eski bir filmdir. konusu bellidir. oyuncularını öyle çok seversinizki, bıkmadan defalarca izlersiniz.
ömercik olabilir, hülya koçyiğit olabilir, kadir inanır olabilir.. otuz kırk yıl önce istanbul nasılmış kıyaslama imkanınız olur. çok konsantre olmanıza gerek yoktur. sağlam sahnelerde ağlasanız yeter.
yada gülebilirsiniz de. süt kardeşler de kemal sunal ve şener şen öyle komiktir ki hasta adamı iyi ederler.
doktorlar ellerinde bir çantayla gelip üç ay ömrü kalmış der giderler. cevat kurtuluş hep uşaktır köşkte.
ya da erol taş hep kötüdür. sadri alışık adam gibi adamdır, çok güldürür çok ağlatır. tarık akan şımarık,
halit akçatepe kekemedir. gülşen bubikoğlu dünyanın en güzel kadınıdır. birbirini çok sevenleri ayıran
suzan avcı, gökhan güney vardır. ediz hun deniz subayıdır. adile naşit ve münir özkul turşu satarlar.
hababam sınıfı ise dünyanın en iyi film müziğine sahiptir, hızlı çalınınca eğlenceli, yavaş çalınınca çok
hüzünlüdür. film başlarken yada bitmesine yakın, görüntü çizgili olur. sesler uzar kısalır. çiçek abbas
ise en favori filmimdir. ilyas salman ve şener şen bu filmde biz gülelim diye oynamışlar.
her eski türk filmi elbette oturup izlenmez. öne çıkanlar vardır. selvi boylum alyazmalım, sultan gibi.
filmleri unutulmaz yapan bir özellik aynı ilgiyi halen daha görmeleridir. geçen yıl selvi boylum al yazmalım onarıldı ve tekrar vizyona girdi.
tiyatroya, sinemaya hayatlarını adamış şahsiyetler sayesinde yapabildiğimiz şeydir.
bilmiyorum hababam sınıfı'nı kaç kez izledim. bildiğim tek şey varsa her sahnesini ezberlediğim. birazdan ne olacağını bildiğim halde o sahneyi beklemem, şaşırtıcı olanı o sahneye gülmem, gülebilmem.
aynı şeyler şimdiki diziler için geçerli değil maalesef. çok sevdiğiniz bir dizi olsa dahi ikinci seyredişinizde bıktığınızı hissediyor, kanalı değiştiriyorsunuz.
bu da şunun göstergesidir ki, yeni diziler eski filmlerin tadını vermiyor. o filmlerdeki çoğu eskimiş espriye gülebilirken aynı espri şimdi yapılsa gülmüyoruz.