türk insanının ideolojilerden çıkarabileceği basitliği anlatan durumdur. evet, komünizm ölmüş bir ideolojidir günümüzde. ama bu başlıkta asıl dikkatimizi yönlendirmemiz gereken nokta , ideolojileri ''ali ata bak'' basitliğiyle görmemizdir.bunu gözden kaçırmayalım.
esasen marks bunu* komünist manifestoda açıklamıştır. tam hatırlamıyorum fakat şu mealde bir şeydi. "komünizm üretim araçlarının ortak kullanılmasıdır. burjuvazi kadını bir üretim aracı olarak gördüğünden olsa gerek böyle saçma anlamlar yüklüyor komünizme. oysa burjuvazi toplumunda zaten kadınlar ortaktır. birbirlerinin karılarını ayartmaktan zevk duyar bu insanlar." buradan "karılar ortaklaşaymış beyler" gibi bir anlam çıkarmak düpedüz geri zekalılıktır.
aslında "birey toplumun ortak malıdır" diye düzeltilmesi gereken, aslında öyle olmayan olgu. kapitalizm'den farkı bireyin üst sınıfın malı olmamasıdır. bu biraz daha hoş bakılmasına sebebiyet verir komünizme. ama sonuçta yine de, kadını da, erkeği de, maldır. her sistemde olduğu gibi.
edit: herhangi "partiküler" bir sisteme bok atma amacıyla değil, gerçekleri söyleme zorunluluğuyla yazılmış bir entaridir. eğer sistemden bahsedeceksek, illa ki en azından bir kesim insan "mal" olcakatır. kaçarı yoktur arkadaşlar. mal olmayalım diyorsanız, sistem-düzen demeyeceksiniz. bu budur, gerçeği söylüyorum. beğenin yada beğenmeyin.
aslı yalandan ibaret olan iddiadır. zaten komunizm hiç yaşanmamıştır. komünizmin fikir babalarının ve bu ütopyanın sürdürücülerinin ise hiçbir zaman böyle bir söylemde olduğu görülmemiştir. bu yalan tamamiyle bok at izi kalsın amaçlıdır. nasıl köy enstitüleri için kızlarınız orada erkeklerle ilişkiye girip bebeklerini çöpe atıyorlar dedilerse, aleviler ensest ilişki yapıyor dedilerse, işte bu da öyle bir iftira ve yalandır.
"kadını özgür kılan bütün yasalara rağmen, o hala aramızdaki köle durumundadır, çünkü küçük ev işleri kadını ezmekte, boğmakta, şaşkına döndürüp aşağılaştırmaktadır. kadın bu nedenle mutfağa ve çocuklarını beslemeye bağlanıp emeğini barbarlık misali verimsiz, küçük, sinir bozucu, şaşkına döndürüp alçaltıcı bir bir iş uğruna yütürmektedir... kadınların gerçek kurtuluşu, gerçek sosyalizm ancak bu küçük ev işlerine karşı herkesin katılacağı bir savaş başladığı yer ve zamanda, daha doğrusu geniş çaplı bir sosyalist ekonomiye tamamıyla dönüştürülmeye başladığı zaman gerçekleşecektir..."
lenin- kültür ve kültür ihtilali üzerine...
kadını mal olarak gören yüce zihniyetin düşüncesidir. kadın mal değildir, kaldı ki kadın her düşünce sisteminde bir bireydir, yani kadın erkek ayrımı diye bir şey söz konusu değildir.
komünizm insani değerler üzerine kuruludur, hayvani değerlerinizi, dürtülerinizi buna katarsanız o zaten komünizm olmaktan çıkar.
ancak anlaşılamayan şey, hiç mi eleştirecek bir şey bulamaz insanlar da laf çarpıtarak oyun yapar, bunun üzerinden laf sokmaya kalkar. ya da bilgisizliğin ürünü olsa gerek.
ne yani aynı düz mantıkla düşünürsek,
milliyetçilikte kadınlar o milletin malı mıdır?
