benim güzel kardaşım, bu yasalar çıkarken muhalefete kim ne sordu?
bu yasalar çıkarken, bu zamlar çıkarken, bu vergiler arttırılırken de sokaklardaydık.
yasalar şöyle çıktı takdir edersin ki;
--spoiler--
bilmem kaçıncı yasa tasarısı, şu şu şu önerliyor
kabul edenler?
etmeyenler?
ve biz sokaklarda benzin zammını prostesto ettik, ve biz içkiye sigaraya yapılan zamları protesto ettik, ve biz kadın cinayetlerini, tecavüzcüleri koruyan akp tarafından oluşturulmuş yeni fakat kokuşmuş yargı kararlarını protesto ettik. gücümüz bu kadarına yetti ki ettik, devletin uluslararası arenada ki prestijini düşünürken bu oluşumların etkinliklerin hiç birinin içinde olmamak demek diktatörlüğe boyun eğmek demek ki koyun gibi bir halkı olan devleti hiç bir siyasi arenada savunamazsın.
sence brezilya'ya ne şekilde bakılıyor şu an? anam ne hale geldi memleket diye mi?
yunanistan halkı zamlar ve sıkıntılarla boğuşurken insanlar hem ortalığı yakıp yıktılar hem olaylara tepki gösterdiler, hem de tiyatro oyununa gidebilmek için bilet parası bulamadı diye evdeki zeytin yağını, peynirini götürdüler!
peki bizim yavşak oğlu yavşak anası sikilmiş basın bunu nasıl lanse etti?
ben sana söyleyeyim belki hatırlamazsın;
yunanistan da halk tiyatroya gidebilmek için evden yiyecek götürecek kadar kötü duruma düştü, türkiye de böyle bir hal alabilirdi fakat erdoğan sayesinde kriz teğet geçti. *
güldün değil mi? ben de güldüm kardeşim, keşke bir tiyatro oyununu izleyebilmek için evindeki erzağını verebilecek kadar bilinçli ve kültürlü bir toplum olabilseydik de kriz bizi teğet geçmeseydi.
önüne servis edileni yersen her seferinde, seni hükümet falan değil, sikindirik medya yönetir. sana sundukları, aslında senin düşünmeni istedikleri. o siyasi arenalar, türkiye'nin içine düştüğü durum falan hikaye. bu gün özgürlüğü içinmücadele eden bir topluma hangi zihniyet kargaşa var orada, bu durum iç açıcı değil diye bakabilir? bu ancak acizlerin bakış açısıdır. olanlar aslında demokratik toplumlarda olması gerekenlerden başka bir şey değildir.
eğer ki bi ülkede iki tane ağaç için insanlar sessiz sedasız bir eylem yapıyorsa ve ülkenin buna bile tahammülü yoksa, o zaman çarşı karışır hemşerim
bizim oralarda şöyle bir laf var, öyle göte böyle yarrak insanlarla anladığı dilden konuşacaksın demek ki, böyle lümpen, böyle mafya vari sokak serserisi tipli çakal bir adamla konuşulacak dil budur.
ben bu minvalde ne kırılan dökülenden şikayetçiyim, nede harcanacak olan paradan. bana düşen üç. beş liradır. oda feda olsun bu uğurda, en azından sikimin suriyelilerine yedirmedik, kullanmadığımız doğalgazın parası diye allahın iranlılarına yedirmedik. ona buna peşkeş çekmedik, bizim olanı kullandık direnişte, bizim olanı da yerine yine biz koyarız. kimse vandallıktan, anarşiden, otdan boktan bahsetmesin bir zahmet. oturan götünün üzerine oturup etliye sütlüye karışmamaya devam etsin. gün gelecek, o insanları da evde zor tutacak ama bu sefer durum farklı olacak, sokağa dökülme sebepleri değişik olacak. yaz bunları bi kenara.
