evet proleterya diktatörlüğünden başlıyoruz... ilk önce burjuvazi tasfiye edilecek. üretim araçları alınacaktır ellerinden. kollektifleşecek o üretim araçları. bu dönemde şiddet hat safhada.
sonrasında komünizmin alt aşamasına geçeceğiz. sosyalist toplum oluşacak. sen birine bir şey vereceksen ihtiyacına göre değil, onun verdiği emeğe, yeteneğe göre vereceksin. üretim araçlarında özel mülkiyet kalmadı. artık insan insan tarafından sömürülmeyecek.
ve artık geçiyoruz... komünizmin üst aşamasına.
bu dönemde herkese ihtiyacı olan verilecek!
ne ekersen ne biçersin değil, sosyalist toplumdaki gibi. açsan ekmek fazla verilecek, toksan az.
artık sınıf farklılığı yok ortada.
yani devlete ihtiyacımız kalmadı değil mi?
çünkü devlet bir baskı ve zorlama aracıdır! siyasal iktidarın zor kullanma gücü vardır ve gerektiğinde bu gücü kullanır. siyasal iktidar bu gücü devlet adına kullanır.
toplumda her zaman biri üstün olmak ister.
bu yüzden ütopyanın hasıdır.
komünizm bir devlet yönetim biçimi değildir. sosyalizm bir yönetim biçimi ve tüm dünya devletlerinin mutlak, tek bir sosyalist düzen içerisinde bulunduğu duruma (yani tüm devletlerin sosyalist olduğu, aslında ortada devletin falan kalmadığı) komünizm adı verilir.
ek olarak...
"insan doğası" argümanı üzerinden eleştirilirken, temel metinlerine referans verilmeyi hak edebilecek önemde bir ideolojik formasyon.
yalpalayan cümlelerle "insan doğası" şöyledir böyledir demek, orta okul yıllarını hatırlatan bir hafiflik. orta okul kalibresine göre sempatiktir ama üniversite düzeyinde eğitim almış olması muhtemel insanlarda kıyasıya sırıtıyor.
antropoloji diye bir disiplin var değil mi, var. eh, yüz elli yılda muazzam bir tecrübesi ve birikimi olan marxist ekol sizin kadar düşünmüştür herhalde değil mi bu konuda, bir zahmet.
"eheheueeu, lan bu marxistler hiç akıl etmemişler, insan paylaşmayı istemez. hep daha çok ister. insan doğası bu. çürüttüm lan. hiç düşünmemişler salaklar" 'parlaklığında' yorumlarla marxizm'in yapısal ve konjonktirel sıkıntıları dillendirilmiş olmaz. bana kalırsa bunun sıfatı 'eleştiri' de olmaz. peki hedef ne? birilerine laf sokmaya uğraşıyorlar sanırım sözlükte, ondan. artık her kimse.
bu kalibrede yorumlara kalsak, zaten "insan doğası"na aykırılığın sonu yok: eşcinsellik insan doğasına aykırı, dev metropollerde yaşamak insan doğasına aykırı, tek eşlilik insan doğasına aykırı, her sikmek istediğini sikmiyor olmak insan doğasına aykırı...
doğa, doğa, doğa...
bu konu hakkında daha geniş bir bilgi için:
ekonomik ve felsefi el yazmaları
feuerbach üzerine tezler
kapital cilt 1
dine karșı olması onun insanların fikri özgürlüklerine müdahele etmesini olanaklı kılar ki bu da görüșün materyalist tutumunu devredıșı bırakır. batı ve bavyera komunizminde dine karșı tutum yoktur ki venezuella buna net bir örnektir. komünizm ideolojisine din karsitligini stalin getirmistir. sovyetler de dibimizde olduğu için komunizm algımız onlardan ibarettir. değișmelidir.
dünyaya hakim olması gereken rejimdir aslında. nedenmi? çünkü komünizm de insanlar mülk elde etmek için birbirilerini yemezler, birbirlerine düşman olmazlar, para için insan zincirlerden kopmuş aslana dönmez komünizm de. öyle bir rejim dir ki komünizm tüm insanları hoşgörü ile eşit tutmuş, adaletli bir dağılım sergilemiştir.
ancak ne yazık ki kapitalist para babaları komünizm gibi güzel bir rejimi dinsiz, terörist, katil, yobaz olarak insanlara lanse etmeye çalışmaktadırlar.
en sığ savunucularının türkiyede yer aldığı ideolojidir. güzel yanları vardır lakin sovyet komunizminin degil de bolivar komunizminin benimsenmesi daha aklidir. nedeni ise olması gerektiği gibi sadece yönetim anlamında bir değișikliği getirecek olmasıdır kimsenin dinine diyanetine karıșmaz, adildir.
Komunizm ya da faşizm, hegel diyalektiğinin sanki bir örneği olarak karşitlarin çatişmasindan doğacak duzene insanlari muhtaç etmek için kurulmuş iki ideoloji gibi geliyor bana. Eğer böyle değilse neden hiçbir komunizm fikri ya da faşizm fikri, kanli anli çatişmalara sahne olup meydana gelmemiştir?
ne olduğu bilinmeyen şey hakkında araştırıp , öğrenmek yerine illa bildiğini kanıtlamaya çalışmak en büyük sorununuz.bilmiyosun bilmiyosun bilmiyosun! marx , engels , lenin falan oku da demiyorum. aç google a sosyalizm , komünizm , proleterya , küba , sovyetler birliği vs... yaz!
iyi sistem - kötü sistem yoktur, iyi insan - kötü insan vardır.
iyi yönetilen ve doğru, iyi, adil insanların olduğu bir krallık; kötü yönetilen ve üçkağıtçı, bencil, kötü insanların olduğu bir komünizmden kat be kat daha iyidir.
ideal bir yönetim sistemi yoktur hayatta. Sadece insan ne kadar kaliteli olursa yönetildiği sistemi de o derece iyileştirir.
ben bunu anladığımdan beri hiçbir ideolojinin peşinden koşmuyorum.
artık nefesimi tüketmek istemiyorum, bunu bilir bunu söylerim.
karşıt olanları gördükçe üzülüyorum. biz eşitlik, hak, adalet vaadediyoruz. onlarsa sırf kendi çevreleri düşman diye düşman olup, hayır biz üniversite mezunu olup asgari ücretle köle gibi çalışmak istiyoruz diyorlar...
iki farkli çöpçü aynı şeyler yiyip aynı saatler uyuyup ayni saatler uyanıp ayni zaman dilimi içerisinde çalıştıklarında, birine yokus yukarı süpürmek diğerine normal düz yol süpürme görevi düşer ve biri diğerine göre daha çok yorulur. Dolayısıyla bu basit ve klişe örnekten bile eşitliğin, bütün imkanlar sağlansa bile mümkün olmayacağı bariz bir şekilde ortadadır.
Komünizm, geçtiğimiz 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir ideolojidir. Bu damga, sadece baskı, zulüm, kan ve gözyaşı doludur. Şuan da bize göre gerçekleşmesi imkansız olandır.