şimdi bir tez ortaya atıp içini doldurmadan bir iki laf etmeye bizim buralarda karalama denir. karalamanın bir başka tanımı varsa bilemeyecem. ayrıca burasının sanal bir ortam, kimsenin ikna edip edmeme gibi bir çabası olmadığı gibi bunu başaramazda. ama burada kendime karşı sorumluluk hissetiğimden bir iki kelam etmeyi gerekli gördüm.
öncelikle komünist bir düzen henüz var olmamıştırç toplum bu yönde evrimleşecek enerjiyi, itimi kendinde görmemiştir. komünist düzende toplumsal yarar için üretim araçlarının ortak kullanımı vardır yani üretim mallarının. kadın ise bir bireydir ve üretüm aracı değildir. üretim aracı toplumsal ihtiyaçları karşılayan malları üreten maddelerdir. kadının tek üretim noktası doğurmaktır(kendi içinde bunu toplumsal ihtiyaç olarak ele alabiliriz) fakat bu mekanik olan üretim araçları ile aynı noktada değerlendirilemez, bunu bu şekilde ele almak ideolojilere değil insanlığa sığmaz. o halde şu noktada anlaşmış bulunuyoruz: kadın bir bireydir, bir üretim aracı ya da mal değildir.
şimdi bu kabulden yola çıkacak olursak ortak paylaşım konusunu aşmış bulunduğumuzu düşünüyorum. kadınların birey olduğu artık günümüzde şartsız koşulsuz bir kabuldür. işin bir de diğer tarafı var. egemen sistem olan kapitalizmde kadınların konumu nedir?
kadınlar burjuva aile yapısı içerisinde diğer tüm fertlerle birlikte değerlendirildiğinde ailenin ekonomik yapısında yer alan bir öznedir. kadının tam olarak bireyselliği sağlayamadığı henüz meta konumunu belirli ölçütlerde koruduğu bir özne. bu öznenin yapısındaki üretici güç kadının doğurganlığı üzerinden değerlendirebilir.
var olan sistemin ataerkil toplum yapısı kadını çekicilik merkezi üzerine oturtuyor. onun meta konumunu kullanarak topluma tüketim aracı olarak sunuluyor. tam da kapitalizme yakışır bir çelişki ile gerçekleştiriyor bunu. özünde üretim aracı olarak görülen kadın tüketim aracına dönüştürülüyor, sömürü malzemesi olarak bünyemizde bulunduruluyor. burjuva ailesinin giderek çürüyen özü bu gerçeği yani sömürü gerçeği gözler önüne sürüyor. kapitalizm giderek gericileşirken kadın dahil tüm fertleri de sömürecek ve yok etmeye çalışacak. işte kadının kurtuluşu da diğer tüm kurtuluşlar gibi bu noktadan çıkacak: sosyalizmden.
son bir söz olarak şunu hatırlatmayı yerinde buluyorum. şeyh bedreddin şu güzel sözünü: "yarin yanağından gayrı paylaşmak için her şeyi..." üstadın bu sözü gerçekleri arayan beyinlere ilaç gibi gelecektir.
komunizm hakkında bilgisi olmayan, ordan burdan duyduğu şeylerle saçma sapan genelleme yapıp ilgi çekmeye çalışan yazar söylemi. komunizm kim sen kimsin, hele otur bi soluklan yiğenim.
komunizmde yada kapitalizmde kadın ve erkeğe veya eğilimli olanlara insan adı verilir. Kadını ortak mal olarak niteleyenin bir kılıf uydurmasına bu nedenle gerek yoktur.
bir ailenin sadece nikahla oluşturulması kaidesi, kadının adamı elinden kaçırmamak için, kendi geleceğini sağlama almak için attığı imzanın oluşturduğu, adamın kadını çamaşırlarını yıkamak, cinsel isteklerini gidermek, üstüne kuma getirmek vb. için kurduğu bir kurum ise sanırım bu aile kavramı üzerinde biraz düşünmek gerekiyor. ne evlilik ne de aile böyle olur!
