bir dili ogrenirken, beyinde kapasitenin yetmemesi durumunda, ana dilden kelimeler silinir, tamamen zeka seviyesi, gorgu ve milliyetcilik hassasiyetindeki eksiklikten kaynaklan bir durumdur.
ya gurbettedir uzun zamandır ya özentidir ya da o dile alışmıştır bu insan. gurbetteyse zaten belli olacaktır konuşmasından; çünkü ilk başta o aklına getirmeye çalıştığı kelimenin türkçesini düşündüğünden konusma sırasında hep duraklamalar olur. eğer malum kişi özentiyse zaten konuşma şeklinden bile özentiliği anlaşılabilir. bir de işinden veya başka bir nedenden dolayı cümlenin bir yerine yabancı sözcük sıkıştıran vardır. misal: filmin castini gördün mü abi?
türkçenin dar kalıplarında sıkışmak istemediğinden kaynaklanıyor olabilir..tdk'nın yaptığı naylon çevirilerle konuşma zorluğu çekmek istememesi de olabilir..e bi de statü kaygısı var..
mustafa kemal atatürk'ün kemiklerini sızlatan insandır kendisi. oktay sinanoğlu okuması şiddetle tavsiye edilir.
+ merhaba men, whats up? hey neyin var dostum kendine gel!
+ kendindemisin sen ya. uza.
+ !?
uzun süre yabancı serverlarda yabancılarla haşır neşir olduktan sonra ( ki bu süre tam 1 yıl ) insanın ağzına bağazı kelimeler yapışıyor arasıra karıştırıyorum biri oradan tutamadım diyor ben karışıklıktan dolayı evet yerine " yes " diyorum.bu sadece bir örnek daha fazlasıda var.ha bide şu tikican gençlik var onları salın çayıra düzeltmeye çalışmayın büyüyünce normale dönerler.
tabi ülke amerika olunca bizler yabancı, türkçe de yabancı bir dil oluyordu.
patronum onur abi küfür ederken hiçbir zenginlikten bizi mahrum bırakmaz türkçe-ingilizce karışımı, o muazzam haznesi ile ağzına gelen her cümleyi türkçe-ingilizce demeden bizlere bahşederdi:
-amına koyacam ama you know.
-sokacam ama şimdi buddy
-anana fuck
-eat shit soktuğumun niggası
tabi haliyle koca restoranda bir ben anlardın dediklerini. millet böyle mel mel bakıp dediklerini anlamaya kasarken ben bir köşede yarılmakla meşguldüm hep.
peki ben ne yaptım? sadece yarıldığımla mı kaldım?
asla...
birgün tüm sinsiliğimi döktüm masaya. çektim bütün moldovalı ve bulgar bebeleri yanıma. dedim oğlum şu bu demekbizde . şu fuck you demek bu da fuck off. şu suck my dick oluyor bizim dilde bu da fuck yourself...her ne kadar "amına koyim"i ingilizceye çevirmek baya bir kassa da sonunda hepsini örgütledim. hepsi ne bokun ne anlama geldiğini anlamış ve sıra artık planı uygulamaya kalmıştı.
saatler öğleden sonrayı göstermekte idi. yani hem öğle arası yemeği yoğunluğunu atlatmıştık hem de akşam yoğunluğuna da çok vardı. o arada kalan 3 saatte toplam 10 müşterimiz olurdu desem abartmış olmam. böyle herkes işinin başında, her taraf sakin, çıt çıkmıyor. herkes bir şaman sakinliğinde bir buda huzurunda yapıyor işini.
tam o esnada arka kapı açıldı. kapı sesini duyar duymaz moldovalı çocuklardan en piçi olan vadim kapının arkasına geçti ve patronu, yani avımızı beklemeye başladı.
-takıt tukur....
+...
-takır tukur....
+...
-takır tukut
+(kapının arkasından fırlayıp ve avazı çıktığı kadar bağırarak) hi boss!!!!
-(ödü bokuna karıştı tabi garibimin) hay ananı sikiyim!
+ananisikiym? what's ananısikiyim? (aksanları yakın olduğu için ağzımızdan yakaladıkları kelimeleri aynen söyleyebiliyorlar, bu örnekte olduğu gibi sorabiliyorlardı)
-ananı sikiyim means the best friend of mine.(ama anlamlarını bilmiyorlardı. en azından onur abi öyle sanıyordu. ahahaha)
+ohh cool.
