* çocuklar ben şimdi müdürn yanına çıkıyorum. gelene kadar kimse konuşmasın. sınıf başkanı sende çık tahtaya, konuşanların isimlerini yaz.
sonrasında;
ahmet = x
mehmet = xxxx
deatly = xxxxxxxxxx
- olum yeter artık çarpı atma.
+ banane lan. konuşma sende.
- lan çıkıta öldürürüm dayaktan seni.
+ yine konuştun... deatly = xxxxxxxxxxx
- allah allah... seninle konuşuyorum onada mı çarpı atıyorsun?
+ babane lan. konuşma.
- e kızların ismini neden yazmıyosun?
+ sanane!
- olum tenefüste simit ayran alırım sana. sil ismimi.
+ siktir lan ibne. simit ayranla kandıramassınız beni.
- hiiiii!!! küfretti bana. mehmet duydun mu sende?
/ duydum küfretti. hemen müdüre şikayet edelim.
- edelim. sen bana nasıl küfredersin? seni disipline verdiricem. annemi babamı okula çağırtıcam. kalk mehmet kalk. müdüre gidelim.
+ durun lan. silcem isminizi tamam. bakın siliyorum hatta.
- hehe.. aferim. böyle akıllı ol. ahmet sen neden durmadan konuşuyosun lan? bak ismin yazıyo tahtada. başkan bey, bu ahmet beni çok rahatsız ediyor.
+ ahmet = xx ... deatly = xxxxxx
- hay mına koyayım ya!!!
yaz dostum, yaz beni de yaz seklinde gelisen durumdur.
baris abi derdi onu, aa du bakayim neydi o..
yaz dostuum..
--spoiler--
Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
--spoiler-- *
öğrenciliğin ilk yıllarında hocalara yaranmak ve sınıf üzerinde güç gösterisinde bulunarak nÂm salmak adına yapmak için yanıp tutuşulan davranış.
öğretmenin, "ders zili çaldıktan sonra ben gelene kadar" olarak tanımladığı bir zaman diliminde verilmiş vatanî bir görevdir artık bu o küçük öğrencinin gözünde. zil çalar ya... bu onu kafesinden çıkarmıştır Âdeta. alır tahta kalemini eline. diğer çocuklar tedirginleşir, o ise kendisinden emin;
- fatal, kıza parmak atma! görüyorum ben
+ ama...
- al "fatal" yazdım işte
+ tamam sustum
- trixx, çok konuşuyorsun, bir çarpı daha atıyorum sana
+ at lan at... bir çarpı da benden at...
- salça! o ne biçim kalça, ahahahha
+ dur olm, iddaa oynuyoruz, kafamı karıştırma
- tamam, sessiz ol da...
...
hoca sınıfa döner, nöbetini başarıyla tamamlamış gibi bir ed ile tahta kalemini hocasına sunan "görev adamı" öğrenci, hÂin gibi arkadaşlarını tek tek ispitler;
- hocam, fatal 5 çarpı ayrıca demin osurdu, trixx 3 çarpı, deep 2...
+ Âferin oğlum, ben hallederim, hadi geç yerine sen...
- ehe...
daha o yaşlarda kullanılmaya alışıyormuşuz ya meğersem...
+suphi konuşma lan!
-konuşmadım işte olm
+bak hala konuşuyo..
-peki sen niye konuşuyorsun o zaman?
+ben başkanım olm
-sana da, başkanlığına da, hocana da.. sokayım!!
+suphiyeee bir çarpı daha atıyoruuuz..
-amına koyduğumun ibnesi seniiii.
+çaaarpııı!
-sok..
ve felsefe hocası sınıfa girer;
-sok..soka.sokrates ne demiş arkadaşlar?
+ne demiş sokrates, suphi?
-"konuşmayın lan! seri eksi oy veren ibneler sizi" demiş hocam.*
+oeehh'leyin şunu ibneler!! *+oeoeeoeeeehehehehehehhehheheheh!!! **
büyük bir haz duyulan fakat kendin yazılınca aynı tepki verilmeyen durum. kesinlikle tahtaya yazılma sonrasında verilen cezalar öğrenci psikolojisini derinden etkilemekte.
zamanında beden öğretmenimiz ellerimizi masanın üstüne koydurup kıpırdamadan bekleme cezası vermişti. başkan da kıpırdayanları tahtaya yazıyordu. hiç kıpırdamadan dersin son dakikalarına kadar oturdum.* dersin sonunda elimi kaldırmıştım masadan gayri ihtiyari. yazmıştı pislik başkan hemen beni de tahtaya. ceza alanların içindeydim. ağlamıştım saatlerce. ****
öğretmenin bu kutsal görevi bahşettiği öğrenci görevini başarıyla icra edebilmek içn tahtaya çıkar susun die bütün sınıfı bastıracak bir çığlık atar.sonra bütün sınıf çığlık atar ve tahtadaki 'konuşanlar' başlığı form değiştirerek 'çığıranlar' halini alınca kahkahaya boğulan sınıfı susturmak imkansız hale gelir.
