek bizi içeri almayı reddetti.
hocamızın o anki çırpınışı ve bizim sefilliğimiz hala gözümün önündedir.
son çare bir bakkaldan peynir ve zeytin aldık. ekmek bulamadığımız için rejim yaparmış gibi etimek aldık.
sonra bir parkta oturup bunları yedik. çevreden geçen insanların bize bakışları sayesinde yemek mi yoksa yedik dayak mı yedik anlamamıştık. maçın sonucunda ise selçuklu ortaokulunu 4-1 yenerek huzura ermiştik.
benimde yaşadığım daha doğrusu ailemin yaşadığı benimde her yaz gelmek zorunda olduğum şehir.tamamen yobaz dolu.tekelden bira alamazsın. açık giyinemezsin yoksa ülkücüler veya alperenler gelir döver. bugün dışarı çıktığımda yine p*çin biri elinde bira olan birini dövüyordu. resmen yaşadığım şehirden utanıyorum. babamın bir tayini felan çıksada kurtulsam.
yaz aylarında tramvaya binmek için yanınıza soğuk su,peçete,yelpaze gibi sıcaktan etkilenmenizi minimum seviveye indirmenize yardımcı olan şeyleri yanınızdan eksik etmemeyi unutmamanız gereken ildir.
(bkz: şehire yakışmayan tramvaylar)
tramvay duraklarından fuar, kültür parka ; emniyette kule siteye çevrilmiştir.
bu sene 4. senem olacak. her gittiğimde bir yeri değişmiş oluyor, alıştık ya konyaya. bu sene konyasporda süper ligde, gidilebilir maçlara.
tramvay durakları ve isimleri:
--spoiler--
KAMPÜS (Üniversite)
Kayalar Camii
Bosna Hersek
Köprü
Buzluk Başı
Okul
Sancak
Su Deposu
Yazır
M.T.A.
Türmak Lisesi
Medaş
Otogar
Cumhuriyet
Erenkaya Cad.
Binkonutlar
Köy Hizmetleri
Selçuklu Belediyesi
Teknik Lise
Sakarya
Şehitler Camii
Aydınlık Evler
Alt Geçit
Sanayi
Kunduracılar
Emniyet
Sille Yolu
Belediye
Fuar
ZAFER
--spoiler--
ramazan ayında kendine müslüman olan şehir. yahu hiç bir lokanta vb yemekle haşır neşir olan yer mi açık olmaz kardeşim madem oruçlusunuz dayınıcaksınız nefsinize hakim olacaksınız o kadar yolu gelmişim* iftara kadar aç bıraktı beni bu şehir aç.
2003 - 2007 yılları arasında bulunmuştum bu şehirde üniversite okumak için.ayrılmak için ileri bir tarih düşünüyordum konyadan fakat bir gecede terk etmek zorunda kaldım,geri dönmem çok zordu.bu sebepten midir bilmiyorum,içimde hep konyayı görme arzusu var.özledim bu kenti.
En iyi restoranlarının kolayca bulunabilecek yerlerde olmadığı şehir. Turistler bu anlamda acınası bir şekilde tuhaf etliekmekler, fırın kebapları yiyip memleketlerine dönerler.
eğer etliekmek yenilecekse "Şammaz Usta" (Ankara yolu, Büsan Organize Sanayi içerisinde) veya aynı mevkide Fatih Etliekmek.
eğer fırın kebabı yenilecekse "Ali Baba" (Bera Otel yakınlarında).
eğer köfte yiyecekseniz "Sofu" (Keresteciler içi).
yine köfte veya şiş için "Çini Ali" (Aziziye cami civarı)
yerel Konya yemekleri için "Konya Mutfağı" (Mevlana'nın oralarda birisi sizi hayrına götürmesi lazım, tarif edemiyorum).
döner için eskiden "Lale Döner" vardı. (Kapı Cami civarı). Ancak şimdi mantar gibi türemişler, her yerde Lale Döner yazıyor, riske atmaya gerek yok.
eğer baklava canınız çekti ise eseroğlu veya veziroğlu.
eğer sadece kadayıf yemek isterseniz "elit" (maliye karşısı)
eğer tulumba tatlısı yemek isterseniz (eski garaj civarında, kızılay hastanesinin karşısında bir sokağa gireceksiniz ve adı sanı olmayan oldukça küçük bir tatlıcı göreceksiniz. konya'nın en olmadık yerinde 50 metre kare yerde yıllardır tulumba tatlısı yaparlar. dikkat sıra olabilir.
dikkat! bu lokantalar en mükemmel lezzetlere sahip mekanlardır. ne istanbul'da ne de dünyanın başka bir yerinde eşine zor rastlarsınız. ancaaak, içeriye girdiğinizde böyle dekorasyon, öyle otomatik havlular falan filan beklemeyin. sadece lezzete odaklanın. öyle akmaz kokmaz bi tipseniz, lay lay lom bir yer istiyorsanız şehir merkezinde gördüğünüz ilk büyük lokantaya girin, zıkkımlanıp çıkın.