tipleri aynı olan bu gereksiz topluluğu tanımaktır.
zira hepsi kıçına kadar saç uzatmıştır.
kafasına toka takmıştır.
burnunda, kulağında, gözünde, küpeler piercingler vardır.
yazın ortasında bot giyerler.
siyah giyinirler.
tanımamak için mal olmak gerekir o derece yani.
eeeeeee niye dünya üniversiteleri arasında derece yapamıyoruzun cevabı burda sanırım .ne sosyologlar , ne piskologlar yetiştiştirmişiz de farkında değilmişiz yarabbim ! adamın bu konu da ihtisasa ihtiyacı yok . doğuştan sosyal bilimci olmuş ve çıkarımlarını bizim gibi boş beyinlere aktarmakta onurunu bize yaşatmış . aferin arkadaşım da tanıyıp da ne yapmayı düşünüyosun ?? gerçi deniz gezmişi ve apo denen .içi aynı kefeye koymak ve aynilemek marifetine erişmiş bir yapımızı gördükten sonra dildeki tüylerden bir kaç takım yatak takımı çıkardı sanırım .
"la sen beni tanısan neee tanımasan nee" dedirten hadisedir. zira her komünistin erkek olacağı*fikri kadınlar için 100m den bir faşist tarafından tanınmayacakları için üzücüdür(!) sanırım.
komünizmi radyodaki darbe duyurularıyla ebeveynlerinden aldıkları bilgiler doğrultusunda öğrenen insanların, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışan kafalarının, nacizane etiket üretme yeteneklerini gösteren savdır. Etiketlemek market, pazar zihniyle örtüştüğü için, olayları da bu türde anlamaya meyilli zihniyetler için, komünist; anarşisttir, teröristtir, satanisttir, ateisttir.
Anlam kargaşası (ya da bunu bir yan ürünü olarak "etiketleme obsesyonu" - ki azımsanmaması gerekir, çağımızda bilginin fazlalaşmasına bağlı olarak ya da eski bir Coğrafyacının da nüfus hakkında yaptığı teoriye göre anlatırsak, bilginin geometrik artışına rağmen, bireysel bilginin aynı hızla artmaması/artırılamaması ya da belki aritmetik oranlı artış gösteriyor olması, kavramlar ve kavramlara bağlı olarak zihinlerde oluşan imajların üretilememesi,yani kavram nüfusunun yoğunluğuna rağmen imaj karalarının azlığı, dolayısıyla ayrı kavramların, yaşama devam etme güdüsünden kaynaklanan dürtüyle zihinde aynılaşmasına bağlı kavram-imaj uyumsuzluğu durumu)en başta toplumsal hafızanın "unutkan" olmasına ve toplumsal hafızanın duyarsızlaştırlması durumlarına pozitif katkı sağladığı için politikacıların vazgeçilmez silahıdır. Genelleme yolu ile kavramsallaştırma -ki kastedilen kavrama özgü tikel imajların oluşturulması yoluyla yapılan soyutlamadır burada- (dolayısıyla probleme bu perspektiften bakarak sorunu çözme) ve anlam kargaşası yoluyla oluşan "etiketleme obsesyonu" ile kavramsallaştırma -ki kastedilen bir indüksiyon değil, farklı kavramların aynı imajla örtüştürülmesi yoluyla yapılan soyutlamadır- (dolayısıyla problemi ortaya koyma değil, geçiştirme) farklı şeylerdir.
Bu nedenle 100 km öteden tanınan komünistler ile 100 km öteden tanına ülkücüler gibi kavramlar gelişir. Bu kavramlar aynılaştımanın doğal sonucu olarak, kutuplaştırmayı da beraberinde üretir.
Özetle, öğrenmeden bilmemek, bilmeden yazmamak ama yazmadan düşünmek gerekir, çünkü 100 km ötedeki aslında bu kavram çarpıklığı içinde bizizdir...(fakat bu da tasavvuftaki Mevlana felsefesi demek değildir.)
çoğu levis kot ve converse ayakkabı giyip "kahrolsun amerikan emperyalizmi" diye bağirirlar. bu yüzden kolayca tanınırlar. ama gerçek komunistler, giyinmenin örtünmek için olduğunu savunduklarından dolayı sade birer insan gibidirler. dolayısıyla tanınması imkansızdır.
(bkz: yükseldeki çakma komunistler)
komünistleri uzaktan tanımak imkansızdır. ancak bir komünist bir komünisti uzaktan tanıyabilir. o da şöyle olur; genellikle şemsiyeyi sol elleriyle havada tutarlar. sağ ellerini pek kullanmazlar. göz kırpmak icab ettiğinde sol gözlerini kırparlar. yolun solundan yürümeyi tercih edip, kaşığı sol elleriyle tutarlar, tuzluğu da öyle tabi ki. ayrıca kalpleri göğüs kafesinin solunda bulunur. mideleri ise karın boşluğunun solundadır. anlaşıldığı üzre bir komünisti ancak bir komünist uzaktan tanıyabilir... *
- hocam dur , aman diyim...
+ ne oldu ?
- taninacaz fasistler karsida
+ korkma baba , 101. metredeyiz daha 1 metremiz var...
- iyi o zaman bagiralim haydi , "kahrolsun fasistler..!"