aile kavramı sadece nikahla, evlilikle oluşmaz! kapitalist toplum için evlilik bir farz gibidir! kadının cinselliğini yaşaması için bir izindir adeta! kimi kadın için de erkeğin boynuna yuları bağlamaktır nikah. kimi kadın için evde kalmamış olmanın rahatlığıdır. bu düşünceyi doğuran da kapitalizmdir. çünkü kadın hep yetersizdir, hep bir güçlünün korumasına, kollamasına, ekonomik olarak bakmasına muhtaçtır! 'lady's first'tür her zaman, nezaket adına arkalarını kollamak gerekir.
komünizm insanı şu olarak görür bu olarak görür gibi tespitler yapmak ve bu tespit üzerinde düşünmemek, ağzından çıkanın hesabını yapamamak, bilip bilmeden konuşmak- ya da adına her ne deniliyorsa- bile başlı başlına kapitalist sistemin bize öğrettiği düzmantıkçılıktan gelir. *
kendilerini kurt olarak görüp, kurt işaretleriyle, kurt gibi sokaklarda uluduyanlar kendilerini bu düzen içinde ortak bir mal olarak görebilirler tabii. kendilerini kurt olarak görüp, kurt işaretleriyle dolaşıp, kendilerini kurt yani bir hayvan yerine koyanların sürü psikolojisi karşısında 'mal' tanımları farklı bir anlam taşıyor olmalı! Hayvanlardan mal diye söz edildiğini duymuş ilen insanlara da mal yakıştırması yapmak zaten kapitalist sistemin ürünüdür. insan değersizdir, hayvandır, maldır! kimi insanlar yaşamayı bile haketmez.
birbirini karşılıklı birer ihtiyaç giderme aracı olarak gören bir çiftin nikahının mı yoksa birbirine saygı duyan, iki bireyin paylaşımları mı daha değerlidir, bunun iyice sorgulanması gerekir.
Önemli olan geleneklerden önce insani değerlerdir. insani değerlere saygılı şekilde kurulan bir birliktelikten sonra kişiler yöntemini kendileri belirler.
bu bir yozlaşma olmamalıdır, keza kölelikte olmamalıdır!
komunizm hakkında hiçbir bilgisi olmayan ancak analiz, tespit yapabildiğini zanneden boş ve geri bünyelerin saçmaladığı durumdur. yoktur böyle bir şey. ancak sen komunist değilim ve kadınımı ısrarla paylaşmak istiyorsan komunistler ile irtibata geçebilirsin.
sanırım "ortak kullanım" ifadesinde düğümlenen ve keşmekeşleşen durumdur. komünist ideolojinin "bizde kadınlar ortaktır" demesine gerek yok! zira aile mefhumunu ortadan kaldırmaları bunu sağlar. eğer evliliğin ve nikahın bir anlamı yoksa, bir erkekle beraber olup, ondan çocuk/çocuklar dünyaya getiren bir kadın hiçbir müeyyide altında kalmadan bir başka erkekle beraber oluyorsa bu sağlanmış demektir. aynı şekilde erkek de...
dikkatten kaçan bir başka durum da şudur. bir defa komünist ideoloji insanı bir "hayvan" olarak görüyor. ee siz hiç nikah kıyan bir aslan veya kurt gördünüz mü ki insan denen hayvandan bunu bekleyesiniz. hayvan kendi yavrusu yetişip büyüdükten sonra onu kendisine dişi seçiyor...
sanırım türkiye'deki ve diğer islam beldelerindeki komünistler eski dinlerinden ve örflerinden taşıdıkları izleri tam olarak silemediğinden bu işe çok bozuluyorlar. karşı taraf da bunu bir "belden aşağı vurma" hamlesi olarak kullanıp: "ulan sizde kadınlar ortak namussuzlar" diyerek söze başlıyor. olgun bir fikri münakaşa alanı olsa...
şimdi sen ortak mal nasıl olunur nerden biliyorsun, a çocuk?
biliyorsan bunu hangi sistemde yaşayarak öğrendin?
yaşamadığın bir sistemde ortak mal nedir, böyle bir kavram var mıdır, ne için kullanılır nerden biliyorsun?
yarin yanağından gayri... lafını da mı hiç duymadın a çocuk?