bok atan çoktur. ama neden bok attığını bilemez...
gomünizm? Kötü bişeee.... işte...
abd deki cahil insanlar üzerindeki algı da aynı şekilde yaratılmıştır. hatta eğer komünist isen, o zaman düşman sovyetler birliğinin ajanısın gibi bir algı ile mahalle baskısı 50 - 60 larda tavan yapmıştır.
amerikan halkı için komünist, sovyet rusyanın ajanı demektir... Tabii ki entelektüel insanlar bunun sadece ekonomik eşitlikle alakalı bir şey olduğunun farkındadır.
türkiye halkı için komünist olmanın 2 çeşidi vardır. biri komünistler için biri olmayanlar için.
olmayanlar için: gomanist, kötü şeyler yapar. anarşiktir bunlar. karılarını paylaşır. uyuşturucu kullanır. nerde puştluk nerde itlik varsa bunlardadır. tecavüzcü coşkun un 80 lerdeki filmlerini hatırlayın. hah o tayfa işte... çalışıp alın teri ile ekmek parası kazanmak. sahip olduğuna şükretmek yoktur?!?!? bu şekilde düşünen malesef ülkenin büyük bir kısmıdır. danadır öküzdür mandadır. kendilerine bir şey anlatılamaz.
türkiye komünistleri için (hepsi değil) : komünist olmak bir başkaldırıdır. ama bunu o kadar şuursuz ve salakça yapabilirler ki. pkk lı demirtaşı demokratik sanabilirler. aynı hatayı tayyip'in ileri demokrasi propagandasında "yetmez ama evet" çi tayfaya katılarak da göstermişlerdir. (bu kadar da saf salak olunmaz ki af buyrun)
ha bir de bu türler. komunizmi, halkların kardeşliğini, evrensel insan haklarını, tamamen kendileri sahiplenirler. sanki bunlar başka görüşteki insanların değerleri değilmiş gibi.
bir de bunlar mustafa kemal atatürk'e kindardırlar. faşist ilan etmişlerdir. oysa ondan sonraki kuşaktaki stalin'i faşist olarak görmezler.
tıpkı hilafeti kaldırdığı için bizim yobaz tayfasının nasıl nefret oklarını çekmişse, aynen bunlar da sovyet rusya nın uydusu olmayı reddeden mustafa kemal için aynı şeyi düşünmüştür.
örneklerim aşırı mı geliyor ?
"stalin benim babam!" ya da "keşke atatürk olmasaydı da ingiliz sömürgesi olsaydık!" lafları bu memlekette söylendi, başka yerde değil.
komünizmi eleştirmek ya da yüksetmek değil gayem. asıl amacım bizim dünyadaki düşünceleri ve akımları nasıl g.tümüzden anladığımızı vurgulamak.
demir perde ülkeleri diye bir gerçek var. bu komünizm kavramını kötü de yapmaz iyi de yapmaz. ama komünizm ile sovyetleri bağdaştıran cahil genç, tıpkı islam ile arapları bağdaştırıp onlara hayran olan cahil vasabi gibidir. (Ulan bir ortasını tutturamıyorsunuz!)
Neden biz kendi sistemimizi yaratmayalım? Neden biz
insan hakları
çalışma hukuku
ekonomi
fırsat eşitliği
sağlık güvencesi
sürdürebilirlik
vs.
gibi olmaz ise olmaz değerleri göz önüne alarak kendi ekonomik sistemimizi yaratmayalım ? bu kadar özenti olmaya ne gerek var?
Bu yazı uzar gider.
kısaca hiç bir mükemmel yönetim biçimi yok. çünkü insan mükemmel değil. her rejimi kendine benzetiyor.
bitirmeden şunu da belirteyim.
liboşlar yani liberallerden de bahsetmem gerekiyor.
liberalizmi anlamak için şu andaki kuzey amerika'ya ya bakmak yeter. hala savunan mallara biraz daha açıklayayım.
liberalizm halkın iyiliğini değil ekonominin iyiliğini düşünür. ekonomi iyiyse halk da iyi olur o zaman? ilk anda akla iyi geliyor değil mi?
bok öyle olur af edersiniz.
halkını cahil bırak. cebine parayı koy sana en tehlikeli insanı çıkartır. aptal, küstah, dünyanın geri kalanında ne yaşanıyor umrunda olmayan bencil insanı.
liberal düşünce aptal toplumlar yaratır. aptal kanallar aptal tv programları aptal çocuklar aptal gençler...
oysa uzaktan bakınca ne kadar da kolay geliyor.
cocuğa merak etmeyi sorgulamayı öğret kendi gelir zaten.
