yeryüzünde insan ırkına ait olan bir özelliktir efendim. ne demiş atalarımız "hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır." insanları hayvanlardan ayıran bir özelliktir yani. hayır aramızda koklaşanlar da var biliyoruz.* konumuz değil.bitti.dağılın.
insan salt sosyal bir varlık olmaya devam ettiği sürece sürü psikolojisi ile yüzeysel bir hayat yaşamaya mahkumdur... yaşam eğer yürünecek bir yolsa bu fiziki olduğu kadar ruhsal bir yolculuktur da ve bir insan ruhsal benliğiyle zaman zaman başbaşa kalıp, yolculuklara çıkmalıdır...
doğduğu gibi doğanın kendisine verdiği vasıfların üzerine bir taş bile koyamadan ölen insanlara acırım...
insan kendisini dinledikçe hayattan beklentilerini yargılar, karakterini, neleri gerçekten sevip sevmediğini anlar; bu da sadece ve sadece yalnızlıkta mümkündür...
konuşmak bir iletişim aracı olarak hala çok zayıf kalmakta insan populasyonu içerisinde... şu an bile bilim, insanların iletişimlerinin %57 sini beden diliyle*** kurduklarını söylüyor... insanlar öyle kör ve öyle yüzeysel ki, günlük muhabbetlerimizde kullandığımız kelimeler yüzden fazla değil ve her kiminle sohbet edersek edelim, kesinlikle olan biteni sadece kendimiz için anlatıyoruz ve karmışızdaki insan birşey anlattığında düşündüğümüz tek şey konuşma hakkı bize geldiğinde ne anlatacığımız oluyor...
yani "konuşmak" dediğimiz o vazgeçilmez "iletişim" aracı o kadar sığ bir şey ki insanın içini çürüten cinsten bir illet oluverir her ağzımızı açtığımızda, belki de filozof-yönetmen michael haneke nin; "iki insanın arasındaki en doğrudan iletişim yolu seks ve müziktir" demesinin nedeni bu...
evet, hakikaten, boş boş konuşmaktansa keşke insanlar sürekli sevişse ve güzel müzikler yapsa...
hayaller bir yana, bir insanın konuşmaktan daha öte bir çok iletişim kurma ve yaşamla bütünleşme alanları vardır; nihayetinde bir dilsizin konuşmadığını iddia edemeyiz, ya da susan bir kadının... -kadınlar sustuklarında, konuştuklarından daha çok şey anlatırlar her zaman....
modellemek gereksiz... konuşmak ya da konuşmamak... bütün mesele bu mu yani?
efes one love'da birileri güneş ışığı, sıcağı altında size bir şarkıyı çalıyor ve siz etkileniyorsanız, bir kerameti vardır mutlaka. ben de eve gelince nedir, ne değildir diye dinledim. tahminimden de iyi çıktı. "hem de yanardım, dönerdim. gün olurdu sönerdim. sabit kalsam olur mu?" doğru sözler zaten. hanım kızın rüküşlüğü çok tatlı bi de.
sözleri de şöyledir;
Bazen keserdim, biçerdim
Yakardım giderdim belli ki sorun bu.
Hem de yanardım, dönerdim
Gün olurdu sönerdim,
Sabit kalsam olur mu?
Zaten yıprandım, yırtardım
Gerekirse bağlardım ama hep geç olurdu.
Şimdi duruldum
Sana inanır dururdum
Bir de seni başıma taç yapardım.
Ben beni dinlemediM
sen Beni anlamadım,
Cevapsız soruların
Boynumda kolların, al senin olsun.
Sen beni yenemedin
Çünkü ben senle oynamadım.
Kurnaz oyunların, çıkmaz bu yolların
Al senin olsun.
Çünkü güzeldin üzerdin
EtrafTA dönerdin, ama gitmen kolaydı.
Düşününce geçerdim, bir Oh çekerdim,
Nasılsa tek kişilir bir oyun bu
Zaten yıprandım, yırtardım
Gerekirse bağlardım ama hep geç olurdu
Sonra yorardım, sorardım;
Sorun ne?
Benim de aklım var dolanan peşinde.
Ben beni dinlemediM,
sen Beni anlamadın
Cevapsız soruların
Boynumda kolların, al senin olsun.
Sen beni yenemedin
Çünkü ben senle oynamadım.
Kurnaz oyunların, çıkmaz bu yolların
Al senin olsun.
Dersin bugün,
Hergün yarın
Dersin bugün,
Her gün aynı.
Konuşmak uzun uzadıya , susmadan ama ağızdan tek bir kelime çıkmadan ; gözlerin gözlerle temasını mimiklerle tamamlayıp beden diliyle konuşmak ve anlaşmak , bazen saatlerce kelimeleri boşa savurmaktan veya sarfetmekten daha anlamlı ve daha içten .
Durmak, nasıl ağır bir sallantıdan başka bir şey değil ise; susmakta kendine fısıldamaktan başka bir şey değildir. Bu sebepledir ki insanın hayatı boyunca konuşmayı bıraktığı tek bir evre bile yoktur. insanoğlu kısmen başkaları ile çoğu zamansa kendisiyle konuşma halindedir. iç sesinizi dinlemeye çalışın… Mutlak sizinde ona söyleyecekleriniz olacaktır. iyi muhabbetler
konuşmayı öğrendiği andan ölene kadar sıradan bir insan kaç kelime konuşur yada kullanır? sadece konuşup konuşup havayı dolduruyoruz, gizliden gizliye o hecelerin içinde hatırlanmaya değer bir şey söylemiş olmayı umuyoruz sadece! fakat aslında gerçekleri biliyoruz: söylediğimiz, konuştuğumuz çoğu şey anlamsız.
konuşmak. yani bu dilin kırılmaz kemiği. beynin köpekliği yani. sussan gönlün yok konuşsan beynin razı değil. değil miydi? çünkü en büyük tüketim aracıdır konuşmak. çünkü biz her şeyimizi konuşarak bitiririz. anlaşarak ayrılmalarımız mesela. hoşçakalışlarımız dostça. oysa susuşun incitmeyen bir dili vardır, bir dokunuşun en ala.
hayvanlar albümünün en leziz şarkısı. yasemin mori 'nin başyapıtı sayılabilecek hayvanlar baştan sona mükemmel tınlıyor kulakta. bu güzel tınlayışın en nadide halkası ''konuşmak'' işte.
mükemmel bir şarkı. nokta.