tam gaza gelmişsinizdir, hararetli hararetli anlatıyorsunuzdur aman Allah ım o da ne ?! ağzınızdan beyaz ufak bi şeyin karşınızdakine doğru fırladığını görürsünüz. konuşmaya devam mı etsem ? yoksa susup hiç bir şey olmamış gibi mi davransam ? diye düşünürken, en iyisi dalgaya vurayım işi dersiniz. bir kaç komik lafla tükürdüğünüzü çok güzel anlatırsınız. burdaki asıl amaç onlar benden tiksinmeden ya da dalga geçmeden ben kendimle dalga geçeyimdir. ama bu kararı vermeden bir kaç saniye öncesi tam bir yerin dibine girmektir***
gayet insanı bir durumdur, kızarıp bozarmak yerine tükürdüm biraz galiba diyerek, tükürük saçar zatın kendisiyle inceden dalga geçmesi ile kolayca ört bas edilebilecek durumdur.
(bkz: yaşasın tükürüyorum demek ki ben insanım)
eğer konuşanın tükürükleri, her zaman değilde ara sıra, misal hararetli konuşmalarında camsillerin ağızlığından püsküren sular gibi fışkırıyorsa doğal karşılanabilir. ama her zaman her zaman her ağzını açmasında karşıdakinin yüzüne lop gibi bir avuç dolusu tükürüğü fırlatıyorsa işte o zaman işin rengi değişir. onun ağız dolusu salyası karşılığında ağız dolusu küfretmek yapılacak en doğru iştir.
arada bir fırlamasında sakınca olmayan durumdur. yalnız eğer iş süreklilik arz ediyorsa ve bunu yapan bir tanıdık, bir öğretmen falansa yandığımızın resmidir. kulakları falan çınlamasın, lisedeki matematik hocam ön sıraları salya sümüğe boğardı. hadi elindeyse arka sıradakilere katılma.
(bkz: beyazıt öztürk)
ortama göre durumu kurtarmak için bi çok seçenek vardır.
a) hiç çaktırmadan konuşmaya devam ederim.
b) "pardon" diye geçiştirerek konuşmaya yine kaldığım yerden devam ederim.
c) samimi bi arkadaşıma fışkırttıysam tükürcüğü konuşmaya ara verir, daha çok, gülerek arsızlaşırım.
d) samimiyetin bokunu çıkardığım bi arkadaşımsa, daha önce gülerken ağzımdan salyamın aktığına şahit olduğunu bildiğimden bu durumu hiç önemsemem. konuşmaya devam ederek cümlemi geğirip tamamlarım.(hayvan gibi afedersin).
e) konuşmayı keser, önce alt dudağımı titretirim sonra ağlayarak uzaklaşırım.
böyle tükürüğün senden bağımsız bir şekilde adeta ağır çekim havasında atmosferde süzülürken karşıdaki insanla beraber o anı izlemektir. heleki birde karşıdakinin yüzüne fırlamışsa muhtemelen o anın acısıyla o arkadaşı mazilerde bir yerlere gönderiverirsiniz.
eger ki konuşan sevgili hocalarımızdan biri gibi dudagının üzerinde tükürük besliyorsa (evet evet tükürük beslemek adeta evcil hayvan beslemek gibi) korkunc ötesidir. dudagının ortasında beyaz kıvamlı, bi alt dudaga bi üst dudaga geçer konuştukça, arada çizgi şeklinde 2 dudak arasında uzar. ve düşün ki o organizma (türükük diyemiyorum resmen ayrı bi karakteri var onun) artık cocukluk dönemini atlattı mı nedir topluma karışmaya karar vermiş. o tükürük bana değerse yemin ediorum 3 gün banyodan çıkmam.