Liberallerin yaşadığı en büyük sıkıntı ve karşılaştıkları en ciddi engel.
Şöyle ki:
Dünya genelinde görülen güçlü merkezî devlet yapısı, yüksek hiyerarşi ve sıkı kontrol gerektiren, çok işçi çalıştıran, devletten destek alan endüstriyel kuruluşlar, geleneksel tarım yapanlar, henüz servisleşmesini bitirmemiş sektörler ve kurumlar konstrüktivist grup ve kurumların başını çekiyorlar ve bu kesimler genel manada liberalizmden nefret ediyorlar.
Millî eğitim, cezaevleri, ordu, sosyal güvenlik mekanizmaları ve daha bir çok "bürokratik" yapı da liberalizmden nefret ediyor, elbette kendilerince haklı olarak.
Liberalizmin güçlendiği her alanda bu odakların güç pastasındaki payları azalacak, bireysel haklar ilerleyecek.
Bu sebeple her türlü lobilicilik yapılarak liberallerin önü kesiliyor.
Kürtler, Alevîler, başörtülü kızlar, Ermeniler gibi yapay iç düşmanlar oluşturulup sıradan vatandaşın özgürlük talepleri erteleniyor.
Küresel krizin faturası gerçek sorumlu olan müdahaleci devlet kurumlarına değil "fazla" serbest olduğu iddia edilen piyasaya kesiliyor.