türkiye'de yeni bir yükselen değer var; komplo teorisyenliği! bu yeni yeni türeyen komplocular bilgisizlik sefaleti içinde kıvrandıklarından paranoyak teoriler üretirler.üretilen bu teoriler arasında doğrularda yer alsa, bilgisizlik ve cehalet açıktan açığa göstermektedir kendini. halkı bile bile sefalet içinde bırakmış olan egemenler bu kişilere izin vererek insanların zihinlerini bulanıklaştırmaktadırlar.
bu komplo teorisyenleri bilgi kırıntıları halinde sundukları verileri halka yutturmaya çalışırlar. bilgi toplumu(!) çağını yaşayan halk ise paranoyaklaşarak toplumsal şiddete doğru süreklenirler. ama amaç bellidir. tek amaç vardır o da yığınlar halinde oluşan öfkeyi kontrol ederek suni nefret dalgaları oluşturmaktır. bu duruma örnek vermek gerekirse;
bor madenleri hakkında çıkan teorilerdir. yok efendim trilyonlarca dolarlık bor madenimiz bir satsak kurtuluruz denmektedir. ama bilmedikleri nokta bu madenleri çıkartabilecek sermayemizin olmayışıdır. üstelik işbirlikçi sermayedarlar halkı sömürerek elde ettikleri gelirler ve emperyalizmin katkılarıyla ülkeyi ona buna satarlar. işte bu işbirlikçilerin yardakçıları olan komplo teorisyenlerinin amacı halkın dikkatini çekmektir.
suni nefret adacıkları oluşturan bu teorisyenlerin gölgesinde yaşayan halk toplumsal hazeyanlara gelmektedir. başkalarına kusacakları nefreti ve gösterecekleri direnişi kendilerine göstererek bir şiddet toplumu oluşturmaktadır. işte bu bilgi toplumu çağının oyunu olan durum yeni bir sistem de yaratmıştur; şiddet toplumu. saldırgan bir yapıya sahip olan bu toplum aslında tüketimi canlandırmak ve ayakta tutmak için oluşturulmuştur.
bu komplo teorilerinin gölgesinde yaşayan halk, en küçük bilinçlenme hareketi bile bastırılmakta ve en ufak bir umudu bile yok edilmektedir. işte komplo teorilerinin gölgesinde yaşamaak budur; şiddetin egemen olduğu bir toplumda bulunmak.
komplo teorisi adı üzerinde sadece bir teoridir ve bu teorinin gerçekleşmesinin garantisini aklı başında hiçbir teorisyen vermez. teori başka bir şeydir, pratik bambaşka bir şeydir.
bu bir komplo teorisidir. veriler verilmiştir, fikir yürütülmüştür gerçeklik payı oldukça yüksek bulunmaktadır ancak bu böyledir denmemiştir. her komplo teorisini "kötü" adletmek ise bambaşka bir dünyadır.
komplo teorisi üreten kişi eğer gerçekten bu işi biliyorsa araştırarak işini yapar, işkembe-i kübradan atarak değil.
1970li yılların sonunda üretilen bop için o dönem türkiye'nin de bop'tan zarar göreceği ortaya atılmıştır, o dönem komplo teorileri yazılmıştır. aradan 25 sene geçtikten sonra bizzat abd kuzey afrika ve orta doğu'da 22 ülkenin sınırının değiştirilmesinin ön görüldüğünü açıklamaktadır resmi ağızlardan. bu 22 ülkenin içinde türkiye'nin olmaması mümkün müdür? hayır... bugün bile güney doğu bölgemiz için kuzey kürdistan diye bahsedilmektedir. yani 1970lerin sonunda buyönde üretilen teorilerin gerçeklik payı olduğu 25 sene sonra ortaya çıkmıştır.
komplo teorisyenliği bilgi, beceri, düşünce işidir ve gayet de ciddi bir iştir, komplo teorilerinde 2+2=5 eder, sinerji vardır.. kafasına göre düz mantıkla hareket edip teori ürettiğini zannedenler ise komplo teorisi üretmezler... boş boş konuşurlar, konuştukları ana temaya da komplo teorisi denmez.
kraldan çok kralcıların son dayanak noktası. bu bilginin adam etmeyceğinin en büyük göstergesi ve son noktasıdır. deliler gibi komplo teorilerinin arkasına sığınıp, yalanların arkasına saklanmak ülkemizin büyüyen bir sorunu haline gelmiştir. çözüm ise basit; bilincimizi aydınlatacak, özgür düşünceyi mutklak kılacak yeniliklere açık olmak. liberal safsatalara, şoven oyunlara ve kapitalist toplumun tüm dayatmalarına karşı gelerek, sadece yararı olan bilgi doğrudur mantığından sıyrılarak bu gölgeden kurtulamk işten bile değil. vaad edilen yalnızca biraz doğru bilgi hepsi bu, fakat bu hepsine değer.