"ve biz
kadın cinayetlerini, tecavüzcüleri
koruyan akp tarafından
oluşturulmuş yeni fakat kokuşmuş yargı kararlarını protesto ettik."
bu cümle beni hayretlere düşürdü. Tamam iktidar ı eleştir, tamam git meydanlarda her ne kadar çağ dışı ve etik olmasa da haykır (yakıp yıkmayı demiyorum) ama yapılan iyi şeyleri görmezlikten gelme, git Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın yaptığı çalışmalara ıyice bir bak.
yandaş ntv nin yayınladığı haberde ve hukukçuların doneleri ile olaya bakarsak 2002 yılından 2009 yılına kadar olan kadın cinayetlerinde ki artış!
gerçeken de aile ve sosyal güvenlik bakanlığının yapmış olduğu çalışmaları ellerim patlayana kadar alkışlamak istiyorum şu an. istiyorum da vicdanım el vermiyor, vicdanlarını çöpe atanlar ,iyice baksın çalışmalara ve alkış tutsunlar!
bırakın beyler geçin bu işleri, sağlık dediniz, eğitim dediniz, aile ve sosyal güvenlikte yapılan çalışmalar dediniz.
şu an başın ağırsa bir ilaç alabilmek için önce gidip gecenin köründe hastanede muayene oluyorsun, sonra eczaneye gidip siktiri boktan ilacını alıyorsun, onu da doktor kaç tane yazdıysa o kadar. muayene ücreti falan da tamamen sana giriyor. bu mu ulan sağlık da yapılan reform? bu mu kanserli anası için 4 ay ilaç bekeleyen genç için yapılan güzellik? eğitim konusuna girmiyorum bile, 4+4+4 ü savunacak adama zaten laf ahi anlatmaya tenezzül etmem. adalet için söylenecek söz kaldı ise siz konuşun, ben sessiz kalarak daha adil olacağıma inanıyorum!
karşıt görüşü, karşıt görüşe sahip
insanları ve karşıt görüşün
yaptığı her türlü uygulamayı körü körüne yok sayan yazar.
2002 ile 2013 kıyaslayıyorsan eğer, bugün yapılan çalışmaları eleştirmek ıçin 11 yıl beklemelisin. Bak dikkati buraya ver "bugün yapılan çalışmalar" ben bunlardan bahsediyorum. Bugün yapılan da öyle hemen meyveyi vermez bunu sen de bilirsin.
Ben akp partisine oy vermedim vermem de ama öyle her yapılan uygulamaya körü körüne destek de vermem, köstek de olmam. Bunu sana da tavsiye ederim.
2002 ile 2013. De yapilani elestirmek icin 11 sene beklemesini soyleyen arkadasa merakla sormak istiyorum madem yapilanlar meyvesini onbir yil sonra veriyor, nasil oluyor da siz bu yapilanlarin on numara isler oldugunu soyleyebiliyorsunuz? Ayrica saglik alaninda reform yapti bu hukumet ayrica gereksiz ilac kullanimi vardi diyen andavalli millet onceden ilaci slip slip kicina mi sokuyordu?
şu sözlükte hala daha chp li olduğumu zanneden yavşakların ben ta amına çakıyım gece gece sinirlendim amk.
lan dal yaraklar. diyorsunuz ki eleştirme! 2002 ile 2013 arasında yapılanlar meyvelerini 2023 de verecek, yani bi on, oniki yıl bekle.
sonra da diyorsunuz ki; " adam sağlıkta, eğitim de, adalet sisteminde cart curt devrim yarattı!
şimdi tane tane soruyorum iyi dinleyin;
ben yapılır yapılmaz bir yeniliğin iyi mi kötü mü olduğunu anlamak için 11 yıl bekliyorum da, siz sik kafalı amsolar neden 11 yıl beklemeden, ooo iyidir, ooo kraldır, oooooo 18 yaşından küçük çocuklar cart curt diye güzel eleştiriler yapabiliyorsunuz amına çaktıklarım?
ayrıca az evvel kıçıma iğne yedim. hee tam kıçıma, yani kalça tarafından ufak bir hamle ile ağrı kesici nitelikte bir iğne...
