dahil olduğum efsane nesil. tabi ben yazmıyodum, genellikle başkan veya yardımcı görmeden tahtadan adımı silmeye çalışırdım ben. evet evet bildiniz 5 yıl boyunca ne sınıf başkanı ne de başkan yardımcısı değildim.
7 sınıfta başkan yardımcısıydım..
müdür yardımcımız osmanlı tokatçısıydı..
başkan arkadaşlarımı tahtaya yazarken tokatçı sınıfı bastı..
yerine kaçanlar gelsin sıraya girsin dedi.. sıra oluştu.. benle başkan aramızda '' yazık lan bunlara'' diye konuşurken sırayla aynı hizada ve arkama dönmüş biçimde durduğumu farkedemedim.. sıraya geçmiş ve başkana hesap soruyormuş gibi görünüyordum.. bu tokatçı omuzlarımdan tutup ben kendine çevirdiği gibi bastı tokadı.. sonra '' ben başkan yardımcısıydım'' diyemedim ya la..
başkan '' hocam ne yaptınız o yardımcıydı'' dedi..
sonra tokatçı kıpkırmızı oldu utancından ve '' tenefüste yanıma gel çay ısmarlayım '' dedi..
sonra yanına gittim odasında yoktu..
2 gün sonra tayin olmuş..
nereye?
üniversiteyi okuduğum yere.. yolda görmem mi adamı..
adam çalıştığım cafeye geldi.. çay istedi..
işte o zaman sevgilim.. kendisinin bende bıraktığı 3-5 parmak yarasını çıkardım..
3-5 parmak yarası, sanırsınız ki psikopatın kralı.. ama bilmezler ki o 3-5 parmak yarası o hocanın hatırası..
çıktım tahtaya susun yoksa yazarım diye hava bastım millete. kendimce öğretmencilik oynuyorum.
neyse sınıfın en yaramaz çocuğunun adını 700 milyon çarpıyla süsleyip tahtaya yazdım.
öğretmen gelip tahtada bunun ismini görünce biraz hırpaladı.
sonra da.. çocuk beni hırpaladı, güzel dayak yedim.
işte o gün bugündür öğretmen olma hayalimden vazgeçtim.
gerçi ben zaten doktor olmak istiyordum. ama onu da olamadım.
öylesine bir işsizim.*