1100 odalı olan ve maliyetinin 3 milyar euro olduğu söylenen yapı.
Bazı tipler bununla Cumhurbaşkanlığı Sarayını (yeni adıylla külliyesini) karşılaştırıp "yanında esamesinin bile okunmayacağını" söyleyebiliyor. Cumhurbaşkanlığı Sarayının maliyeti 1.350.000.000 ₺ iken 3 milyar euroya mal olan bir yapının nasıl esamesi bile okunmaz?
Bir de "sahibinin akıbetini biliyorsunuz" diyerek üstü kapalı bir şekilde darbe beklentisini ifade edenler 15 Temmuz 2016'da cevaplarını almış oldu.
yarım yamalak ve hafif bir tebessümle izlediğim tecavüz denemesi olsa gerek tanım. hani aklıma başka bir şey gelir de kondurabilir miyim diyorum ama olmuyor. ha nedir çavuşesku taraftarı mıyım? hayır. zaten mesele de bu değil.
neden cevap verme ihtiyacı hissediyoruz bu gibi yakıştırmalara öncelikle onu açıklayayım. efendim sizin de bildiğiniz gibi günümüzde kitap okumak; bilgilenip dünya görüşüne sahip olmak ve ufuk genişletmek denen eylemler özellikle 17-19 yaş grubu için pek geçerli değil. internet vasıtası ile bilgi edinmeye çalışmak belli yaş gruplarına daha kolay geliyor. sözlük fenomeni de bu noktada önemli bir alt kültür konumunda. başlığı ve bir ihtimal yazımı-yazılarımızı okuyacaklara değer ve önem verdiğimiz için yazıyoruz.
ortada ciddi bir omurgasızlık var. ama hafif bir şey de değil; bildiğin mide bulandırıcı cinsten. bakıyorum yorumlara ,verilen bkz. ' lara " ben de komünist olsaydım .amuğaa goyim keşke! ". işte burada susuyorum. neden biliyor musunuz gönül dostları? çünkü bu cahillik değil, bu düpedüz farkındalık. bugün çavuşeskunun sarayına özenmek; yarın da yanında afrodit gibi bir kadınla gezen sermayedarlara özenmek. yani bunları ileri süren zihniyet ne olduğunun aslında çok açık farkında. işte buna diyecek bir şey bulamıyorum.
ama dediğim gruba girip de kitap okumayan gençlere yalvarıyorum: okuyun! marksizmin kapitalizmin siyasi iktisadının eleştirisi olduğunu okuyun; belirli zaman aralıklarında belirli toplumlarda meydana gelen iktisadi ilişkilerinin çözümlemesi olduğunu okuyun; kapitalizmin bizzat kendi dinamikleri ile marksizmin ortaya çıktığını okuyun. sonra orada kalmayın bakunin okuyun; neleri eleştirmiş bakın.totaliterizm; kült lider hakkında neler demiş okuyun. marksizmin çözümleme olduğunu ; ancak üstüne inşa edilecek sosyalizmin bizzat düşünce gücünüze kalmış olduğunu okuyun. sovyetler birliği'nin o düşünce gücünün ve özgürlüğünün sadece 1 (yazıyla bir) tane tezahürü olduğunu okuyun. stalin' i eleştirin; nazi almanyası saldırdığında moskovanın gerisindeki "daça" denilen yazlık evine kapandığını bilin,aynı kişinin propaganda aracılığı ile de olsa direnişi nasıl örgütlediğini öğrenin, ama yine aynı kişinin elindeki sovyetler birliğini iktidar fetişi içerisinde kaybettiğini okuyun. iyi ve kötü olmak üzere öğreneceğimiz bir sürü şey olduğunu bilin; hatta bilelim.
okuyun ki omurgasızlığının farkında olan insan sayısı çoğalmasın.
bütün komunist liderler lüksler icerisinde yasamis, halklari kiytirik arabalara binerken kendileri en son model mercedeslere binmekten hic cekinmemislerdir. cavusesku nun durumu bundan dolayi gayet de normaldir.
bu sosyalizm merakinin türkiye´de neden bu kadar üst seviyede tutuldugunu anlamak mümkün degildir. bu rejim denenmis, ve batmistir.ne halklar kardes olmuslar ne de halklar zengin olmuslar, üstelik de daha da yoksul hale gelmislerdir. rusya nin durumu ortadadir. benim var arkadasim habire rusya ya gidiyor. devamli olarak anlatiyor.
sen cavusesku bir tarafa kremlin sarayi denilen yer mesela,muhtesem bir yerdir, car in yasadigi bu zenginlik abidesi sarayi "komunist rejim yöneticileri" kendilerine "ev" olarak secmekte bir beis görmemislerdir.
ortadaki bireysel tabloyu, haklı çıkmak adına belli bir ideolojiye mal ederek sorgulayan ve eleştiren kişi söylemi. ancak bu kişinin, aynı israfı, yine belli bir ideoloji çatısı altında göklere çıkarması, kimse kusura bakmasın "fethullah klişesi" vs. gibi sığ savunma mekanizmasıyla yenilir yutulur şeyler değildir. aynı şekilde; "komünizm klişesiyle haklı çıkmak" diye devam eder bu saçmalık.
kişinin son söylemi, daha önceki söylemlerinden bağımsız nitelikte değildir.
misal: eğer ki kişi üç gün önce; "siyah güzeldir" demişse ve üç gün sonra "beyazın zıttı kötüdür" diyorsa, bu gülünç tabloyu gözler önüne sermek her komün hayatı yaşayan şakirtin boynunun borcudur.
