ilkokul ve ortaokulun değişmez eğlencesidir. teneffüs bitiş zili çaldığı zaman veya boş ders olduğu zaman sınıf başkanı tahtaya kalkar ve konuşanları yazmaya başlar. kıl bir başkan varsa yanmışsınız demektir. tahtaya konuşanları yazar üstüne bir de çarpı ya da artı artık allah ne verdiyse yazar. sonra da hoca gelene kadar silmez şerefsiz. hoca da sert birşeyse ki genelde öyle olur sonra seyreyleyin gümbürtüyü. bir de silinme olayı vardır. tahtaya yazıldığın zaman 2 dakıka uslu durursun başkan da insafa gelerek seni siler ama ne silme... kimisi önce çarpıları siler yavaş yavaş, ağırdan alır ki hoca geldiğinde dövecek biri olsun. bir de harf harf silme vardır ki hiç demokratik değildir. adın ali ise hemen silinirsin ama abdurrahman ise yandığının resmidir. bazen hocalar ders anlatırken başkanı kaldırır o zaman yazdırır. direktifleri de kendi verir.
bu bir daha o tahtadan silinemeyeceğiniz anlamına gelir çünkü siz hocanın özel konuğusunuzdur. ya ders sonunda sözlüye kalkarsınız ya da bikaç tokat yeyip öyle gidersiniz evinize. insana o zamanlar çok koysa da şimdi bunları hatırladığımızda yüzümüzde anıların getirdiği bir tebessüm oluşur ve "keşke yine o heyecanı yaşasam" deninir.
genelde ilkokulda liste başı olduğum sıralamadır. aslında o çocuğun sosyalliğini göstermektedir.ne kadar çok arkadaşınız varsa o kadar çok konuşursunuz. ne o öyle? az konuşan çocuk ilerde iyi işler yapamaz.*
ilkokulda, ilk okuduğumda dialogla uzlaşma manasında, yaramaz kişinin huyundan gidip onu kazanma (konuş, anlar) stratejisinin güdüldüğünü sanıp bu durumu suistimal ettiğimde cevabını anında aldığım liste. *
öğretmenin sınıftan çıkması gerektiği anlarda tehdit unsuru olarak bir öğrenci seçip tahtaya dikmesiyle oluşan liste.
öğretmenin sınıfa geri dönmesiyle isimleri tahtaya yazılmış kuduruk öğrencilerin ya kulakları çekilirdi ya da avuç içlerine tahta bir cetvel şaplak olarak inerdi. sınıfın kabadayılarını bu listeye yazmak g.t isterdi. zira okul çıkışı sizi bir tenhada kıstırma ihtimalleri yüksekti.
bir de uslu duranlar listesi vardı. uslu duranlar listesine girebilmek için seçilmiş öğrenciye türlü yalakalıklar yapılır ya da kollar iki yanda kavuşturulup put gibi oturulurdu sırada. öğretmenden bir ödül de alınmazdı. salaklıktı.
sınıf başkanı arkasını dönünce XXX leri silebildiğim listedir.
ayrıca ne kadar X' niz var ise, o kadar da yaramaz ve cool olursunuz sınıfta.
(bkz: beni sizler yarattınız)
sinif baskani bunyenin tenefus sonu ile hocanin gelisi arasinda kalan surede tahtaya cikip yarattigi listedir.
ben cok yaptim bu listeden sozluk.. cunku bi cok kez sinif baskani olmuslugum vardir.. hatta soyle diyim sinif baskanini hoca belirliyorsa kesin ben oluyordum.. cunku o yillarda cok sisman oldugumdan zaten yaramazlik yapamiyordum, kuduramiyordum, kosusturamiyordum zira hemen yoruluyordum lan... neyse efenim ben ayni zamanda sevilmeyen de bir tiptim zira herkesi ogretmene ispiyonlardim.. dolayisiyla kimse benle konusmazdi da.. e hal boyle olunca ogretmenler icin ideal sinif baskani ogrenci oluyordum.. ama bazi isguzar hocalar secimle falan belirlerdi baskani.. oyle olunca aday olsam da hep sifir oy alirdim.. zati demokrasiyi hic sevmezdim o donem...
neyse.. ben hep gicik olduklarimi bir de goz koydugum kizlari yazardim o listeye.. hani gucumun, kudretimin farkina varsinlar da benden etkilensin haspalar diye.. lakin pek ise yaramazdi.. ise yaramadikca daha cok hirslanip yanlarina daha cok carpi atardim ben de kizlarin... oyle iste.. guzel gunlerdi lan sozluk... makam, mevki bunlar guzel seyler.
sınıf başkanıysanız, listeye ismini yazdığınız tiplerden "susarsam silcen mi" "bak uslu duruyorum silsene" "silmezsen döverim bak" gibi tehditler almanız kaçınılmazdır. fakat bu tehditlerin sonunda iyice sinir olursunuz, basarsınız çarpıları ismin yanına. hafiften yalvartmak istersiniz, "bak hoca gelicek nooolur sil" yalvarışlarını duyup hafiften sırıtırsınız, silgiyi çarpıların yanına götürüp siler gibi yapıp silmezsiniz, iyice kudurtursunuz. ama sonra yine de üzülüp silersiniz.
yanına bir de uslular listesi yaparsınız tam sınıfın kızlarına layık. bu listeyi gördükleri andan itibaren hepsi kolları bağlar, suratları olabilecek en masum ifadeye sokup bir bekleyiş moduna geçerler. bir iki kızı yazarsınız, diğerleri rahatsızlıkla yerlerinde kıpırdanmaya başlar, "bizi de yazsana" der gibi. 9 isim yazarsınız, ama listenin sınırı vardır, 10 kişi yazmanız lazımdır, hoca böyle demiştir. hocanın sesi yavaş yavaş duyulurken 10. olmak isteyen tüm kızlar "yaa beni yaz bak 10 dakikadır konuşmadım" gibilerinden söylenmeye başlarlar, normaldir, bizim hoca uslular listesindekileri çok severdi çünkü. 10. kızı son dakikada seçip hemen ekleyiverirsiniz listeye, bu durumla 10 dakikadır kolları bağlı olarak oturmaya çalışan kızlar birden çirkefleşir, "ben de çok usluydum yazmadı hocam" diye bağrınmaya başlarlar. hocadan fırçayı da siz yersiniz.
şimdi salakça geliyor, fakat o zamanlar en büyük eğlencelerden ve hayatın nadir streslerinden biriydi çoğumuz için...
- susunnn arkadaşlar hoca gelicek şimdi..
- susunnnn konuşanları yazıyorummm
- susunnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
- bu bu böyle olmuycak en iyisi konuşmayanları yazayım..
1) ahmet
2) mehmet
müdür yardımcısı sınıfa girer.. sınıfta çıt yok.
tahtada adı olanlar buraya gelsin.
- hocam şey ya kem küm
- güm pat
bir de bunun kağıda yazılanı vardı. eğer tahtaya yazdğında ve yanına çarpı attığında hala konuşmaya devam ediliyorsa bu uyarının üst kademesi olan kağıda yazılırdı.*