-cool ya.
+and then boss, senin ananısikiyim!
-lan!
+and plus, amina koyim!
-laaan!!!
+and finally, yarramiye!
herkes yarmayarım (türkçeye yeni bir söz kazandırdım mutluyum) yerlerde. onur abi kıpkırmızı. biz gülüyoruz onur abi kızarıyor, daha sonra da onur abinin kırmızı suratına gülüyoruz. adamcağız böyle turp gibi kızardı. öyle ki normalde öğlen gelip restoranı kapatana kadar bizimle dururdu. o gün bir çıktı dışarı, akşama kadar gelmedi. hatta ertesi gün de gelmedi.
sonra noldu? "bu piçleri sen örgütlüyosun hep" diye en ağır işleri bana verdi ipne. ağzıma sıçtı anlayacağınız, bir de vatandaş olucaz. son 1 ayım sırt ağrısı dolu geçti gurbet ellerde. moldovalılar da bütün küfürlerimizi söktü, yanlarında küfür edemez hale geldim. bulgarlar mal çıktı, önceden tek tek öğrettiğim küfürleri her gün 100 kere saydım yüzlerine hala öğrenemediler. sonra vizem bitti ben türkiye'ye döndüm. masal da burda bitti.
Bunu 'okulda yabancı dil konuşa konuşa alışkanlık oldu' şeklinde açıklamak isteyenlere 50 yıl Amerika'da yaşamış Oktay Sinanoğlu'nun konuşmalarını dinlemelerini öneririm.
aslında çeşit çeşit olan insan tipidir. hayatımızın gitgide büyük bölümünü ele geçirmektedir. bu yüzden normal karşılanır. ne de olsa artık ingilizce'yi herkes anlamaktadır. bu anlayış, yazışmalarda da kendini belli etmektedir. (bkz: türkilizce)
Türkçesi iyi olmayan arkadaşlardır... Her fırsat bulduğu anda dünyada 300 milyon Türk var diyen milliyetçi arkadaşların, bunların sadece 75 milyonu'nun Türkiyede yaşadığını unutmaması gerekir.
yurtdışında çalışmış ya da yaşamış yurdum insanının, özellikle teknik terimlerin yabancı dilcesini daha sık kullanmasından ötürü, söz konusu şeyin türkçe'sini hatırlayamama durumunda ortaya çıkabilir.
dolayısı ile kızacak, gücenecek bir şey değildir.
edit: imla
yabancı dilde konuşulurken yapılması makbul ve muhtemel eylemi yapan insandır. aksi takdirde anlışılamazsınız. türkçe konuşma sırasında yabancı dil kelimeler söylemekse de pek tavsiye edilmez, yine anlaşılabilirliği azaltır. hemen örnek veriyorum, tamam ayol üstüme gelmeyin..
- işte ben de gittim adama dedim, napıyosun sen, sonra kavga çıktı..
+eh abi sen de aranmışsın allah için..
- ne aranıcam olum, şimdi biri gelse sana dese.. insect, honey, table, mirror, rain..
+ne oldu abi ne diyosun?
- yani demek istediğim baby, story, heart, region falan yane
+tamam abi konuşurken ingilizce kelimeler söyleyerek karizma yapmak istiyosun falan ama olmuyo sanki.
- sen de beceremiyosun zaten bu geyikleri
+evet abi en iyisi biz gidelim
- hadi madem.
+ tin tin tini mini haanımm..
öz türkçe değil de , adeta farsça fransızca arapça karışımı olan osmanlıca kullanan insanlar , türkçe piri diye adlandırılıyorsa ;* bizim dille dilin geçmişiyle sadeğiliyle bi sorunumuz var demektir..tabii k, "güsel mi aşkıtoom" kadar pespaye ya da "see you later canım" kadar ahmakça değil bu kullanım , ama gene de öz türkçe de değil..o yüzden esasen , taa o divan edebiyatına kadar gidip demek lazım "konuşurken yabancı dil kullanma hacı " diye ama onların da amacı hava atmakmış..
kendi dilini yeteri kadar bilmeyen, kendi diline yeteri kadar hakim olamayan özrü kabahatini aşacak şekilde yabancı kelimeler serptiği anlatımları ile etrafındakileri çileden çıkartan insandır.