çalışanların hakkını koru.
bilgili olan insanın hakkını koru.
toplumu çalışmak ve özellikle bilgilenmesi için elinden ne geliyorsa yap.
eşitliğinden ödün verme. (insanlar eşit değildir ama hakları eşit olmalı)
bu kadar basit bir şeyi bile başaramayan bir insanoğluyuz. en kötüsü de bir bok bilmeden küstah olmamız.
komünist olmak atanı bu ülkeni kurtaranı unutmak demektir. komünist olmak devleti batırmak demektir. komunist olmak gerizekalı olmak bir sürü herkesin eşit olacağı yalanına insanları inandırmak demektir.
fakirlik,yoksulluk ile geçen ancak her şeye rağmen el ele,kol kola başı dik bir şekilde ayakta durabilmektir, maltepe ya da sarılmış adıyaman tütünü içmektir,kızlı erkekli aynı evlerde kalmaktır,polisten korkmamak,devletten değil faşist düşünce ve dayatmadan nefret etmektir.
Bazen yıldızlı göğe bakıp tüm güzellikler için bir bilinmeyene müteşekkir olmaktır. Bir paradoksa düştüğümü biliyorum lakin insanın bir bilinmeyeni olması gerekiyor. Biraz edebi yani. Komünist olmak bence bu. Bir işçiyle tartışıyorum. Soma'yı savunuyorum o kişi yanlış demiyor. Hükümette kusur görmüyor. iki daire verdiler. Keşke ben de ölsem, diyor. Insanı yaşat felsefesindeki adamların yönettiği devlete bak! Insanın tek ihtiyacı para değildir. Bunu çok acı bir şekilde tecrübe edeceğiz. ingiltere'den ışid'e katılan gençleri biliyoruz. Bunlar kapitalist sistemin çöktüğünü haber veriyor. Kapitalist ülkelerin çocukları yalnızlığı yaşıyor. Yürekleri kaskatı. Kan emici vampirlere dönüşmüşler.
toplumsal, dinsel kurallara uymak zoruna giden ergen beyinlerin seçtiği yoldur.
sorsanız komünizmin tarihini, mao nun çinde ne yaptığını bilmezler. ama komünisttirler ya, her soruya " sen faşist bir köpeksin. " cevabını yapıştırırlar.
asi geçinmek, artis ve pis giyinmektir komünist olmak. anneyi dedeyi marjinal bir dille eleştirmek, onlara gülmektir götünün bokuyla.
komünist olmak, bir bok olamama korkusunun dışavurumudur.
genel itibari ile bulunduğu ülkenin asli unsurundan olmamaktır.
mesela yunanistan'daki komünistler genel itibari ile arnavut veya makedon, türkiye'dekilerde genellikle gayritürk'tür.
apolitik bir kişiliğe sahip olup bir bok olmaya karar veremedikten sonra yapılan eylemlerdir. nitekim kişi yada birey kendi özüne dönünce yaptığı şeyin ne kadar aptalca ve ahmakça olduğunu anladıktan sonra yüzseksen derece dönmesi ile son bulur. *
sadece komünizm ve sosyalizle ilgili kitapları okuyup at gözlükleriyle tek ideolojinin tüm terimlerini bilip kullanarak kültür patlaması yaşadığını zannetmek ancak entellektüel bir mastürbasyondan ibarettir.
birliği, kardeşliği savunan ve sayıları hayli az olan bu ideolojideki insanlar daha kendi aralarında bile mutabakata varamamışken, her yer mantar gibi türeyen komünist ve sosyalist partiler topluluklarla doluyken ve bunlar daha kendi aralarında bile çekişirken, kendilerinin de hayal olduğunu bildiği kapsamlı bir devrim hedeflerler. ve yapılan eleştirileri cevaplayıp çürütmek yerine kapitalizmi yererek haklı çıktıklarını zannederler. öyle güçlü sosyal ilişkileri(!) vardır ki ülke çapında yaygın bir yapılanma, güçlü bir ideolojik kanat oluşturmaktan acizdirler. zira hala seslerini hiçbir legal alanda duyurabilmiş değillerdir. senede bir gün hariç elbette,benim de doğum günüm olan 1 mayıs.