birde çok konuşan isimlerin yanına artı koyulur ve kişi itiraz eder
benim adımın yanındaki 3. artıyı sil ne dedim ben yaaaaaaaa şeklinde bir klasiktir işte.
dünyanın en acımasız işidir. kaç senelik arkadaşın öğretmenin verdiği o ulvi görevle tahtaya geçer, acımasız bir diktatöre dönüşürdü. büyük bir ciddiyet ve özveriyle yapardı işini. böyle zamanlarda bende konuşmamaya dikkat eder, arada ufak kaçamaklarla gençlik enerjimi dindirmeye çalışırdım lakin her seferinde yakalardı bu ibne. ulan vatanı kurtarıyo sanki pezevenk yazmayıver lan bi kerede. böyle diyincede ismimin yanına bir eksi atardı. daha da sinirlenirdim. asabi adamdım ben ufakken. çok fenaydım. gidip küfür ederdim. bir eksi daha atardı ciddiyetini bozmadan. sonra hoca gelirdi, 'evet, bu seferlik bu kişileri affediyorum' derdi. istisnasız her gün böyle olurdu. ama her gün aynı atraksiyon, aynı heyecan yaşanırdı. böyle gitti liseye kadar.
öğrenim hayatının ilk evrelerinde yasanan ve konusan sınıf arkadaslarının isimlerini tahtaya yazma halidir.
sorunları arasında çözmek yerine en ufak problemde üstlerine başvuran bireyin bilinçaltıdır. yazılmamalıdır. şayet benim ismim hiç yazılmamıştır. evet hep bunun ezikliğiyle büyüdüm koskoca ilk ve orta öğrenim hayatımda bir kere bile ismimi tahtaya yazmadılar benim. işte bunun bilinçaltıyla ne zaman nik altıma biri yazı yazsa dünyalar benim olur.
yine de yazılmamalıdır. ispiyonculuğa alıştırılıyor bir nesil böyle.sorunlarıyla tek başına savaşmak elinden geleni yapmak yerine şikayet mekanizması bir anda yerleştiği yerden çıkıveriyor bilinçaltından. "öğretmenim bu konuştuu" der gibi amirim "mahmut işini yapmıyor bütün gün oturuyor" deriz.küçücük çocuk gibi.
bir konuş bakalım mahmut'la neden yapmıyor. geç kalan "mahmut"'u amirim bak saat kaç oldu hala gelmedi diye ispiyonlamaktır sonucu.
sonuç bu hareketlerinin olumlu sonuçlarını alan memurun yalakalığa yönelmesidir. adam kayırmacılıktır. dombililiktir. *
ewt benim, bu kesinlikle benim. ilkokul sıralarındaki pıtırcıgın sınıf başkanı seçilerek, konuşanları ve ayakta duranları tahtaya yazıp, görsel ispiyonlama gibi bir sanatın ilk adımlarını attıgı harekettir.
öğretmenin de olaya karışmasıyla, sınıfta uzak durulması ve iyi geçinilmesi gereken biri haline gelirsiniz..
itiraf:
canlarım... şimdi farkettim de siz konuşmamışsınız, ben uyuz olduklarımı yazmışım. hadi bakalım bunu da burdan itiraf ediyorum.
ilkokulda sınıf başkanının sevmediği öğrencilerden intikam alma yolu... bu sistemle aslında toplumsal bir gerçekliğe çocuklar hazırlanmaktadır zira pek çok öğrenci büyüdüklerinde otoriteyi temsil eden güçlere boyun eğmeyi yoksa başının derde gireceğini bu sistemle öğrenir.
askıda montunu montunun üstüne astığına kıyamaz diğer herkese acımadan çarpı atan o ufaklık ama. arada çaktırmadan siler ya da sırf göze batmasın diye bi tanecik atar.
Ben ilkokulda iken, konuşanların tahtaya yazılması diye bir saçmalık vardı. Konuşmanın nesi kötü olabilir ki? insan bu konuşa konuşa anlaşacak tabi, el işaretleri yapacak değil ya! Geçmişte konuşanları sırf konuştu diye yadırgıyorlardı, cezalandırıyorlardı şimdi ise "niye susuyorsunuz sesinizi çıkarın" diyorlar.