Kesinlikle konuşmak. Normal hayatta fazlaca jest ve mimiklerini kullanan biri olarak kendimi çok iyi ifade edemiyorum yazarken .
Jest ve mimiklerini çok kullananlar anlayacaktır beni.
Tabii ki konuşmak. Yazarken dile getirmek istediğimiz şeyler yanlış anlaşılabilir. Anlatmak istediğimiz şeye ses tonumuz ve mimiklerimiz destek olursa onu daha doğru ifade edebiliriz.
Yerine göre. ikisinin de lazım olduğu yerler ayrı ve gerekli. Bazen konuşamadıklarımızı yazıya dökeriz. Bazen sayfalar dolusu yazıyı tek cümleyle ifade eder işi bitiririz.
Ikisi de diyebilirim.
Yazmayı seviyorum cünkü kendimi yazarak iyi ifade edebildigime inanıyorum fakat konuskan biriyim konusmayı da severim.
Sanırım karsımdaki kisiye gore degisiyor bu. Mesela bazıları okumayı sevmez gözünün icine baka baka anlatacaksın bir seyleri. Bazıları da konusulmasına tahammul etmez sessiz sakin okumayı tercih eder.
Ikisine de varım.
Konuşmada doğaçlama ağır bastığı için verilmek istenen mesaj her zaman sağlıklı olmayabilir. Burda söylenen kelimelerden ziyade beden dili oldukça önemlidir.
işin yazma kısmına gelirsek burada muhabbetin kurgusu ön plana çıkar. eğer yazışmalardaki muhabbet kurgunuz iyi olursa karşı cinsi çemberinizde tutmanız kolaylaşır.
mühim olan kafanızdaki senaryoya karşı cinsi dahil etmektir.
konuşmak anlaşıldığın ve anladığın zaman harika bir olay. hatta zamanı bile durdurabilir bazı sohbetler. konuşmayı güzelleştiren şey eylemin başkalarıyla gerçekleştirilmesi. gerçi ben kendi kendime de konuşuyorum ama konu bu değil*
yazmaksa kişileri bağlamadığından genellikle kelimelere ve kendine karşı en dürüst olduğun zamanda gerçekleştirilir. o yüzden hangisinin daha iyi geleceği zamana, mekana ve hissiyata göre değişir.
düşünmek... düşünmeden konuşup, düşünmeden yazmak, bilemiyorum da, düşününce düşünmedense acizlik. Evde hiç konuşmayıp hiç yazmayan 4 aylık bir tavşanım var. Bakıyorum bazen, sadece düşünüyor... nasıl da mutlu, nasıl da kıskanıyorum bazen öpücem...