şimdi iddialara bir göz atalım;
--spoiler--
burjuvazi, komünist ideoloji ortaya çıktığından beri çeşitli karalamalarla onu gözden düşürmeye çalıştı. bunun için birçok saçma argüman geliştirdi ve bunların hepsi en başta marksist öğretinin ustaları tarafından tek tek çürütüldü. burjuvazi, komünist bir devrim korkusuyla hala tir tir titrediği içindir ki ona hayasızca saldırma gereği duyuyor, gerici düşüncelerini empoze etmeye çalıştığı başta gençlik olmak üzere toplumun tüm katmanlarına onu bir öcü olarak göstermeye çalışıyor. ancak bütün bunların hepsi faydasızdır. insanlık ortaya çıkan nesnel zorunluluklardan ötürü ya komünizme doğru ilerleyen adımları atacak ya da kapitalizm doğayı ve insanlığı hızla mahvederken kapitalizmle ile beraber çürüyerek yok olacaktır. insanlığın bundan başka bir üçüncü alternatifi bulunmamaktadır.
--spoiler--
marksist ustaların çürüttüğü, devrimden tir tir titreyerek korkan burjuvazi ve kapitalizim bugün dünyanın hemen hemen her bölgesine hakimdir ve gittikçe yayılmaktadır. dünyada bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki ülke hala komünizm etkisi altındadır ve hızla başkalaşım geçirerek dirençleri kırılmaktadır. komünizmden başka alternatifi olmayan bu insanlık hızla komünizmi tarihin derinliklerine gömmeye başlamıştır zira elli yıl öncesine kadar milyonların desteklediği komünizm ve sosyalizm bugün gittikçe zayıflamakta ve yeryüzünden silinme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.
insanoğlunun değiştiremeyeceği kanunlar vardır. aynı yerçekimi kanunu gibi 'güçlü olanın her zaman hayatta kaldığı' gerçeği ve kanunu değiştirilemez. bu doğanın dikte ettiği genlerimize işlemiş bir zorunluluktur. bu yüzden insan adındaki dünyada bulunan en vahşi varlığın kendine hakim olma süresi milyonlarca yıl içinden 20. yüzyıldır ve bu süre sona ermiştir. bu yüzden hayallere harcanacak zaman ve emek komünizm ve onun takipçilerinin hayat sahnesinden silinmelerini hızlandıracaktır o kadar.
her ideolojinin okunması, öğrenilmesi, hayata gerçekçi pencereden bakılması ve ayar vermek adına şık terimlerle süslü zavallıca yakarışlardan uzak durulması dileğiyle...
kendinden olmayanı alaşağı edip yok ederek, kanlı olmasını da 'normal' kabul ederek herkese özgürlük, barış ve insanlık vaad etmektir. şu an dünya üzerinde reformla devrim yapılacak demokrasi kültürüne sahip ülke yoktur ve geçmişte de olmamıştır. sözün özü, komunist olmak kendi içinde çelişkilerle dolu bir ideolojiye sahip olmaktır. genelde hayatta tutunamamış, aradığını bulamamış yahut insan ve çevre ilişkilerinde başarısız insanların sığındığı bir rüyanın gerçek olmasını ummak ve bu inanç doğrultusunda boşa emek ve enerji harcamaktır.
edit: devrim önce sözlükten başlayacak! durmayın yoldaşlar eksileyin bu quirinus denen haini! **
her şeyden önce hayata farklı bakmaktır.
kanlı devrim konusunda gelince, hiç bir devrim kansız olmaz, zaten devrim kanlı olmuşsa alaşağı edlen sitemin sahibide pek masum değilmiş anlamını taşır. yani topyekün bir silahlanma içerisinde olduğunu gösterir. her devrim kanlı olur diye bir şey yoktur. karl marx'ın bununla ilgili bir tanımı vardı, bazen demokrasisi gelişmiş ülkelerde devrim reformlar şeklinde gelişebilir(?). ama sanırım lenin bu tezi çürütmüştü.
netice itibariyle her devrim gibi mayasında şiddet vardır, olmazsa olmazdır zaten. ama önemli olan bu kanlı devrimler sonrası yapılanacak sistemin insanlara getirdikleridir. 2 paylaşım savaşı sonucu ortaya çıkan ülkelerde savaş pek tartışılmamıştır. var olduktan sonra kendi içerisinde ve dünya genelinde uyguladıkları politikalar ile değerlendirilmişlerdir.