çıkarken benden para aldılar. neden aldılar lan? gazi hastanesi, ankara gazi üniversitesinin acili, yavşaklar, söyleyin ulan neden hem iğne vurup canımı acıtıp hem de paramı aldınız?
hani sağlık parasızdı?
koskoca açık kalp ameliyatına para almıyorsunuz da, benim gariban kıçımı deldiğiniz yetmiyor, bir de ona mı para alıyorsunuz?
bu arada eğitim, sağlık, cart curt parasız bu ülkede diyenin çok net söylüyorum bir kez daha diyenin ağzını yüzünü sikerim çocuk mu kandırıyorsunuz yavşaklar?
birkaç hafta önce söylediğim şeyleri yine tekrar etmek istemiyorum buna. ama adamın kafası kurşun geçirmeyecek kadar kalın. kim bilir, belki de bu özelliğinden dolayı cengaverlik taslıyor millete.
el yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanar misali ileri geri konuşuyor sanalda. her ak parti seçmenini kumaş pantolonlu, badem bıyıklı şakirtlerden ibaret sanması en büyük hatası. sadece kendisinin değil, birçok cahilin algısı öyle. "koyun" kavramı kafalarına iyi yerleşmiş belli ki. birazdan gelir adres falan da verir şimdi, bunu sadece kendisi yapabiliyormuş gibi. yaptığı her hareket, attığı her adım solcu romantizmindeki çal keke çal tandansı kapsamında gelişiyor. delicesine ölü kutsamak, ajitasyon, dezenformasyon, manipülasyon bu gibi insanların en temel görevidir. bu arkadaşımızın bu sözlükteki fanboyları da kendisi gibi. bu malzemeleri kullanarak hak iddia ediyorlar. bunun 'fuck the system' kafasında yaşayan liselilerden ne farkı var anlayabilmiş değilim. bu coğrafya için hâlâ devrimden falan bahsediyor. devrim zihinde başlar birader. bunun için de eğitim şart. bak mesela sen komünist kelimesini yazmayı öğrenebilmişsin. aferin sana, ilerleme var.
şu ekip kurma işine gelelim biz doğrudan.
demek türk polis teşkilatı ve 'ak itler'e gözdağı vermek amacıyla bir ekip kuracaksınız öyle mi? gerçi sen üç hafta önce türk silahlı kuvvetleri ve polis teşkilatını sikeceğini söylemiş bir insansın. yarım kilo metamfetamin alsam bu kafaya ulaşamam ben. bu tür oluşumlar için meşruiyet kaynağına ihtiyacın var birader. aynı şekilde bu mücadeleyi de savunduğun değerlerin haklılığına ve bu temelde kazanılan kitle desteğine dayandırmak zorundasın. bunu iki şekilde yaparsın. 1- yasal yollar, 2- illegal yollar. malumunuzdur, türkiye cumhuriyeti burjuva devrimi ürünüdür. (bkz: burjuva devrimi/#15812888) yani sen kalkıp da polis devleti olduğunu iddia ettiğin bir ülkede yasal yollar aracılığıyla, yani senin anlayacağın burjuva parlamenter düzenin kurallarıyla, seçim sistemiyle kitle ararsan işin yaş. zaten radikal sol partilerin her seçimde aldığı sonuçlar ortada. o yüzden bunu kaldıralım bir köşeye. gelelim illegal yollara. buna başvurursan karşında devlet gücünü görürsün. "devlet gücü de kim, sikerim hepsini. zaten devlet biziz biz!!1" diyeceksin biliyorum. her neyse. devlet gücü çok geniş bir tanım. araştır bunu. sonradan paramiliter bir oluşum olan jitem gibi silahlı örgütleri karşınızda görmek de olayın bir diğer boyutu. toplumdan ihraç edilmek ve mecburi olarak yeraltına çekilmek de öyle. her alanda sindirilirsiniz. çünkü bu aşamaya göre siz illegal bir örgütsünüz. bu şekilde şiddet eylemlerine başvurmanın sizlere neler kazandıracağını iyice hesap ettikten sonra ikinci seçeneğin size uygun olup olmadığını analiz edin. tabi sonuçlarına da katlanarak. gerçi sizin ekip, grup kurmanıza gerek yok, halihazırda çok örgüt var böyle. bence onlara katılın mücadeleye ordan devam edin.
