hayır dünyanın en önemli cümlesini kurdu sanki eleman. öyle bir şekil alır surat, öyle bir bakış fırlatılır. kürsüde halka sesleniyor sanıyorum bi an. arkama dönüyorum kimse yok. sonra anlıyorum durumun sikkoluğunu.
konuşmamız lazımmış.
e hadi konuşalım.
haa işe ciddiyet katılsın diye kahveler söylenir, sigaralar yakılır, karşıdaki gözlerini pencereye diker, bak ne çok düşünceliyim mesajı amaç. sonra toplantıya başlanır.
- şimdi eöööee kem küm. ilişkimizde doğru gitmeyen bişeyler var sadık, yani sanki beni eskisi gibi sevmiyosun gibi. aramıyosun daa. ühü. sevmiyosan bitsin sadık, böhühüh.
fake atıyor bir de. lan ayrılalım desem ne yapçaksın. fake'ine cevab alamazsan ya?
konuşmamız lazımmış.
bu konuşmamız lazım fanatikleri muhtemelen fırat budacı'nın üzerinde sıklıkla durduğu bir hayvan gibi kızmayan, ama bir kraker gibi kırılan güruhtandır.
konuşmamız lazım çünkü birbirimizi tanıyamıyoruz, anlayamıyoruz, sebebli sebepsiz kırıyoruz kırılıyoruz,sustuklarımız büyüyor içimizde dile gelip kurtulamayan kelimeler dahada yakmaya başlıyor canımızı, küçük bir dudak hareketine ve azıcık cesarete bakan en söylenesi hislerimizi ta derinlere saklayıp örtüp bastırıyoruz.kendi kendimizi tüketiyoruz susarak. marifet değildir susmak, lazımdır konuşmamız.