çavuşesku sistemi nalıncı keseri hesabı kendine yontmasını bilmiştir. bir kişinin yaptığını sisteme mâl etmemek lazım. büyük bir cami görüp müslümanlığa veya büyük bir katedral görüp hristiyanlığa çamur atılamayacağı gibi.
bu arada google.com'da che'nin evi olarak bu çıkıyor yamulmuyorsam. bu bizim antalya sayfiyelerinde görebileceğin bir yazlık gibi yav.* çavuşeskunun "hayvansarayı" ile karıştırmamak lazım.
peşin düzenleme: che'nin sarayı diyen arkadaş* bana özel mesaj olarak bahsi geçen evin görüntülerini gönderirse sevinirim. merak ettim cidden.
fethullah gülen' in pensilvanya' daki sarayıyla kıyaslanabilecek saraydır. kimseyi haklı çıkarma amacında değilim. sadece ortadaki büyük çelişkiden dem vurmak istedim.
fransa hayranı çavuşesku'nun hayata geçiremediği küçük paris projesinin ilk ayağını oluşturan bu ihtişamlı yapı, günümüzde halkın evi olarak adlandırılıp, bükreş'in simgesi olarak kabul edilmektedir.
che nin kübadaki evini hiç görmediği halde görürmüş gibi ahkam kesen yurdum sosyalisti; komünist lider çavuşeskunun sarayın dan meseleyi che nin deniz manzaralı evini terketme fedakarlığına(!)getirince ister istemez mevzu che nin bu yüce fedakarlığı niçin yapmış olabileceğine geliyor.puta dokunmak zordur tapınananlarının olduğu ortamda.ölümsüz ve efsane olma isteğine sahip insanların ilki değil sonuncusuda olmayacaktır che.özellikle tamil gerilları gibi az gelişmiş ülkelerdeki sol teröristleri düşünmek gerek.ateist ve ahiret inancına sahip olmadıkları halde ölümün kesin olduğu intihar eylemini nasıl ve niye gerçekleştiriyorlar? gayet basit efsane olmak için.
ayrıca hamağı lüks bir şey zanneden yok.üç beş milyon dolara alamayacağınız evi hamak demogojisiyle çadır muamalesi yapanlar var.
varlığıyla; che' nin efsane olma amacıyla halkları sömürdüğünü(!) öğrendiğimiz saraydır. pardon intihar ettiğini. yok yahu, mevkisini beğenmemiş, ondan devrimi kullanmış. devrimi tüketmiş ya da. komünizm satmış zengin olmuş işte che. özentileri için yaşamını feda etmiş che' nin enfes evi vardı işte ordan biliyorum. 39 yıl daha kral gibi yaşamak varken, 39 yaşında dağ başında ölmeyi seçmiş doktor adam.
bu saatten sonra james cameron' a yaratıcılık adına ödül veren hollywood' un kalıbına tükürürler. bildiğin yazık ve ziyan. bu denli isim ve iktidar hırsıyla yanıp tutuşan gözü kara ileri görüşlü adam, fidel' i de çiğnerdi, küba' yı da. sen neyi anlatma derdindesin?
hamakta olsa olsa keyif yapıyordur yatağı hamak olmasa gerektir.evi tv de detaylarıyla görmüş che nin zevkini takdir etmişdim.müthiş manzara ve aradan geçen yıllara rağmen ev enfes.che nin tekrar sahalara dönüp başarısız devrim girişimlerine niye kalkıştığına gelince che o hareketi yapmasaydı ve küba da bakan olarak ölseydi bugün bir ikon haline gelmeyecekti.sonradan türkiye de bile özentileri çıkmayacaktı
vay be. hamağı da varmış dedirten evdir bu. cidden hangi kafalarda yaşıyorsunuz anlamak güç. ve bu entry, sözlüğün geneline hakim olan saçma dikkat çekme çabasına ithafen değildir; dünya görüşü sözlüklerle şekillenen "genç nesillere" ithafen, bilgilendirme amaçlı yazılmıştır.
komünizmde devlet yönetiminde söz sahibi olanlar ile halk arasında büyük bir sınıf farkının, ayrımın olduğunu gösteren saray. he tabii o dönemde işçiler de süt banyosu yapıyorlarsa o zaman eyvallah.
bir komünistten yola çıkarak komünizmle ilgili genellemelere gidilecek ise;
dünyanın en zengin devlet adamları arasında gösterilen bir dayı ki başbakan da olur kendisi ve çocuğu da kaptan ı deryalardan biridir. diğer noktada çocuğu 18 yaşında şirket sahibi olan reis i cumhur bir amcadan filan yola çıkarım, laik demokratik ve ukuk devlet modelini alaşağı ederim.
ama etmiyorum, niye mi çünkü halk seçti kendilerini ve onlara herşey mübah..
büyük ihtimalle suyu ve elektriği olmayan saraycıktır, mazlumdur, ezilmiştir. önce mücahit takılıp da sonra müteahhit olanlar gibilerin emekçi parasıyla, binbir zorlukla, halkı(!) için inşaa ettiği saraycıktır.
