gecenin bir yarısı gelen komşunun veledini bazen fonksiyon bazende iki bilinmeyenli denklem çalıştırmaktır.
''lan benim zaten bilinmeyenlerim karışmış, dersleri salmışım bide sana mı bakıcam'' diyemiyorsun tabi, paşa paşa çalıştırıyosun. gelmeyin lan artık, okulu bırakıp etüd bürosu açıcam şerefsizim. o değilde iyi para varmış bu işte.
annesinin; oğlum-kızım nasıl anlıyor mu?, sorusu üzerine gerizekalı bu toplama işareti ne onu bilmiyor diye içten cevap verip dıştan; tabi çok akıllı, lep diyorum leblebi oldugunu kavrıyor, cevabının mecburi olarak verilmesi durumunu gösteren ızdıraptır.
çok zor bir durumdur. çocuk eve gelir ve süreç başlar. aslında çocuğa anlatılacaklar çok basittir. ancak çocuğumuz ''şuna x de onu öbür tarafa at'' cümlelerini anlamaması sebebiyle benim aklımı karıştırıyor diye gidip annesine şikayet eder. annesinin gelip suratıma ''tüü senin gibi mühendise, hem anlatamıyor hem de aklını karıştırıyorsun'' demesiyle süreç son bulur.*
+ evet tunacım, bugün matrislere $öyle bir bakalım.
= funda abla?
+ söyle ablacım..
= geçen parktaki çocuk kimdi?
+ ee..tunacım, bunlar uzun meseleler, üniversite ortamı biraz değişik. biz konumuza dönelim.
= ya hayır, parasıyla değil mi? biraz konu$alım, n'olur ?!, ileride n'apıyon diye sorduklarında karıyla kızla dola$ıyorum demeliyim ben de..
+ 3>é%&?=(&
bir zamanlar var olan tıpçı sevgilimin kırıkkale'de tuttuğu eve yerleşmesinden iki gün sonra başına gelen eylem.
-hoşgeldin kızım ne okuyun sen bakayım?
+tıp fakültesinde okuyorum teyze.
-benim oğlan da 5. sınıfa gidiyor, ona bi zahnet matematik çalıştıversen?
+ne demek teyzecim, ben sizler için varım bu apartmanda.
kapıyı açtıktan sonra karşınızda komşunuz ve arkasına saklanmış ağzı yüzü batık bir çocuk ebek ebek size bakmaktadırlar.
komşu: evladım şu (çocuk) matematik dersinden bişey anlamamış. neydi o kokek mi kekok mu ?
çocuk: ebob ekok.
k: heh işte herneyse. şu çocuğu çalıştırıver be oğlum. sevaptır. babası kızıp duruyo zaten ders çalışmıyosun diye. hadi güzel çocuğum.
malum kişi: ee peki tamam.
saatler geçer, anlatırsın anlatırsın ama çocuk bi bok anlamaz. ama çocuk sizden hoşlanmıştır. ertesi gün annesinden izin alarak tek başına kapınıza dayanmıştır. çocuğa şöyle bi baktığınızda elinde defter kitap yoktur. çocuk tek kelime etmeden içeriye bodozlama dalar ve taşakları yayar.
tüm iyi niyetinizle bir defa yaptığınız takdirde göreviniz hale gelir. ne zaman matematik ödevi olsa vakitli vakitsiz gelir. bir de çocuk zor anlıyorsa yandığınızın resmidir.