ilköğretimde sınıf başkanlarının* öğretmen sınıfta değilken sınıfta konuşan ve yaramazlık yapanları yazdığı listenin adıdır. konuşanlar listesi otoriteyle sorunlu olan çocukların arz-ı endam ettiği bir penceredir. sosyalizasyonun merkezindeki en büyük otorite düşmanıdır onlar.
--spoiler--
Ne sinirdi ilkokulda değil mi? Konuşmak yasak, konuşanları da tahtaya yazarlar.
Şimdi, güya eğitim insanı geleceğe hazırlayan bir şey, ama bu konuşanların ceza alması insanı hangi mesleğe hazırlıyor merak içindeyim!
Çünkü benim bildiğim kadarıyla size sustuğunuz için para ödenen bir meslek yok. En azından benimki öyle değil.
Mim sanatçısı olmadığınız sürece, "Okulda sus dedilerdi, ben de bütün gün susup otururum, gelsin başarı, gelsin şöhret" gibi bir yanılgıya düşmemek lazım.
Hatta aslında tam tersi doğrudur diyebiliriz.
Konuşup tahtaya yazılan arkadaşlar, sizlerden biriyim ve sizi anlıyorum! Hiç endişe etmeyiniz. Siz nasıl olsa bir baltaya sap olacaksınız. Bu hayatta bir kere bile tahtaya yazılmamış arkadaş ise yaşamı boyunca itilip kakılacak ve büyük ihtimalle 40 yaşında hâlâ anne babasıyla oturuyor olacak! Yalnız tah-
taya yazandan korkacaksın, onunla iyi geçinin, ne olur ne olmaz!
Aslında olay çok nettir.
Tahtaya yazdığımız isimler, şimdiden bir şöhret kazandılar, buyrun. Bütün sınıf onları tanıdı! Ayşegül, Mehmet, Ser-kan. Şimdiden isim yaptılar, şu veya bu şekilde! Diğerleri ise "diğerleri" olarak kalacak.
Ayrıca, o konuşanlar, demek ki söyleyecekleri bir şey var da konuşuyorlar. Ne kadar boş olursa olsun, en kötü ihtimalle, arkadaşına "Benim çilekli silgim var, bak, senin var mı?" falan bile diyor olsa, demek ki o ileride sosyal bir insan olacak, en azından.
Sessiz arkadaşlar, sizlere de teşekkür ediyoruz, belli bir şey ki mesela gazeteci olmayacaksınız. Avukat, doktor, mümkün değil. Sahne sanatçısı, yönetmen, oyuncu, şarkıcı, televizyoncu asla. Yani kendinizi bilgisayara vermediğiniz sürece zengin olma ihtimaliniz yok!
sınıf başkanımız eline tebeşiri aldığı anda büyük harflerle konuşanlar ve altına çizgi atıncaya kadar sınıfça sıralara vururduk. o çizgi tamamlanınca da bir sessizlik hakim olurdu sınıfa. suratlarda da sevimli bir gülümseme. özledim lan okul günlerimi. keşke yine çocuk olsak.
yeni keşfettiğim youtube kanalı. hasan can kaya diye birinin sunduğu program (dün tanıdım hakkında bilgim yok ama muhabbeti sarıyor).her hafta bir ünlüyü konuk edip seyircilerle muhabbet ediliyormuş. onur buldu ve halil sezai'nin konuk olduğu programları izledim diyaloglar epey komik. alta linki bıraktım izleyin derim.
youtube da yayınlanan bir talk show. son bölümünü izledim. bi miktar komik. gülmek isteyince güldürüyor zaten ben hep gülmek istiyorum. eğlendim.
komik olan her şeyi bulup izlemeye yemin etmiş gibiyim. kepaze bir yaşam.
Başlardaki az çok tolere edilebilir ahlaksızlık seviyesi giderek fuhuşövücü ve illegal içerikle beraber epey arttı.Ne güzel gülüyorduk abi sıçtınız iice.
Ne geniş nesebiniz varmış bee...
Şerefsizlik hikayeleri de önce güldürdü, sonra acı tad bıraktı.
bir stand up programı. açıkçası ilk başta severim diye izlemeye başladım. ama izleyince anladım ki bayat klasik bel altı sanki eğer tema cinsellik olmayacaksa espri yapamayacağını zanneden bir eleman almış mikrofonu eline dolaylı yoldan herkesi aşağılıyor falan. ha zamanın ustası nejat uygur da bel altı vuruyordu bazen ama şartlandırılmış bir şekilde yapmıyordu. izlenmez diyemem izlenir elbette ama ben daha farklı bir şey beklerdim.
argo ve küfrü abartılı bulmadığım program, hatta keşke sansürlemeseler de keyfimiz kaçmadan gülebilsek. 10. bölümde hasan can kaya'nın dediği gibi "burda hepimizin hayatları yokuş aşağı gidiyor. önemli olan bunlara ağlayacak mıyız utanacak mıyız yoksa gülecek miyiz?" o an gerçekten hoşuma gitti adam. öncesinde de sevmiştim gerçi.
öte yandan tr'de ne kadar angut varmış onu da gözler önüne seren program. adam "sevgilimi aldattım hohahaha" diyor millet gülüyor. orospu çocukluğunun bu kadar destek gördüğü başka bir yer görmemiştim. erkekler de basbayağı "kız düşürmeye" gidiyorlar söylediklerine göre. iğrençsiniz ulan ibneler.
edit: hasan can kaya'nın kendi başlığına da yazdım ama doyamadım yazmaya hahaha. program resmen milletin mallıkları üzerinden yürüdüğü için son birkaç bölümdür kabak tadı vermeye başladı. orada da yazdığım gibi artık soruları çeşitlendirse veya eğlenceli yanıt alabilme potansiyeli daha yüksek sorular bulsalar çok daha iyi olabilir. ayrıca programda mal görmekten sıkıldık amk daha değişik konuklar ağırlasalar keşke ama biletli gösteri şimdi ona da bir şey yapamaz herhalde.
Akşam akşam ilkokul tahtasını akla getirendir. Hoca yokken sınıf başkanı pek severdi listesini tutmayı.
Konuşanlar: alişan, ismail, fipo, bedirhan... avcumuza cetveli az yemedik. yazdın da noldu irem başın göğe mi erdi?
Beni yalnız bırakın nostalji yapcam biraz. Nerdeydi mektep fotom?
Marjinal olmayan tip yok hıamına. Öyle marjinal tipler katılıyor ki hasan can bile bazen üzülüyor aq biz bi sik yaşayamadık diye, bunu hissedebiliyorum.
Bu topluma yakışır...rahatlıkla öküzlügun ayırdına varamayan, espiri ya da saka yapmak için hep bir başkasına ihtiyac duyan, her espirisinin konusu bir başkası olan çünkü başka bir şey üretemeyen garip bir konsept. Bunun adı mizah degil bro bu tasak geçmek...
günde 500 kere karşıma çıkan az önce dur bi izliyim dediğim, izlememekte direndiğime tekrardan hak verdiğim program. bi tane anlaşmalı bi oyuncusu var sürekli lafa atlıyo, esas adam sürekli onu aşağılıyo ve millet de gülüyo. ne yani bu şimdi?
biz de kacirmadan izliyoruz manitamla. ve bazen o kadar sasiriyoruz ki. cidden cok orospu cocugu var etrafta. millet birbirine neler yapiyor, bizim dusunemeyecegimiz seyleri insanlar birbirine yapiyor. sukrediyorum valla boyle bir insana denk gelmedigim icin.