ama yok, biz kendi ekibimizi kurmak istiyoruz ve polislerle ak itlerin işini bitirmek istiyoruz diyorsanız;
ne yazık ki yine aynı şeyleri tekrar etmek zorunda kalırım. tamam yukarıdaki paragrafı sallayalım. yok say onu.
siz ki işçi hakları için slogan atıp esnaftan dayak yiyen insanlarsınız. ortada böyle bir komedi varken sizin etki alanınız nedir birader? bırak ak itleri, polisleri, devleti falan. esnaf dediğimiz kesim örgütlenmenin kitabını yazmış insanlardır. bu adamlar bile topuklarınızı götünüze vura vura kaçmanıza sebep olabilecek nitelikteki insanlardır. o palalı adam denilen eski gezi eylemcisi lokantacıyı ve sağa sola ateş eden otel işletmecisinin nasıl bir cinnet halinde olduğunu görmüş olmalısınız. bunlar emsal teşkil eden küçük olaylardır. evet küçük, küçücük. tamam bunları da sallayalım, bunları da boşverelim.
gelelim ak itlere.
tabi bunlar koyun oldukları için kafalarına odunla vurup eve göndermek çok kolay öyle değil mi? nasıl olsa kumaş pantolonlu badem bıyıklı şakirtlerdir bunlar. bu kafaya ulaşmak için metamfetamin de yetmez bence. bak güzel kardeşim, ya da bu yazıyı okuyan bütün güzel kardeşlerim bakın; adalet ve kalkınma partisi dediğimiz teşkilata bağlı 7 milyon 551 bin 472 üye bulunmaktadır. bak, seçmen demedim, üye dedim. idrak sorunları yaşayanlar için tekrar edelim: "üye"
bu rakama inanmak istemeyenler yargıtay cumhuriyet başsavcılığı siyasi partiler sicil bürosu'na gidip onay alabilirler. evi camdan olup başkasının betonarme evine taş atan adama embesil derim ben. kaldı ki size öfke duyanlar sadece ak partililer değil. tabi bunları söylerken işlerin çığrından çıkmış olduğunu varsayarak söylüyorum. aksi takdirde hiçbir ak partili bu modası geçmiş oyunlara itibar etmez. ha ne olur, kasımpaşa ve başka yerlerde 10-15 kişilik gruplar çıkıp öfkelerini boşaltabilirler. e onların da sinir sistemi var değil mi? bunlar haricinde hiçbir ak partili bireysel insiyatif alarak sokağa çıkmaz. başbakan % 50'yi evinde zor tutuyoruz dediğinde alay etmiştiniz. emin olun ki hepsi sizin gırtlağınızı sıkmak istiyordur. kimse kalkıp bana faşizmden baskıdan falan bahsetmesin. bu öfke sizin eseriniz beyler bayanlar. ruh hastası olmayan hiç kimse durup dururken bir diğerinden nefret etmez neticede.
ama bütün bunlara rağmen yok birader biz ekibimizi kurduk yarın işbaşı yapıyoruz diyorsanız eyvallah. hem bizim için de iyi olur aslında. etinizden sütünüzden yararlanarak stres atmış oluruz bu sayede. sonra bizi dövüyorlar diyerek arabesk yapmak yok ama tamam mı?