göründüğü kadar masum olmayan bu alan; sınırlarından uzaklaşınca insanı huzursuzluk, stres ve rahatsızlık gibi duygulara sürükler. kendimizi hayata karşı pozitif hissettiğimiz her an konfor alanındayız demektir. lakin bu alan egomuzu okşadığı için, beynimiz alanı terk etmek istemez. bu durumda takılı kalmak, tabir-i caizse paslanmak ve zamanla mutsuz olmak kaçınılmazdır. kişinin hayatı monoton hale gelir. ilerleme, değişiklik olmaz.
kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılamasına en müsait olan alandır.
çocukken dizilerde ve çizgi filmlerde gece evde oturan insanlara gıptayla bakardım. çocukken çizdiğim resimlerde evler ve gece evde oturan insanlar çizerdim.
Konfor alanında olan kişiye götünü devirip keyif yapıyor muamelesi yapılmamalı. Adam çıkabilse çıkar. çok konforlu hissettiği için takılmıyordur o alanda.
kapitalizmin "bak eskiden günde 16 saat güvencesiz ve perişan bir halde çalıştırırdım seni, komünistler yüzünden 8-10 saate düştü bu. arta kalan saatlerinizde uyku uyuyabildiğinizi, sevdiklerinize vakit ayirabildiğinizi, tövbe haşa neredeyse onur sahibi varliklar gibi dolaştığınızı görüyorum zoruma gidiyor. oysa 19. yy ne güzeldi" demek yerine "siritmaz bu" diyerek piyasaya sürdüğü kişisel gelişim sloganı, emekçinin kafasını karıştırma aparatı. yemeyin la bunu!
konfor alanının dışına çıkmak derken, herkesin aklına daha fazla iktisadi kâr için riskli bir girişimcilik geliyor. bu da normal çünkü zaten bu anlayış bu temelde inşa ediliyor. oysa bahse konu olan şey maddiyat değil de hak, hukuk, adalet, özgürlük arayışı ise, yine aynı muktedirler tarafından konfor alanını namusun gibi koruman salık veriliyor. o zaman günde 18 saat da çalışsan, iki kuruşa köpek gibi muamele de görsen, iki fikrini ifade etme olanağın her türlü gaspa da uğrasa, solucan gibi yaşamaya mahkum da edilsen her fırsatta "konfor alanının dışına çık" diye kafa ütüleyen çark, ilk örgütlü itirazında bu defa "iyi kötü bir işin var, kira da olsa yuvan var, bak çocukların sağ en azından, otur oturduğun yerde" diyerek az ile yetinmeyi salık veriyor, konfor alanını övmeye başlıyor.
illa konfor alanından çıkacağım, diyorsanız da bu salt maddi kâr amaçlı olmak zorunda değil. haklarınız için de çıkmayı deneyin oradan. zaten dipteyiz kaybedecek bir şeyimiz yok.
insanın stabil yaşam seyrinde rutin güvenlik ve rahat olduğu bölgesi..
--spoiler--
Konfor alanı, kişinin kendini en rahat ve güvende hissettiği zihinsel bir bölgedir. Bu alan içinde, kişi yeni riskler almadan ya da alışılmadık bir durumla karşılaşmadan rutinini sürdürebilir. Psikolojik olarak bu güvenlik hissi, kişiye büyük bir huzur sağlar ve stres seviyesini düşük tutar. Rahatlık, bilinen ve kontrol edilebilen ortamlarda olmakla doğrudan ilişkilidir. Ancak bu durum, çoğu zaman gelişimimizin önünde bir engel olabilir. Çünkü insan zihni, bilinmeyene karşı savunma mekanizması geliştirirken bilinene sarılır ve konfor alanı dışına çıkmayı risk olarak algılar.
Bu güvenli ve rahat alan içinde kalmanın getirdiği en büyük avantaj, kişinin stres ve kaygıdan uzak durmasıdır. Ancak sürekli bu alanda kalmak, bizi yeni deneyimlerden ve öğrenme fırsatlarından mahrum bırakabilir. Konfor alanı bir nevi "emniyet kemeri" gibidir; hayatı koruma altına alırken aynı zamanda keşfetme özgürlüğümüzü kısıtlayabilir. Bu nedenle, her ne kadar güvenlik ve rahatlık ihtiyacımızı karşılasa da, kişisel gelişim için sınırları zorlamamız gerekebilir..