Çinlilerin kullandığı yemek çubuklarının (chopstick) mucidi.Ağır savaşlar geçiren çin halkının çatal bıçağı savaş aletleriyle özdeşleştirmesinden dolayı, sofrada barışın sağlanması açısından tahta çubuklar kullanılmasının daha mantıklığı olduğunu düşünen filozof.
konfüçyüs'ün ülke yönetimi hakkındaki güzel bir cümlesi şöyledir;
''Memleketini erdemi ile yöneten bir kimse,yerine daima koruyabilen ve bütün yıldızların kendisine tabi olduğu kutup yıldızı ile karşılaştırılabilir''
insanların dokuz düşüncesi vardır:
1. Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
2. Dinlediklerinde iyi duymayı düşünürler,
3.Görünüşleri bakımından cana yakın olmayı düşünürler,
4.Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
5. Konuşmalarında doğru sözlü olmayı düşünürler,
6. işlerinde ciddi olmayı düşünürler,
7.Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
8.Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
9. Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler.
Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu
örneklerle göstermek olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınıfın tam karşısına
geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde
vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı. Öğrencilerin meraklı
bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra,vazoyu yere
koydu ve şöyle dedi: Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı
yiyebilir. Çocuklardan biri açıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun
dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama
başaramıyordu. Elimi çıkaramıyorum! Konfüçyus, Elmayı sıkı sıkı
tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır,
dedi. Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu
olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık
okunuyordu. Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir
fikriniz var mı? Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma
vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi
gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Konfüçyus,
Fakat bu, göründüğü kadar basit değil dedi. Elmayı havada tutuyordu
konuşurken. Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir.
Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda,
ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür
bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son
vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst
davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. işte, ancak o
zaman hedefinize ulaşabilirsin.
ilkokulda öğretmenden şamar yememe sebep olan büyük düşünür.
ilkokuldaki öğretmenim kendisiyle çelişen , kendisine yakışmayan,düşünme kabiliyetinden yoksun bir adamdı.zira okulun hademesi dersimize girse daha faydalı olurdu.
yine hergün ki gibi aynı herifin dersinde (ilkokul 4. sınıftaydım yanılmıyorsam)
adam bir söz söyledi ve sınıfa sordu bunu kim söylemiştir diye sordu
kimseden cevap yok herkes birbirine soruyor ,sus işte ne atlarsınki , espiri yapıcam ya , fısıltı şeklinde ağzımdan ''konfüçyüs'' çıktı.
anlık sessizlikler olurya çıt dense herkes duyar , denk gelmişti ağzımdan çıkan , o adamın ismi o sessizliğe.
o yaşta kim bilir konfüçyüsü ama ben biliyordum işte ve bilmenin suç olduğunu öğrenmem için beyinsiz öğretmenden tokat yemem yetti.
oysaki sorabilirdi , öğretebilirdi kim olduğunu ve neden söylediğini.
o yaptığından sonra okula gelmeyi o yaştaki hangi öğrenci ister, yediği saçma tokat sonrasında hangi öğrenci sever öğretmenini?
çok şükür 2 ay sonra bırakmıştı sınıf öğretmenliğini isabet olmuştu.
hala aklımdadır konfüçyüsün bana attırdığı ve sınıfın ortasında eğitimin ne demek olduğunu bilmeyen öğretmen sıfatını yanlışlıkla alan adamdan yediğim tokat.
sonraları öğrendim atatürk söylemiş o sözü;
Öğretmenler; , yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır...
asıl olay kimin ne meslek yaptığı değil aslında , herkes birbirinin öğretmeni olabilir.
yanlışlar tokatlarla ,hakaretlerle düzeltilmez,düzeltilemez.
zamanında yapılan bir hata bir insanın , hatta bir toplumun parçalanmasına , bölünmesine ,yok olmasına sebep olabilir.
sadece biraz daha dikkat.
yaptığınız eylem sonrasında bir daha evren hiç bir şekilde aynı olmayacak,evren tamamen değişti artık ve yapacağınız eylemin hangi zamanda nasıl sonuçlar doğuracağını asla bilemeyiz.
hayatımız hassas dengeler üzerindedir ve yaptığımız herşey iyi ve kötü sonuçlar doğurabilir.
(bkz: kelebek etkisi)
(bkz: #8836972)
konfüçyus'a bir gün soruyorlar, " sen hiç dua etmiyorsun, ne biçim din adamısın ? diyorlar, baba bakıyor ve "benim duam, yaşamımdır. "diyor.soru soran adamlar da "mortingen ştıraze" oluyorlar. en büyük ibadet, doğru insaniyet.
Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar,
bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasındadır. -Konfüçyus
konfüçyüs dedi ki: '' kültürü iyice inceler ve düzenli bir yaşama uygularsanız, yabanıl olmaktan kaçınabilirsiniz.''
biri konfüçyüs' e insancıllığı sordu.
konfüçyüs yanıtladı: '' evde saygıdeğer, işte ciddi, insan ilişkilerinde sadakatli, yatakta o. ospu olun*. uygar olmayan bölgelere dahi gitseniz, bu erdemleri elden bırakmayınız.
"insanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. insanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır." şeklindeki aforizmanın sahibidir.
"kendinize yapılmasını istemediğiniz bir davranışı başkalarına yapmayın!" sözü kendisine aittir. ona göre ölümden sonrası bilinmemelidir. zira; ölümden sonra bir hayatın olmadığını bilen kişi, ölüye dair duyulan saygıyı da önemsemez. ölümden sonra yaşandığını bilirlerse de, sevdiği ölülere kavuşabilmek için canlarına kıyarlar. en iyisi mi? hiçbir şey bilmeden yaşamak ve olana katlanıp razı gelmektir.
yönetilen sınıfı oligarşiye kolayca boyun eğdirme misyonu yüklenmiş, sistemlerin rol model olarak sunduğu her dönemde var olan ve var olacak olan bilge görünümlü düzen adamlarından birisidir.
fakat oldukça dar işlevi olmasına rağmen şık laflar ettiği de bir gerçek.
örneğin; ahkam kesme hususunda, hadsiz olan ve doğaları gereği hadsiz kalacak cahillere, anlayamayacakları şöyle bir aforizma ile seslenmiş:
konfüçyüs bir öğrencisine dedi ki; '' sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi? bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla. ''